• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Hz. Süleyman’a çok yalvarıp da hayvanların dilini öğrenen kişinin hikâyesini bilirsiniz. Sürekli aç kaldığından dert yanan köpeğe, horoz şöyle der: “Merak etme yarın sahibimizin ineği ölecek, sana yiyecek çok şey çıkar.” Bunu duyan adam, hayvanların dilini öğrendiğine çok sevinir hemen ineği satar. Köpek yine dert yanınca, horoz: “merak etme, yarın at ölecek, doyarsın” der. Adam hemen atı da satar. Horoz, “bu işte bir tuhaflık var, ama üzülme yarın sahibimiz ölecek, yemek filan verirler, doyarsın” der.

Sürekli birilerinin telefonlarını, mesajlarını korsan bir şekilde dinleyip her şeyi illa da bilmek için can atanların canını sıkan metafordur bu.

Sanırım darbeden bir yıl sonraydı. Almanya’da bir arkadaşın evinde oturuyorduk. 15 Temmuz’dan laf açıldı. Ev sahibi dedi ki: komşumla darbeden beş altı ay önce konuşurken memlekete ne zaman gideceğimi sordu. Ben de Temmuz’un ortalarında dedim. Fetöcü komşum; “bence o tarihlerde gitme, çünkü o günlerde darbe olacak” dedi. Ben şaşırınca, o da “valla öyle bir dedikodu var” diye geçiştirdi.

Bu anekdot, darbeden birkaç ay sonra Merhum Mehmet Yavuz ile şu diyaloğumuzu hatırlattı. 

  • Aslında ihale NATO’cu diye bilinen subaylara verilmişti. Darbeyi onlar yapacaklardı. Fetö’cüler ise olayı bütün detaylarıyla çok önceden biliyorlardı. Ve kendileri aktif olarak bu girişimin içinde yer almayacaklar ancak, kenardan başarılı olmaları için çalışacaklardı.
  • Nasıl yani, Fetö’cüler planı hem çok önceden bilecekler hem de başarılı olmasını dışarıdan seyredecekler, bundan ne çıkarları olacak? Kendileri zaten sayın Erdoğan’ın hedefindeler. Onların da en başından darbecilerle birlikte işin içinde olmaları aradaki husumet açısından doğal değil mi?
  • İyi de Fetö’nün kodlarına bakıldığı zaman hedeflerine ulaşırken asla başrolde oynamazlar, başrolü kullanırlar.
  • Peki NATO’cu ekip darbeyi yaptığı zaman, hesap neydi?
  • Adamlar, her darbecinin yapacağı gibi Erdoğan ve diğer belirledikleri isimleri tutuklayacaklardı.
  • Tam da Fetö’cülerin istediği şey zaten.
  • Hayır tam öyle değil.
  • Nasıl?
  • Fetö’nün tuzağı tam da burada devreye girecekti.
  • Ne tuzağı, valla kurtlar vadisi gibi konuşuyorsun. Kime tuzakları?
  • Fetö’cülerin toplumda karizması çok kötü çizildi. İmajları bozuldu. Toplumda kendileri hakkında; sınav sorularını çalanlar, paralel devlet kuranlar, dış bağlantılılar, aşırı şaibeliler diye yaygın bir menfi kanaat oluştu. Üstüne bir de darbe yapmaları demek, bu kötü gerçeğin tam da ispatlanması olurdu. Hem az önce dediğim gibi onlar işlerini sürekli birilerinin sırtından yaparlardı. O yüzden NATO’cu ekibin, Erdoğan’ı tutuklamasını ve AK Partiyi yasaklamasını fırsat olarak kullanacaklardı. Yani halkta darbe yönetimine karşı protestoları körükleyecekler, olayların kontrol edilemez bir aşamaya gelmesini sağlayıp, dört ay sonra bu defa kendileri darbecilere darbe yapacaklardı. Ve başta Erdoğan olmak üzere, içerdekileri serbest bırakacaklar böylece toplumda “kurtarıcı” rolüyle hem kahraman ilan edilecekler hem de haklarındaki olumsuz havayı temizlemiş olacaklardı.
  • Güzel hikaye. Peki hangisi gerçek, anlattığın mı yoksa bizzat memleketin yaşadığı mı?
  • İyi de bunu ben uydurmadım ki, kulis bilgisi.
  • Öyle ise niye plan farklı işledi. Adamlar bildiğin darbenin içindeydiler.
  • “Göklerden gelen bir karar vardır.” Bir şeyler ters gidip de gece sabaha karşı başlayacak ihtilal, akşam saatlerine çekilince sosyal medyanın da marifetiyle halk darbecilere karşı sokağa çıktı. Üstelik henüz Erdoğan, milleti meydanlara çağırmadan, kalabalıklar tankların önüne çıkmıştı bile.
  • Erdoğan’ın da direnme çağrısıyla artık NATO’cu ekibin tek başına bu işi halletmelerinin imkansız olduğunu bildikleri için zorunlu seçenek olan B planına geçtiler. Böylece bir süre sonra kendilerine darbe yapacakları ekiple ortak hareket ettiler. Fakat onların desteği de yetmedi.
  • Hımm peki Hakan Fidan ve dolayısıyla Erdoğan’ın tutumu..
  • Valla hakkını helal et, gitmem lazım.

Güle güle, rahmetle.