Yenildiler fakat suçsuzlarmış meğer?
Dört gün önce vefat eden – Allah rahmet eylesin- Cengiz Numanoğlu:
“Kur'ân ehli görmüş, küçümsemişim,
Üstelik cür'etle ''Yobaz'' demişim.
Nice kul hakkını, böyle yemişim;
Oysa gerçek yobaz.. Nefsimmiş meğer” diyor.
Bu seçimin asıl kaybedeni aslında iddialı sol partilerden başkası değil anladık da gözlerden kaçırılan bir husus var.
Her seçimde kaybettiklerinde günahları temizleniyormuş gibi bir algı pompalanıyor: “Yahu gitmeyin üzerlerine zaten yenilmişler, moralleri çok bozuk, şu anda yaptıklarını çekiyorlar.”
İyi de mağlubiyet yaşıyorlar diye işledikleri onca cürüm affa mı uğramış oldu şimdi?
Oh ne ala memleket!
Sen kalk “uyuşturucu baronlarından temiz para getirdim, getireceğim de”, sonra kimse şunu sormasın: “Bi dakka kim bu baronlar? Aranızda nasıl bir iletişim var? Ne karşılığında bu tutarı verecekler?”
Millete istediğin gibi vaatte bulun, insanlar bunlara kanarak size meyletsinler tabi ki hiç birini yerine getirme sonra da “traktör tutar dedik” diye bir de alay et geç git, kimse de “siz bu milletin hisleriyle nasıl oynarsınız” demesin.
Depremzedeye oy vermediler diye hakaret eden tabanını susturma, seçimin sonunda “acımadı ki, acımadı ki” diye yoluna devam et.
Talimatlarıyla seçimde yüzde kırkları aşarken iyi de, neden hiçbir yetkili; “tamam aldığınız oy, hayaliniz için yetmedi de şu Kandil’dekilerin size olan açık desteğinin arka planında ne var, bi gelin bakalım” demiyor.
Seçimlerden önce birçok yazara, siyasetçiye ve hasım gördüğünüz kişilere “seni şöyle yargılayacağız, böyle hesap soracağız” dediniz. Eee şimdi sırf seçim, aleyhinize sonuçlandı diye o tehditlerinizin icabına bakılmayacak mı? Siz bu memleketin asla dokunulmayacak pırlantaları mısınız?
Taraftarınız, sokakta, sosyal medyada, TV’de gazetede Erdoğan’a oy vermeyen seçmene edep medep dinlemeden demediğini bırakmamıştı. Ne yani şimdi piliniz bitti diye kimse onların kulağını çekmeyecek mi?
Gazeteci ve siyasetçi kılıklı ne kadar elemanınız varsa sabahtan akşama kadar ekranlardan, kürsülerden HÜDAPAR’a akıl almaz ithamlarda bulundunuz, sınırsız yalan ve iftiralar attınız, kimi sokak ve stat serserilerine küfrettirdiniz, seçim stantlarına saldırttınız, toplumda itibarlarına kastettiniz. Şimdi seçimde hezimete uğradınız diye bütün bunlardan aklanmış mı oldunuz? Yaptıklarınız yanınıza kâr mı kaldı?
Hiçbir suç işlemedikleri halde, kimseye zarar vermedikleri halde, toplumun asayişini bozmadıkları halde, size seçimde kaybettirme potansiyelleri bile olmadığı halde burada oturum izni, ikameti olan muhacirleri sürekli aşağıladığınız, onlara karşı kin ve nefret tohumları ekerek, birçoğunun ölümüne ve hak ihlallerine uğramasına sebeb oldunuz. Eee şimdi seçimin mağlubusunuz diye bu insanlık suçundan berat mı ettiniz?
Size oy vermeyen kim varsa hepsini akılsız, cahil hatta Allah’tan korkmaz diye nitelediniz. Eee şimdi düşleriniz boş çıkınca o tahkir ettiklerinizden zerre özür dilemeyerek haklı mı sayıldınız?
Gerçi yanınızdaki kişilerle beraber defalarca seccadeye bastıktan sonra “görmemiştim” deyip sıyrılmıştınız işin içinden ya, o zaman da hiç kimse “siz kimsiniz de bizim kutsalımı çiğnersiniz” deyip size bir yaptırım filan uygulamamıştı. Hala o kadar pişkin, o kadar rahatsınız ki.
Seçimde aldığınız sonuç, sizin yaptıklarınızın cezası değildir beyler.
Lakin gelin görün ki, bu diyarda size karşı adalet daima “öğrenilmiş çaresizlik” modunda.
Velhasıl asıl hesabın yeri belli. Bu dünya fanidir, seçimler fanidir de elit’lik, beyaz’lık ve sizi koruyup kollayan ne varsa onlar da fanidir.