• DOLAR 34.305
  • EURO 37.545
  • ALTIN 2928.218
  • ...

RİYAD MAKAEV /ANALİZ/ DOĞRUHABER

Ukrayna silahlı kuvvetlerinin Kursk operasyonu devam ederken, uzmanlar ve analistler aktif olarak Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin atılım olasılığını tartışıyorlar. Uzmanlar, Ukrayna'nın Kursk'taki ilk başarısının "Pirus zaferine" dönüşebileceği konusunda uyarıyor. Uzmanlar şunu soruyor: "Kazançlarınız kayıplarınızdan az olduğunda kendinizi kazanan olarak görebilir misiniz?" Öncelikle analizimizi okuyanlar iyi anlasın diye bir hatırlatma yapalım, 6 Ağustos'ta Ukrayna ordusu Rusya topraklarına beklenmedik bir saldırı başlatmiştı ve Kursk bölgesinin bir kısmını işgal etti. Bu saldırı Rusya için ciddi bir meydan okuma haline gelmişti. Ayrıca, 80 yıl aradan sonra ilk kez yabancı bir devletin Rusya topraklarını işgal etmesi açısından da önemli bir tarihi olay.

Ukrayna birlikleri bir aydır Rusya topraklarının bir kısmını kontrol altında tutuyor ancak bu ilerlemeye rağmen cephedeki durum ilk bakışta göründüğü kadar net bir başarı göstermiyor. Ukrayna'nın uğradığı kayıplar çok yüksek ve bu kayıplar askeri açıdan telafisi olmayacak şekildedir. Buna rağmen Rusya, Donetsk cephesinde Pokrovsk şehrine yaklaşarak önemli ilerleme kaydetti. Ukrayna'nın saldırısının tek amacı yalnızca askeri başarı değildi, aynı zamanda güçlü bir psikolojik etkiye sahip olacak şekilde tasarlanmıştı. Buna karşılık Kremlin, Kursk olaylarına pek önem vermediğini mümkün olan her şekilde ortaya koyuyor. Kursk bölgesi, 17,5 milyon kilometrekareyi aşan Rusya sınırları içinde yalnızca bin kilometrekarelik bir bölge. Bu bölgenin de yalnızca küçük bir kısmı ele geçirildi ve bu, başlı başına Rusya için kritik bir askeri olay haline gelemedi. Ancak Ukrayna Silahlı Kuvvetleri Rusya’nın Kurchatov'daki nükleer santralini ele geçirmeyi başarsaydı durum tamamen farklı olurdu. Bu arada Rusya, Donbass bölgesinde aktif olarak ilerlemeye devam ediyor. Son haftalarda Rus birlikleri, Ukrayna ordusunun önemli bir lojistik merkezi olan Pokrovsk şehrine yaklaştı. Uzmanlara göre bu ilerleme, Ukrayna birliklerinin önemli bir kısmının Kursk yakınlarındaki cepheye nakledilmesinin ve Pokrovsk gibi doğu cephesinin önemli sektörlerinin savunmasız bırakılmasının bir sonucu. Askeri uzman Mikhail Zhirokhov şunu belirtiyor: "Pokrovsk'u kaybedersek tüm cephe hattı çökecek." Bu durum, stratejik şehrin Ukrayna ordusu için tutulmasının önemini vurgulamaktadır. Aynı zamanda analistler, tüm Batı’nın istihbarat desteğine rağmen Ukrayna komutanlığının güç dağıtımı konusunda ciddi yanlış hesaplamalarına dikkat çekiyor.

Ukrayna'nın stratejik hataları

Ukrayna ordusu lojistik ve tedarik sorunlarıyla karşı karşıya kaldı. Rusya topraklarının derinliklerine doğru ilerlediği oranda, birliklere destek sağlamak o kadar zorlaşıyor. Ayrıca Ukrayna kuvvetlerini, özellikle Pokrovsk gibi stratejik açıdan önemli bölgelerde Rus karşı saldırılarına karşı savunmasız bırakıyor. Rusya da Kursk bölgesine Donbass'tan değil, Afrika, Sibirya vb. bölgelerden asker göndermeye başladı. Bu, Moskova'nın işgal altındaki topraklardan geri çekilmek yerine mevzilerini güçlendirme niyetinde olduğunu gösteriyor.

Rusya neden Pokrovsk'u hedef aldı?

