• DOLAR 32.51
  • EURO 34.783
  • ALTIN 2498.11
  • ...

Bismillahi Teala

Derler ki, her bebeğin ağlama tarzı ve ağlama zamanı birbirine benzemez. Hatta gülmesi bile. Farklı zamanlarda uyuyup, gazı, sancısı olmadığı halde durduk yere ağlayan bebekler de vardır. Dolayısıyla şöyle bir laf duydum, kalakaldım ‘‘Her bebeğin kendine has bir karakteri ve şahsiyeti vardır``  Cidden kalakaldım. Ne demek? Bebek bu, karakter ve şahsiyetimi olur muş, deyiverirsiniz. Gerçekten öyle imiş. Bebeklerin bile kendine has yapısı var ise bin bir türlü, hikâyesi yaşantısı ve hayat mücadelesi olan her bir ferdin de tabi ki farklı karakter ve şahsiyeti olmalı.

Kadın olsun erkek olsun fark etmez. Her erişkin insanda türlü karakterlerle karşı karşıya kalıyoruz. Hele hele bir eğitici isek bazı fertleri çözemiyoruz zaman zaman. Onlara ulaşamıyoruz.

Kimisi çok sık gülümser, kimisinin yüzünde tebessüm göremezsiniz. Bir dönem bir grupla tefsir çalışmasında bulunmuştum. Çalışmayı düzenleyen, imam hatipten emekli bir bayan arkadaştı. İslami tesettürlü ve gerçekten İslami hassasiyeti olan bir karakterdi. Programı tasarlayan, günü saati ve yapılacak yeri ayarlayan ve evlerimize kadar bile gelip gerektiğinde tek tek arkadaşları çağırıp, hizmet etmesine rağmen yüzü hep asık gibi ve yüzünde tebessüme hiç rastlanmazdı. Bir gün dersi yaparken ders arasında, gülümseme bahsi geçince, kendi kendisinden bahsetmek ihtiyacı hissetti ki, “arkadaşlar, inanın size karşı içimde hiçbir olumsuz düşüncem yok. Elimde değil. Benim yapım bu. Gülümsemeye zorlayamıyorum kendimi” dedi. Gerçekten de iyi niyetli biri olduğu aşikârdı, fakat gülümser bir simasına hiç şahit olmamıştık.

Dolayısıyla, çok konuşan insanı zorla da olsa beş dakika susturamazsınız. Konuşkan olmayan tipleri de konuşturamazsınız.

Bunun gibi bazı insanlarda da, sürekli çevresindekileri kırıcı ve iğneleyici söz ve tavırla karşılaşırsınız. Bazıları da kalbini kırmanıza rağmen hiçbir şekilde olumsuz bir tavrına rastlayamazsınız. Özellikle kadınlar arasında kırılan kişiler, kırıldığı insanları kafasında büyütür. Daha ileri gider önüne gelene anlatır, gıybetini yapar ama gel gör ki bazı insanlarda karakterleri o kadar oturmuştur ki düzeltmeniz mümkün olmayabilir. Hani kirpiyi görenler bilir, hayvancağızın bedeni tamamen küçük dikenlerle kaplıdır, ola ki elinize yavaş bile değdirdiğinizde, elinize batar, kanatır. Aslında o hayvancağızın size zarar vermek istediğinden değildir, yapısı öyledir. Diğer yandan pamuk, bilirsiniz çok yumuşaktır, elinizin içine alıp evirip çevirirseniz bile elinizi acıtmaz. Çünkü o yumuşacık olarak yaratılmıştır.

Öyleyse çevremizdekilerin karakterlerini öyle çok kafamızda büyütmenin bir anlamı yoktur. ‘‘Can çıkar, huy çıkmaz” denir ya ‘‘onun için çevremizdekileri olduğu gibi kabul edip, ona göre hareket etmemiz, elimizden geleni yaptıktan sonra onları kendi hallerine bırakmaktan başka bir çaremiz yok, kendimizi onlar için öyle çok çok üzmemizin bir anlamı da yok.

Maruzatımı anlatabilmişimdir inşallah. Pamuk gibi yumuşacık şahsiyetlerden olmak dileğiyle. Allaha emanet olunuz

 

Yazarın Diğer Yazıları