• DOLAR 32.597
  • EURO 34.82
  • ALTIN 2493.522
  • ...

16 yıl önce iktidara gelen Ak Parti hükümetinin ilk icraatından biri OHAL`i kaldırmak olmuştu. Bütün seçimlerde Ak Parti bunu bir seçim propagandası olarak işlemişti. Ancak 15 Temmuz darbe girişiminden sonra tekrar OHAL ilan edildi.

Elbette 15 Temmuz gibi olağanüstü durumlarda OHAL ilan edilebilir ve gerektiğinde de uzatılabilir. Zaten dün itibariyle OHAL 3 ay süreyle uzatılmasına ilişkin Başbakanlık Tezkeresi, TBMM genel kurulunda kabul edildi. Dolayısıyla OHAL altıncı kez uzatılmış oldu.

Geçmişte Türkiye`de OHAL denildiğinde, Devlet namına yapılan zulüm, hukuksuzluk ve keyfi uygulamalar akla geliyordu. O dönemlerde yaşanan binlerce mağduriyetler hepimizin malumudur. 15 Temmuz`dan sonra ilan edilen OHAL ile halk, geçmişte olduğu gibi devlet eliyle yapılan zulümlerin tekerrür etmesinden endişe etti. Ancak dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ`ın “Bu OHAL kararı millete karşı alınmış değildir. Devlet kendisine bir OHAL kararı vermiştir” şeklindeki açıklaması ve hükümet yetkililerinde benzer açıklamalar yapmasından sonra halk arasındaki panik ve endişe havası kısmen dağıldı.

Uygulamaya baktığımızda geçmiş OHAL dönemlerinde yaşanan kimi mağduriyetler yaşanmadı. Ancak Sayın Bozdağ ve hükümet yetkililerinin OHAL ile ilgili kurmuş oldukları yaldızlı cümleler de hayata geçmedi. Geçmiş dönemler gibi olmasa da farklı versiyonlarla yine ciddi mağduriyetler yaşandı ve yaşanıyor.

Yaşanan mağduriyetlerin temelinde başta FETÖ olmak üzere devlet içinde palazlanan muhtelif derin yapıların oluşturduğu devlet hafızası vardır. Bu derin yapıların karanlık mahfillerde fişlediği çok sayıda masum kişi, yayınlanan KHK`lerle mağdur ediliyor. Hukuki süreçlerin kapalı olması, mağduriyetleri daha da katmerleştiriyor.

Mezkûr derin yapıların oluşturduğu devlet hafızasını ölçü alarak;

 Güvenlik soruşturmasına takılıp atanamayan memurların mağduriyetlerinden mi örnekler verelim?

KHK`lerle mesleğinden ihraç edilen, yuvası dağılıp düzeni bozulduktan sonra tekrar mesleğine geri dönen veya daha dönemeyen masumların mağduriyetlerinden mi örnekler verelim?

Çok basit sebeplerden dolayı kolluk güçlerinin hışmına uğrayıp darp edilen vatandaşların mağduriyetlerinden mi örnekler verelim?

Kartel medyasının asparagas haberleriyle gaza gelen yetkililerin, özellikle dindar şahsiyet ve kurumların mağdur edildiği örneklerden mi bahsedelim?

Ya da İslami STK`ların hayırlı çalışmalarını, keyfi uygulamaları ile engelleyen mülki amirlerin yaşattığı mağduriyetlerinden mi bahsedelim?

Yaşanan binlerce mağduriyetlerden sadece bir örnek vermek istiyorum. Beş gün önce haber ajanslarına aynen şu ibareler yansıdı; “Peygamber Sevdalıları Platformuna üye İkra-Der tarafından Türkiye geneli düzenlenecek Siyer Sınavı için Milli Eğitim Bakanlığı ile imzalanan protokole rağmen Adıyaman Valiliği ve Milli Eğitim Müdürlüğünün sınava izin vermediği ortaya çıktı.”

Sayın Bozdağ`ın “Bu OHAL kararı millete karşı alınmış değildir. Devlet kendisine bir OHAL kararı vermiştir” cümlesini tekrar hatırlatarak soruyorum. O halde bu mağduriyetleri yaşatanlar kimin adına çalışıyorlar? Vatandaş ve İslami STK`ların haklarını gasp edip hayırlı çalışmalarını engelleyenler ne yapmaya çalışıyorlar? Neden yaşanan mağduriyetler ile ilgili somut adımlar atılmıyor?

Yetkili mercilere bir hatırlatma ile bitirmek istiyorum. Adil olun, adalet terazisini doğru tutun, yetki verdiğiniz kişi ve komisyonların ehil ve Allah`tan korkan kişilerden seçin. Unutmayın ki Mazlumun ahı yerde kalmaz.