• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.825
  • ...

Ortadoğu`nun tam ortasında, özellikle Kürt sokaklarında uzun zamandır bir oyun oynanıyor… 

Siyonların tetikçiliğini üstlenmiş gönüllü piyonlar bir ara altın çağlarını yaşadılar.

Tıpkı Pensilvanya`daki hainin “altın çağı” gibi.

İnsan ömrü nasıl fani ise çağ da geçicidir ve gün gelip de devran dönünce aynı fotoğrafta görünmek için yarışanlar eski fotoğrafları silme telaşına kapılır(dı)lar.

Yalnızlaşan FETO, uzaktan el kol hareketleriyle tehditler savurup koyunlarına umut enjekte ederken, sızmayı bilmeyen dümdük aktörlerin yalnızlığa tahammülü kolay olmadı/olmayacaktır.

Yalnızlaştıkça agresifleşecek, agresifleştikçe içlerindeki öfke sözlerine yansıyacaktır.

*****

Bu minvalde yaklaşık bir ay önce halk için “tırşıkçı” ifadesi kullanıldı.

Marifeti kabakta bekleyenin yapacağı başka da bir şey olmasa gerek.

Üstelik bu, ilk kullanımı da değildi.

“Keklik soyu” yakıştırması da ablak suratlı kabağın sıklıkla kullandığı bir ifade...

Tırşık ne demek?

Marmelatı domates, patlıcan ve kabak…

Söyleyenin suratına bak…

Ablak mı ablak…

Keklik soyu da herhalde bütün Kürtleri sihirli sözcüklerle çukurlara toplatıp hedef haline getirdikten sonra kenara çekilip ölümlerini seyretme fetişizmi…  Sonra yetmedi, sizde tavan yaptı hararet, savur bol küfürlü bir hakaret…

Irak`ta kurulacak Kürdistan söylemine şiddetle karşı dur… Esed`in alan bekçiliği için gencecik çocuklardan ölüm mangaları kur… Kürtleri dört bir yanındaki komşularıyla düşmanlaştır, olmadı Şeytanlaştır… Sonra patlamış mısır yiyen seyirci pozisyonu geç…

Keklik soyu, böyle bir soysuzluk olsa gerek…

Baktın halk sıkıştı ve size veryansın ediyor, basarsın hakareti “tırşıkçııı…!” diye.

Aradan zaman geçer ve tırşıkçı dediğin kitleden yardım isteme ihtiyacı duyarsın.

O zaman bu işin Sırrı`na ermiş biri bulunur, çözülmemiş Sırrı(!) çözüverir.

Ve tırşıkçı kitlenin turşucuları imdada çağrılır.

“Çıkan sonuca tahammül ve dayanma gücü diliyoruz. ‘Bu halk bu tokadı nasıl attı` diye kaçacak delik arayacaklar. Bu senden son ricamızdır. Her gün kapına gelenlerden değiliz” der.

Der demesine ama tiyatral bir oyunun figüranı olduğunun sırrının çözülmediğini sanır, bizim şu malum artist.

Yazıp yönettiği oyunda Kürtlere kavgada ıskartaya çıkarılacak figüran rolünü verir.

Bol ölümlü sahneleri tiyatral bir oyuna malzeme bulmak amacıyla kaşır, olayları bilinçli olarak Kürt mahallerine taşır…

Hollywood sinemasına taş çıkartacak bir trajedinin yönetmeni olma gururunu taşıma çabası onunkisi… Ya ablak surat neyin nesi, kimin fesi?...

Yazdığı, yönettiği ve bazen - az zarar görme adına - tatlı sularında oynadığı oyunun arasına serpiştirdiği ironi ile oyununu monotonluktan çıkarır kimi zaman.

*****

“Düşmez şaşmaz bir Allah, hayırdır inşallah” nakaratıyla halka inmek için her türlü Charlie taklidi yapan zevatı görünce onları bu duruma getirenin büyüklüğünü takdir etmemek de olmaz sanırım.

“Sürekli senin kapına gelenlerden değiliz” diyenlerin de dikey olmasa da yatay gelmeleri ve imamın pamuğundan nasiplenmeleri kaçınılmaz bir durumdur.

Neyse fazla detaya inmeden sandığa eleman bulmakta zorlanan Sırrı`nın kadınlara seçim kurullarında görev alma çağrısında bulunurken “Turşu kuran herkes sandık kurulu üyeliği yapabilir. Hatta daha kolaydır. Bu sorumluluğa sahip çıkmanızı diliyoruz” ifadelerinden sonra “tırşık” - “turşu” sarmalında gitgeller yaşadım.

Sıkılınca tırşıkçı diye hakaret et, sıkışınca turşucuyu imdada çağır.

Enteresan bir durum ve bir o kadar yüzsüzlük…

Tırşıkta kabak, turşuda hıyar.

Hayır ve hıyar…

Tesadüf mü etimolojik bir ilgi mi bilmem.

Ama turşunun hıyarsızına, adamın hayırsızına hele hele yüzsüz umut hırsızına tahammülüm yoktur.

Evet, oyun yeni başlıyor.

Ve şunu hiçbir zaman göz ardı etmeyin:

Piyonlar dünyanın hiçbir yerinde gerçek bir trajedinin kahramanı olamazlar, sadece çocukların eğlenmesi için birer palyaço olabilirler.

Kalın Sağlıcakla!...

Yazarın Diğer Yazıları