• DOLAR 32.349
  • EURO 35.124
  • ALTIN 2303.182
  • ...

Anne babası ile kocası arasına sıkıştığını söyleyen bayan okuyucumuz şöyle soruyor:

“Beş yıldır evliyiz. İki çocuğumuz var. Eşim bir kaç iş değiştirdi. İki yıldır en son çalıştığı işyerinde çalışıyor. Evliliğimize, babamın pek rızası yoktu; ama annemin diretmesine karşı gelmedi. Evlendikten sonra eşimle babamın yıldızları hiç barışmadı. Babam her defasında bana, ‘kızım, bırak gel şu dengesizi` dedi durdu. Kocam da bunları bir şekilde öğreniyor ve benim babamlara gitmeme izin vermiyor, onlarla telefonla bile konuştuğumu duysa demedik hakaret bırakmıyor.

Bir defasında “sen izin vermesen de ben anneme gideceğim” dedim. O da, ‘oraya gidersen bu kapıdan bir daha içeri adımını atamazsın` dedi. Kocam Cuma namazı dışında beş vakit namazını kılmıyor. Ama babamın sorun ettiği bu değil. Babam, eşimin ailesini de eskiden beri küçümserdi. Bunlar şöyleler böyleler deyip durur hatta onları alaycı lakapla anardı. Kader onu tam da sevmediği aile ile hısım yaptı. Şimdi ben arada kaldım, ne yapsam doğru olur.”

Arada kaldım tabiri biraz eğri duruyor. Çünkü siz şu an kocanızın eşisiniz, dolayısıyla iki taraf arasında kalan üçüncü biri değilsiniz. Bu kocanızın hatasını sonuna kadar savunacağınız veya babanıza yabancı muamelesi yapacağınız anlamına gelmiyor. Unutmayın, siz hayatınızı kocanızla birleştirdiniz, şu anda beraber kurduğunuz dünyanın esas gövdesi sizsiniz. Sizden beklenen sorumluluk, yaşadığınız hayata kurduğunuz binanın içinden bakmaktır, onun karşısında olmanın bizzat kendi şahsınızın karşısında olmak gibi bir garabet olduğunu bilecek ve kocanızı savunacaksınız, tabi ki, hatalarını düzelterek, ıslah ederek, doğru yolda cesaretlendirerek, sevgi ve saygınızla güç vererek..

Eşinizin son iki yıldır bir işte çalıştığını söylerken,‘artık bu konuda istikrarı yakaladı gibi` demek istemişsiniz. Bu, bahsettiğiniz problemin çözümünde de biraz anahtar gibi duruyor. Geriye kayınbabanızın sizin ailenizle ilgili önyargıları kalıyor, onu da bırakın torunları halletsin.

Sorunuzun fıkhi yönüne geçmeden önce arada verdiğiniz ipuçlarını değerlendirelim. Babanızın, annenizin diretmesi ile evliliğinize razı olduğu net ise, muzdarip olduğunuz konuda niçin annenizin bu yeteneğini göz ardı ediyorsunuz. Annenizi, babanızın tutumunu değiştirmesi konusunda ikna etmek için ne kadar çaba gösterdiniz?

Her şey doğrudan, birebir iletişimle ve yüz yüze gerçekleşen bir görüşme ile düzelmez, değişmez. Küskünlüğü gidermenin, tekrar muhabbeti yeşertmenin bir çok yolu vardır. Anneniz, babanızı o aşağıladığı sizin kendi ailenize bir ziyarete, bir iyiliğe, bir davete, hatta bir güzel söze razı edebilir ve bu kocanızı ilk seferinde etkilemese bile ikincide üçüncüde mutlaka etkileyecektir. Babanızın veya kocanızın bu meselede çok inatçı ve katı olduklarını söyleyecekseniz, düğününüzdeki tutumları bunun aksini gösteriyor deriz.

Ayrıca eşinizin namaz kılmaması sizin ilgilenmeniz gereken önceliğiniz olmalı. Çünkü namazı hakkıyla kılan bir kimse, hem kendisi ve ailesi ile ilgili daha insaflı ve merhametli olur, hem de eşine anne babasıyla görüşmesini yasaklamanın ne kadar büyük bir yanlış olduğunu idrak eder ve bunun vebali kendisine hatırlatıldığı zaman daha kolay düzelir.

Allah`a isyan, şirk ve günaha düşürme gibi bir takım açık engeller olmadığı halde bir kocanın, hanımının, anne babasını ziyaret veya onların gelip kızlarını ziyaretine izin vermemesi hakkında alimler şunu kaydetmişlerdir: “Kocanın hanımını her cuma (haftada bir) ana babasını ziyarete gitmesini yasaklama hakkı yoktur. Karısının anababası kafir de olsa durum böyledir. Bazı alimlere göre bu, annesinin babasının kendi yanına gelmemeleriyle sınırlıdır. Yani kadının anne babası kendisini ziyarete gelebiliyorlarsa, koca karısını onlara göndermeyebilir, ancak onların gelip kendi evinde kızlarını haftada bir ziyaret etmelerine engel olamaz. Anne-baba dışındaki mahremlerde ise bu süre bir yıl olarak belirlenmiştir.(İbn-i Abidin 1/602-603; Mavsili, İhtiyâr 534; VehbeZuhayli, İslam Fıkhı Ans.5/336) Haftada bir veya yılda bir gibi süreleri her zamanın ve mekanın maruf ölçüleri içinde okumak gerektiği açıktır.

Rivayet senedi olarak zayıf ve bir çok açıdan sorunlu kabul edilen şöyle bir rivayet vardır: "İbnBatta'nınAhkâmü`n-nisâ da Enes'ten naklettiğine göre: Bir adam yolculuğa çıktı ve karısınında evden çıkmasını yasakladı. Sonra eşi, hastalanan babasını ziyaret için Resulullah'tan(s) izin istedi. Efendimiz(s) de; "Allah'tan kork, kocana karşı gelme" buyurdu. Derken babası öldü, kadın bu defa da babasının cenazesinde bulunmak için Resulullah'tan(s) izin istedi. "Allah'tan kork, kocana muhalefet etme" cevabını aldı. Bunun üzerine Allah, onu, kocasına itaatinden dolayı affettiğini Resulüne bildirdi.”(Taberani el-Evsat, 7/302,İmam Gazali, İhya, 2/57)

Kimi alimler ise, bu zayıf hadisi delil kabul etmemişler, ancak, bu durumda eşinin anne babasını ziyaretine  izin vermeyen kocanın günahkar olduğunu, kadının kocasına itaatini bozmaması gerektiğini söylemişlerdir.

Hal böyle iken, ‘anne babanın evine gidersen boşsun` anlamına gelecek sözlerin de batıl olduğu ve nikahı bozmayacağı da açıktır.

Dua bekleriz.