Pokrovsk, doğu cephesindeki Ukrayna birliklerine tedarik sağlayan en önemli lojistik merkezdir. Ukrayna ordusuna silah ve diğer kaynakların tedarikinin gerçekleştirildiği büyük tren istasyonları ve yollar var. Ancak Rus birliklerinin bu bölgeye ilerlemesiyle Ukrayna'nın durumu giderek zorlaşıyor. Sivillerin Pokrovsk'tan toplu tahliyesi birkaç haftadır devam ediyor. Binlerce insan olası bir Rus saldırısı beklentisiyle şehirden kaçtı. Ukrayna ordusu, Pokrovsk'un düşmesini önlemek için çevresindeki savunmayı güçlendirmeye çalışıyor.

Rusya'nın hedefi ne?

Rusya'nın önemli kuvvetlerini Pokrovsk'u ele geçirmeye yoğunlaştırması, Doğu Ukrayna'daki kontrolünü genişletme planlarını gösteriyor. Moskova, merkez ordu grubunun yaklaşık üçte birini, yani yaklaşık 30 bin askerini bu bölgeye nakletti. Bu kuvvetler,  "et saldırısı" taktiklerini kullanarak ve nadiren zırhlı araçları kullanarak Pokrovsk'a doğru ilerliyor. Buna ek olarak Rusya, Ukrayna'yı topçu ateşi tehdidi altına alarak birliklerini dağıtmaya ve ön cepheden çekilmeye zorlayan güçlü kayma bombalarını aktif olarak kullanıyor.

Ukrayna'nın Kursk taarruzu yavaşladı

Ukrayna'nın Kursk taarruzu önemli ölçüde yavaşladı. Ukrayna birliklerinin Rusya topraklarında ele geçirdiği en büyük yerleşim yeri Sudzha'nın nüfusu yalnızca 5 bin civarında, bu sayı yakın zamanda Rusya’nın ele geçirdiği Novogrodovka'nın nüfusundan 3 kat daha azdır. Ukrayna ordusu silah ve mühimmat sıkıntısıyla karşı karşıya. Ayrıca yetkililerin 50 yaş üstü erkeklerin dahi cepheye seferber edilmesi emrini verdiği biliniyor ki bu da asker sıkıntısının göstergesi.

Batı medyası ne diyor?

Batılı analistler Ukrayna'nın saldırısını riskli bir kumar olarak görüyor. Bu değerlendirme özellikle Washington Post tarafından yapıldı: "Ukrayna'nın Rusya topraklarındaki macerası, Moskova'nın doğudaki taarruzunu yavaşlatmadı." Bu, Batılı uzmanların Ukrayna'nın Rusya topraklarına yönelik saldırılarının etkinliği konusundaki genel şüphelerini yansıtıyor. Eleştirmenler, ele geçirilen bölgelerin Ukrayna'ya stratejik bir avantaj sağlamadığına dikkat çekiyor. Üstelik Batılı ülkeler, NATO ile çatışmanın tırmanmasından korkarak, sağladıkları teçhizatın Rusya topraklarında kullanılmasını hâlâ onaylamıyor.

Nükleer tehdit ve müzakere beklentileri

Bazı uzmanlar, Ukrayna'nın ele geçirilen bölgeleri bir tampon bölge oluşturmak ve Rusya ile gelecekteki müzakereler için bir araç olarak kullanabileceğini öne sürüyor. Ancak Kursk nükleer santraline yapılan saldırılar Moskova'ya şimdilik sözlü tehditler ve gerilimi tırmandırmak için bir neden verdi. Aralarında Putin'in de bulunduğu Rus yetkililer, Ukrayna ordusunun saldırılarını "bölgenin nükleer güvenliğini tehdit eden terör eylemleri" olarak nitelendirdi. Moskova, Rus devletinin varlığına yönelik bir tehdit oluşması halinde Rusya'nın nükleer silah kullanmaktan çekinmeyeceğini bir kez daha beyan etti. Bu beyan, Avrupa'da korkulan ve bu savaşta önemli bir faktör olmaya devam eden nükleer gerilimin tırmanması olasılığına bir kez daha dikkat çekti. Pek çok yorumcu Putin'in nükleer tehditlerinin bir blöf olduğunu düşünse de bu konu gündemden hiç kaldırılmadı çünkü savaşın kendisi öngörülemezdir. Gazze’ye selam, direnişe devam!