• DOLAR 32.319
  • EURO 35.11
  • ALTIN 2299.719
  • ...

İslam`ın hâkimiyetinin tekrar iadesinin müjdelendiği gariplikler asrındayız. Ve yaşadığımız çağlar eskiden olduğu gibi yüzyıllar değil on yıllar bile sürmüyor. Aydınlanma ve endüstri çağı, uzay çağı, kuantum çağı, iletişim çağı, bilişim çağı, yapay zekâ çağı derken iki asırdır girift bir sürat çarkının dişlileri arasında oradan oraya savrulur hale geldik.

Algı araçlarının bile anında tüm dünya ile paylaşıldığı, kontrolü gitgide imkânsız hale gelen bir hızla, madde, bilgi, sır ve tecrübenin yayıldığı kıyamet arefesindeyiz.

Hadis-i Şerifte buna şöyle işaret olunur:

“Zaman öyle birbirine yaklaşır, ardarda gelir, hızlanır ki, bir sene bir ay, bir ay bir hafta, bir hafta bir gün, bir gün bir saat, bir saat bir ateş kıvılcımı kadar olur.” (Tirmizi, Zühd 24)

Yakında kim bilir, belki de Süleyman(as) gözünü açıp kapadığında Belkıs`ın tahtını karşısında hazır eden o alim zatın, izn-i ilahi ile, ya bizden elli sene sonrasının ilmine vakıf olduğunu ya da bugünlerden o zamana, yani yaklaşık 3 bin yıl öncesine ışınlanmış olma ihtimalini konuşuyor olacağız.  

İnsanı diğer varlıklardan özge kılan en temel özelliklerin başında tekamülü geliyor. Sürekli daha sağlamı, daha temizi, daha güzeli, daha güvenliyi, daha doğruyu, daha kârlıyı, daha tatlıyı, daha kolayı, daha estetiği, daha faydalıyı, daha hızlıyı vs arayan insanlık tabi ki, her keşfi ile çağlar üstü mucizeye biraz daha yaklaşıyor.

O mucize ise Mars`ta değil, yeni keşfedilen galaksilerde değil, filan okyanusun derinliklerinde ya da filan üniversitenin laboratuvarında değil, -elhamdülillah- bizde..

Yine takvim ile hız arasındaki doğru orantıya dikkat çekilen diğer Hadis-i Şerif`te Deccal ayrıntısı ilginçtir: “Deccal kırk yıl yaşar. Onun bir yılı bir ay; bir ayı bir hafta; bir haftası bir gün; bir günü bir saat; bir saati ise, hurma ağacının bir yaprağının ateşte yandığı süre kadardır. İki mescid (Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi) hariç her yere gider.” (Taberanî, El-Kebir, 24/169)

Konuyla ilgili diğer nakillerden Deccal`in, yaşadıkları zamanda umum Müslümanlara musallat olan devasa kompleks bir güç olduğu anlaşıldığına göre, yukardaki Hadis`ten o meş`um gücün zaman, zemin ve zihindeki yayılma hızı da ifşa edilmiş olmaktadır.

“Kehf Sûresini okuyan Deccal'ın fitnesinden korunmuş olur.” (Ebû Davud, Melahim14)

Bu hadisi şerh eden alim Muhammed el-Hicazî (ö 1625); "Deccala karşı kuvvetli olan Kur`an ile kuvvetlidir" der.

W. E. Gladstone; “Bu Kur`an`ı Müslümanların elinden almadıkça onlara hükmedemeyiz. Ya bunu ellerinden almalıyız veya onları Kur`an`dan soğutmalıyız” sözünü söylediğinde Sömürgeler Bakanlığını ve Başbakanlığını yaptığı İngiltere`nin, o dönemin Süper Deccal`i olduğunu da hatırlayalım.

Ne kullanım ömürleri dolmuş kralcıklar, ne ele avuca sığmayan prensler, ne şu ne bu, hiçbir ilaç, krem, şurup, iğne, ‘zaman ihtiyarladıkça kendisi gençleşen Kur`anın` günümüz Deccal`inde de açtığı yarayı iyileştirmeyecektir.

Bugün Deccal`in içi, Kur`an`ın haram kıldığı faiz, kumar, zina, yalancı şahidlik, katl, fitne, fesad ve tabi ki şirk ile her gün öyle hızlı boşalmaktadır ki, yitirdikleri tüm manevi değerler bir tarafa, artık okulları ve ekonomileri gibi ittifakları da aşırı güvensiz haldedir.

Dünün veya bugünün zalim devlerinin hile ve oyunlarının farkında olmak ve onlarla birlikte merdiven çıkar gibi çağ atlamak maharet değildir. Asıl hüner, Kur`anın kendisine imanla bağlanan ehline verdiği tadın, güvenin, hızın, gücün ve izzetin farkında olmaktır:

"Öyle ise kâfirlere itaat etme, onlara karşı bu Kur'an'la büyük bir cihad ver." (Furkan 52)