• DOLAR 32.487
  • EURO 34.96
  • ALTIN 2431.709
  • ...

Sayın Erdoğan`ın dünkü grup konuşmasında dikkat çeken ifadelerinden biri de, ‘obez devlet` ifadesi idi: “Obez bir devlet yönetimine sahibiz. Devletin büyük olması, güçlü olması farklıdır, obez olması, hantal olması, verimsiz olması daha farklıdır.”

Obezite malum, “sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi” diye tarif edilen bir hastalık.

Elbette devletler de, aynı raiyyetleri gibi hastalanırlar. Öyle ki, mesela Osmanlı`nın çöküş dönemi için, ‘Hasta Adam` lakabı meşhurdur. Bir parantez açıp bu tabirin öyküsüne kısaca değinelim. Bunu ilk icad eden Rus Çarı 1. Nikola'dır. 9 Ocak 1853'de bir konserden çıkarken yanında bulunan İngiltere'nin Rusya elçisi Seymour'a Osmanlı İmparatorluğu için ‘hasta adam` der, Seymour da, bu cümleleri olduğu gibi Londra'ya rapor eder ve böylece Çar'ın bu hasta adam benzetmesi her tarafa yayılır. Ancak, Çar I. Nikola, Kırım Savaşı`nda ölür, ve ordusu Osmanlı`ya yenilir. Aradan çok uzun bir zaman geçmez, Rus İmparatorluğu, 1917`de ‘Hasta Adam` dediği Osmanlı'dan önce çöker.

‘O zamanlar bu yakıştırmayı yapanların amacı şuydu, kastı buydu` ne denirse densin, Osmanlı gerçekten bir çok hastalığın pençesindeydi ve adeta sekerattaydı. Bu hastalıklardan en müzmin olanı hiç kuşkusuz Stockholm Sendromu idi. Yani celladına aşık olma hastalığı.

Yine Üstadın Osmanlı yıkılmadan 13 yıl evvel Şam`da saydığı altı hastalık da her yeri sarmıştı. Neydi onlar: Ümitsizliğin dirilmesi, doğruluğun ölmesi, kardeşe düşmanlığın sevilmesi, ehl-i iman arasındaki bağların bilinmemesi, bulaşıcı olan otoriterliğin yayılması, şahsi menfaatlerin tek hedef haline gelmesi..

Hastalık tüm bedene sirayet edince, Mecelle veya Islah-ı Medaris gibi zaman zaman uygulanan bir çok tedavi de tabi ki, sadra şifa olmadı, lokal kaldı. Hasta bünyeden doğan devletçik de doğal olarak hasta doğdu.

Hani, 15 Temmuz`dan sonra yine Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın ifadesiyle devlet metastaz yapmıştı. Yani kanserli hücreler vücudu işgal etmeye kalkmıştı. Ve bu ülkenin yüz yıllık tarihinde bu ölümcül seretan marazı, defalarca nüksetti.

Bu rejim biraz sağlıklı olsaydı, ne bileyim biraz derman bulsaydı, heykel, büst, poster, ikon, ilke, inkılap gibi bir çok teolojik obje ve nosyonlarla kutsadığı Kemalizm`in tartışılmasına müsaade ederdi.

Bu sistemin en zayıf hastalığı obezite olmasaydı, milliyet, dil, tarih, inanç, kültür gibi değerleri; tek tipçilik ve jakoben oligarşi eliyle hapsolunmazdı.

Evet bu devlet obezdir. Fakat bu devletin obezliği sadece hantallığı, ağır işleyişi, verimsizliği ile filan değil, bizzat kendi halkından alıp yediği adalet ve emanet duygusu ile izah edilse gerektir. 

Bu devletin obezliği, karnının ta içindeki zindanlarında tuttuğu dindar insanları hatırlamaktan ısrarla kaçınmasıyla anlatılsa gerektir.

Bu devletin obezliği, menfi milliyetle tebaasının kalbine çarpıntı yaptırmaktadır, çelişkili söz ve tutumlarla başını döndürmektedir, sürekli damardaki asil kan jargonuyla tansiyonunu yükseltmektedir.

Evet bu devlet, doksan küsür senedir yuttuğu nice mazlumlar adına bir perhiz beyanı, bir diyet cümlesi sarfetmekten imtina ettiği için obezdir, hala mezar yerini bile söylemediği alimleri yutmuş olduğu için obezdir.

Hastalığın belirtileri ortadan kaldırıldığında, hasta rahatlar ama hastalığın geçmesi için ciddi müdahalelere ihtiyaç vardır.

Bu hasta rejimin iyileşmesi için Üstad, yukarda saydığı altı hastalığa karşı altı ilaç yazmıştır ama burada kısaca güncelleyelim.

Şimdi acilen üç operasyon gereklidir. Birincisi, ne olursa olsun, çok hızlı biçimde adaletin ameliyat edilip düzgün çalışmasının sağlanması. İkincisi, Fransa`dan bulaşan laikliğin etkili tiryak ve macunlarla absorbe edilmesi.. Üçüncüsü de, ırkçılık illetine karşı çok ciddi bir serum desteği..

Ha dördüncüsü de şu olsun. Obeziteye de, geldiği yere, yani ABD`ye geri gitmesi için vize verilmesi.