• DOLAR 32.375
  • EURO 34.957
  • ALTIN 2325.76
  • ...

Toplumların bozulması kavramların bozulması ile doğru orantılıdır. Biz Müslümanlar olarak duyarsızlaşmamız, dünyevileşmemiz ve inanç esaslarından uzak oluşlarımızın önemli sebeplerinden biri de, birçok kavramımızın içi boşaltılıp yeni anlam yüklenmeleri ile olmuştur. Bu kavramlardan biri de Millet kavramıdır.

İslam`a göre Millet; inanç sisteminin adıdır. İbrahim Milleti gibi.

Ancak günümüzde millet veya milliyetçilik denilince akla “ulusal değerleri, evrensel değerlerden, kişisel çıkarlardan daha üstün tutma” anlayışı geliyor. Dolayısıyla milliyetçilik kavramı, ulusçuluk, asabiyet, nasyonalizm kavramlarıyla anlamdaş bir kelime haline gelmiştir. Yani Kur`an merkezli, Peygamberler merkezli bir kavramı, Kur`an ve peygamberlerin yasakladığı ve uzak durmamız gerektiği bir kavramla aynı anlama getirmişiz.

Elbette İslam, kan bağını reddetmiyor. Akrabalığın önemini göz ardı etmiyor, bilakis kan bağı olanların birbirleri üzerinde hukuklarının olduğunu ve akrabalık bağlarının kavi tutulması gerektiğini birçok ayet ve hadiste vurguluyor…

İslam merkezli birçok kavramlarımız gibi, millet kavramının da değişimi kendiliğinden olmamıştır. Bilakis batı emperyalizminin ustaca çalışmaları sonucu, bu kavramı değiştirip İslam ümmetinin arasına bir fitne aracı olarak yerleştirmişler. Bu fitne ile 1300 yıl kardeşçe yaşayan onlarca ulusu birbirine düşman edip, âlemi İslam`ı parçalayıp dilediği zaman dilediği İslam coğrafyasını değiştirip, dönüştürüp, dizayn edebilmişler.  Bunun için de “ Müslümanları birleştiren kavramları, Müslümanları ayrıştıran kavramlara dönüştürdüler” ve bu çalışmalarında da çok başarılı oldular.

Şu anda İslam âlemi; milliyetçilik adına ulusçuluk yaparak bir birlerine düşman olmuş ve her ulus, gerçek düşmanları olan batı emperyalizmini bir hami olarak görüyor. Batı ise, her ulusun nabzına göre şerbet vererek ulusların düşmanlıklarını daha da katmerleştiriyor. Dolayısıyla Âlem-i İslam`ı bir birlerine düşman ederek üzerinden güç ve kuvvet devşiriyorlar.

Bunun en somut örneği ülkemizde yaşanmaktadır. Bin yıllık bir tarihi olan Kürtler ve Türkler et ile tırnak gibi, ağaç ile toprak gibi bir bağlılıkları olmasına rağmen, neredeyse kardeşlik bağlarını kopardılar.

Tarih`te destanlar yazan bu kardeş uluslar ”İslam milleti” adına “küfür milleti” ile savaşmış ve büyük zaferler elde etmiştir. Ancak bu kadim kardeşliği milliyetçilik(ulusçuluk) fitnesiyle sarstılar.

1789 Fransız devriminden sonra yayılan ulusçuluk hastalığı ile Osmanlı`da jön Türkler sonra İttihat ve Terakkiciler akabinde Kemalizm`in eliyle ırkçılık yapıp, diğer uluslara büyük zulümler yapıldı.

Son kırk yıl ise; Tarihte Kürtlere yapılan zulümleri yeniden ısıtıp sunan batı merkezli eller, bu sefer Kürtlere ırkçılık yaptırıp, PKK gibi taşeron bir örgüt ile Apoizm safsatasını ortaya attılar. Böylece bin yıllık kadim geçmişi olan iki ulusun, yüzlerce ortak paydasına rağmen büyük ölçüde bağlarını koparmayı başardılar.

Kısacası bizleri birleştiren “İslam Milleti” kavramından, bizleri ayrıştıran “ulusçuluk” kavramına götürüp bizleri parçaladılar. Bu hilelerin farkında olup, ona göre davrananlara selam olsun.