• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Apartmanın noksanlarını ve yapılması gerekenleri konuştuğumuz grupta herkes kendi ilgi alanına göre söylediği fikrinde ısrar ediyor. Mesleği sıhhi tesisat olan komşu, ana tesisatın neden değişmesi gerektiği konusunda uzunca izah yapıyor. Bir firmada özel güvenlikçi olan komşuya göre, en önemli mevzu, bina güvenliği. Hastanede çalışan ise, temizliği yetersiz buluyor. Tabi herkesi acımasızlıkla suçlayan köpek hastası kadın mı dersiniz, mesleği muhasebeci olup, bina gelir ve giderlerindeki tutarsızlık için öfkelenen mi dersiniz ne ararsanız var.

Apartmanın dışına çıkıyorsunuz misal acayip çeşitleniyor.

Memleketteyiz. Köylerde akan suları borularla köyün bahçeleri çevresinde yeraltına almışlar. Bahçesini sulamak isteyen artık ciddi para ödemek zorunda. Devletlü zatlar, suların azaldığına ikna edilmişler ve köylüyü tükendiğine yakinen iman ettikleri suya kurban ediyorlar. Köyüne dönmek isteyen şaşkın, köyde kalan kızgın. Elektrikle tarlasını sulayanın derdi zaten başından aşkın..

Köylerin daha bir çok problemi var. Ancak kırsalda nüfus, sıfırlanma eğiliminde olduğu için bunları gündem eden de kalmıyor.

“Köyden indim şehire” demek tamam zaruret oldu yalnız asgari ücrete yakın olan kiraları duyanlar ne yapacağını bilmiyor. Milyonlarca kiracı, ya ev sahibi çık derse, ben nereye nasıl geçerimin endişesiyle yaşıyor.

Şehirler büyüdükçe kaynayan kazanın harareti artıyor. Bir dokun bin ah işit dedirten o kadar farklı kaygılar var ki..

Mesela evlilik çağına gelen gençlerin de ebeveynlerin de ağzını bıçak açmıyor. İkiyüz bin lirayı geride bırakan asgari düğün masrafları yüzünden “ben evlenemem” diyen gençleri de, “oğlanın yaşı otuz üç oldu ama elde avuçta bir şey yok” diyen babayı da teselli etmek artık kolay değil.

Çocuğu okusun mühendis olsun diye çırpınmış anne baba. Çocuğunun en iyi mühendisliği bitirdiği halde işsiz kaldığını görünce kime ne diyeceğini de bilmiyorlar. Evlat suskun, anne baba çaresiz. Eğitim kurumlarının büyük masraflarla işsiz insan yetiştiren değirmenlere dönüştüğü algısı günden güne pekişiyor.

Yaz gelmiş. Tatil deniyor, izin zamanı. Gurbetten sılaya, sılayı rahim için, düğün bayram için gidilmesi gerek. Fakat yakıt da biletler de ateş pahası. Kimse suçlanamıyor, zira herkes kendince haklı..

Marketler, güvenle girilen yerler idi, şimdilerde ise korku filminin içine girmiş gibi ürkek ürkek bakılıp, en azla yetinilerek eli boş çıkılan yerler haline geldi. Her alışverişten evine dönen kişinin öfkesini kontrol etmesi biraz daha zorlaşmış durumda.

İstikrarsızlık dalgalarının dövdüğü dar gelirli yığınlara ümit aşılayacak karineler de gösterilemiyor. “Şu kadar ihracat, bu kadar büyüme var, saldırı altındayız, direneceğiz” gibi sözler de yankılandığı yamaçlarda yorulmuş vaziyette..

Ekonomik buhran yetmezmiş gibi, inanca bağlılık konusunda da toplumda alarm zillerinin çaldığı ortada. Kırılan teslimiyete karşı çabalayanlar gitgide azalırken edep ve hayada duyarsızlık, kıyılardan içlere doğru güçlü bir şekilde sızarak hanelere dolmaya devam ediyor.

Ve yönetilemeyen aile krizleri. Bir türlü kafaları, kalpleri, istekleri, hisleri uyuşayamayan çiftler, çığ gibi artan geçimsizlikler, dağılan yuvalar, arada kalan yavrular da sanki milletin aklını almış bir halde..

Her şey, herkesin gözü önünde oluyor. Tespit fuzuli, haber vermek israf, anlatmak boş, sızlanmak beyhude..

Bırakın nakaratı da çözümü söyleyin diyorsunuz. Güvenlikçi; “mesele bina girişine şifreli kapı koymak” diyor, muhasebeci; “aidatlar artırılmalı”, belediyeci; “parkın aydınlatması noksan” diyor..

Ve böylece “Mecburlar Apartmanı”na geri dönüyoruz.

Oysa bu diyarın en güzel en tatlı, en doyumsuz meyvesidir ümit. Her ezanda bir daha çiçek açar. Duadan sonra salavatla eller yüze sürüldüğünde avucunuza düşer.

Ve her sabah, yeniden nurlanır hayaller. Bir Besmele kıvamında başlar dimağdan dile, gönülden gönüle akmaya; “elhamdülillah, sağlık afiyet verene, elhamdülillah işleri yoluna koyana, elhamdülillah rastgetirene, elhamdülillah azları çoğaltıp, bereketlendirene..”

O yüzden zahiri kara zamanların en zor imtihanıdır ümitvar olmak..