• DOLAR 34.696
  • EURO 36.635
  • ALTIN 2966.553
  • ...

Son zamanların en gözde kavramlarından biri çocukların zekâsını gösteren testler revaçta. Özellikle kadınların gün toplantılarında kendi çocuklarının zekâsı ile övündükleri konu komşuya çalım sattıkları konuşulanlar arasında. Peki, nedir bu testlerin mahiyeti?  Bu testlerin kullanım amacı çocuğun öğrenme engeli olup olmadığını ölçmek üzere kullanılır. IQ testinin öncelikli amacı çocuğun öğrenme potansiyelini yani zekâ düzeyini ölçmek olarak tanımlanır. Burada akla şöyle bir soru gelebilir; testin amacı zekâ düzeyini ölçmek ise o zaman zekâ nedir? Zekânın tanımı üzerinde ittifak olmamakla birlikte genellikle zekâ, akıl yürütme, hüküm verme, çevreye uyum gösterme ve soyut düşünebilme kapasitesidir. Analiz ve sentez yapabilme yeteneği diyebiliriz kısaca. Ayrıca zekâ kimine göre okul başarısıdır, kimine göre iş başarısıdır. Burada asıl problem zekânın ne olduğunun net ve kesin bir açıklamasının olmaması. Bu durumda zekâyı nasıl ölçüyor olabiliriz? Oysa bu testler günümüzde bile pek çok çocuğun kaderini belirliyor.

Zekâ testleri sonuçlarıyla ilgili tutarsızlıklar üzerine yapılmış çok sayıda çalışma var. Test sonuçlarında testin yapıldığı koşullara ve kişinin o anki duygusal durumuna bağlı olarak 15 puana kadar sapma yaşanabileceği biliniyor. Aynı şekilde test sonuçlarını değerlendirenlerin duygusal durumları ve önyargılarının da test sonuçlarına etkisi olabiliyor. Hatta çalışmalardan birinde birden fazla okul psikoloğundan aynı testi değerlendirmeleri istenmiş, aynı çocuğun farklı kişiler tarafından değerlendirilen test sonuçları arasında farklı sonuçlar çıkmış.

Zekâ testlerinin tarihçesine baktığımızda ilk zekâ testi 1904 yılında Fransa`da yapıldı. Devlet desteği ile testleri hazırlayan Alfred Binet`in amacı akademik açıdan normal ve yetersiz düzeyde olan çocukları birbirinden ayırabilmekti. Böylece testlerde daha düşük dereceler alan, yani zekâ düzeyi düşük olan çocuklar, onlara kapasiteleri oranında daha fazla ilgi gösterebilecek olan okullara gidebileceklerdi. Aynı zamanda normal çocuklar da kendilerine ayrılan okullarda yeterince zeki olmayan çocukların kendilerini yavaşlatmasına izin vermeden eğitimlerine devam edebileceklerdir

Binet şu gerçeğin altını çizmeyi ihmal etmemişti: “Bu değerlendirme zekâyı ölçmemektedir. Çünkü zekâ üst üste konabilir parçalardan oluşmamaktadır, dolayısıyla doğrusal bir değerlendirme anlayışıyla ölçülemez.” Binet`e göre zekâ tek bir değere indirgenemeyeceği için her çocuğun alacağı IQ değerinin çocuğun zihinsel kapasitesini net bir şekilde ifade ettiğini iddia etmek büyük bir hata olurdu. Binet`in en büyük korkusu düşük bir IQ sonucu alan çocuğun adeta bir “aptal” olarak damgalanması, eğitim hayatı ve sonrasında hayatının mahvolmasıydı. Öyle değil mi? Bugün bizler düşük IQ`lü çocukları aptal, geri zekalı olarak etiketlemiyor muyuz? Hayatı kolaylaştırmak için ortaya çıkan bu testler, bugün niye hayatı yaşanmaz kıldı? Aptal diyerek etiketlediğimiz çocuktan başarı bekleme hakkımız var mı? Ne yazık ki yok. Kötü etiketlemeyle çocuklar hayatın dışına itiliyor.

Benim şahsi görüşüm, bu testler, üzerinde zaten tam olarak anlaşamadığımız “zekâ ölçümünde” yetersiz kalması.Bu testlerde puanı yüksek çıkan kişi, bu puanın hakkını vermek için kendisini zorlayacaktır yâda zor işlere girişmeyerek bu etiketini koruma davranışına gidecektir. Şöyle bir söylem geliştirecektir:“sizin bildiğiniz gibi ben zeki biriyim, çalışmadım ki yapayım yoksa yapardım” gibi söylemler geliştiriyor. Diğer tarafta bu testlerde puanı düşük çıkan kişi aptal olarak etiketleniyor. Bu etiket çocuğu çaresizlik girdabına sokup çocuğun girişimci ruhunu öldürür. Aileler çocuklarını zeki gösterme söyleminden vazgeçsinler.Çocuklarını olduğu gibi kabul edip kimse ile yarışa girmesinler, her birey farklıdır. Rabbimizin bize hediyesi de budur deyip hediyenin hakkını versinler. Malumunuz olduğu üzere insanoğlu aciz yaratılmıştır ve kanaatimce birçok konuda yine aciz kalarak ahirete göçecektir. Özellikle insan zekâsı üzerine yapılan testlerin, insan gibi muazzam bir sanat eserini anlamakta ve net bir şey ortaya koymakta aciz kalacağını düşünüyorum. İnsan, birçok yönü olduğundan Yüce Yaratıcıya ayna olabilen bir varlık. Böylesine bir varlığı matematiksel testlerle anlamaya çalışmak ve bu testler üzerinden değerlendirme yapmak akıllıca bir iş değil! Sevgili ve değerli ebeveynlerim, gelin biz bu yanlıştan uzak duralım ve ailece “her çocuk özeldir” filmini izleyelim. 

Gönlümüzün meyvesi olan çocukları olduğu gibi kabul etmeniz temennisi ile.. Vesselam.