• DOLAR 32.49
  • EURO 34.79
  • ALTIN 2490.81
  • ...

Bilindiği üzere son yayımlanan 696 sayılı KHK'nın 121. maddesi ile 'sivillere ceza muafiyeti' getirilmesi tartışmaya neden oldu.

AĞLAK`ın kurşun askerlerine karşı alınan bu karar sonrası eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül`ün MUĞLAK ifadesi gündeme damga vurdu. 

CHP, yıllardır yaptıklarının aynısını yapacaklarını, yani KHK'yı Anayasa Mahkemesi'ne götüreceklerini açıkladı.

AK Parti sözcüsü Mahir Ünal, "Bu düzenleme 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilen darbe teşebbüsü, yani sadece o gece ve 16 Temmuz sabahı ile ilgili. 15 Temmuz gecesi ve 16 Temmuz gününü ifade etmektedir." açıklamasında bulunurken MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise, 696 Sayılı KHK'nın 121. Maddesi ile ilgili olarak desteğini açıklayarak, "15 Temmuz`da milli beka zillet ve zulmet dolu saatlerde bizzat millet tarafından savunulmuştur. Bundan gocunanlar FETÖ`nün kurşun askerleridir." açıklamasında bulundu.

Peki, yeni KHK`daki madde ne diyor?

MADDE 121- 8/11/2016 tarihli ve 6755 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 37.nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “(2) Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır.”

Maddeye bakıldığında Abdullah Gül`ün dediğine hak vermek mümkün.

Zira maddenin 15 Temmuz`la sınırlı olduğuna dair hiçbir emare yok.

Öyleyse neden Abdullah Gül`e başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bunca insan, bu kadar şiddetli bir tepki gösterdi?

Nedeni çok basit…

Abdullah Gül de tepkinin nedenini gayet iyi biliyor.

Hükümetin zora girdiği anda Abdullah Gül`ün sosyal medya üzerinde muhalefeti destekleyen veya muhalefete göz kırpan ifadeleridir tepkinin nedeni.

Gezi`de Abdullah Gül`ün “mesaj alınmıştır” ifadesini AK Parti tabanı unutmamıştır.

Arada bir “ben buradayım, gerekirse sahaya inerim” mesajından öte Abdullah Gül`ün başkanlık seçiminde muhalefetin adayı olacağını da tahmin ediyordur.

Başkanlık seçiminde aday olmasından daha doğal ne olabilir ki diye düşünebilirsiniz. Fakat taban Gül`ün açıkça sahaya inmemesinden şikâyetçi.

Fırsat buldukça görünüp kaybolmasından şikâyetçi.

Yani taban Gül`ü “mezar soyguncusu” olarak görmekte ve hiçbir toplum mezar soyguncularını affetmemektedir…

Benim zaviyeme gelince.

Abdullah Gül, 2019 Başkanlık seçiminde CHP, HDP, İYİ Parti ve bilumum sol cenahın ortak adayı olacaktır ve seçim vaadi de “Başkanlığı kaldırıp eski sisteme dönüş yapacağım” şeklinde olacaktır.

Bakın altını çizerek belirtiyorum, Gül aday olmayı kafasına koymuş, ancak benim tanıdığım Gül riske girmez.

Peki, sol cenah bunu içselleştirir mi?

Sol cenahın midesi her şeyi kaldırır.

Recep Tayyip Erdoğan`a duyulan nefretten dolayı Abdullah Gül`ün Cumhurbaşkanı olmaması için şehir şehir gezip Cumhuriyet Mitingleri organize edenler, şimdi şehir şehir dolaşıp Abdullah Gül`e oy isteyecekler.

Duran Kalkan PKK`ya, Demirtaş da Gül`e oy verme gerekçelerini uzun uzun açıklayacaklar diyemeyeceğim zira tabanları işaretle hareket edecek pozisyonda.

Belediye seçimlerinde “Diyarbakır`da eşeği de aday gösterseler oy vereceğiz” diyen aynı taban değil miydi?

*****

Cumhurbaşkanı`nın son çıkışı bir yıl sonra olacakları öne çekmek oldu, yani Gül`ü mindere çekti.

Artık kaçış yok.

Ya varım ya yokum diyecek.

KHK`nın ilgili maddesine gelince,

Bu madde 15 Temmuz ve sonrasında sokağa dökülenlerin mağduriyetinin önüne geçilecek geç kalınmış bir maddedir.

Bu madde daha ilk KHK`da olmalıydı.

Söz konusu olay kamuya mal olmuş bir olaydır ve taraflardan birilerinin yargılanma zorunluluğu var.

Mahkemeler, ya tanktakine “neden köprü üzerinde TOMA`ya ateş edip TOMA`yı delen mermin motosikletin üzerindeki adamı paramparça etti, elinde silah olmayan, elleri havada, sizinle konuşmaya gelen emekli öğretmen Halil Aslan`a neden ateş ettiniz” diyecek ya da vatandaşa “neden tankın egzozunu gömleğinizle atletinizle kapatıp askerin işine engel oldunuz” diyecek.

Ya asker ya vatandaş…

Ya ABD`nin bir dolarlık adamları ya da bu ülkenin yiğitleri…

İki taraftan birileri mutlaka ceza alacak.

Muhalefetin ve FETÖ`nün puslu havada fırsat kollayan fedailerinin temennisi vatandaşın ceza alıp başka bir kalkışmada sokağa çıkmanın önüne geçmektir.

Her şeye rağmen diyelim ki bu madde muğlak ise yani başka bir kalkışmadaki insanları da kapsıyorsa o zaman bunun zararı ne olacak?

Bırakalım onu da yeni bir kalkışmayı planlayanlar düşünsün.

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları