• DOLAR 32.423
  • EURO 35.196
  • ALTIN 2325.22
  • ...

“Dünya Kudüs Haftası” nedeniyle İTTİHADUL ULEMA ve Peygamber Sevdalıları başta olmak üzere Kudüs konusunda duyarlı birçok kişi ve STK günlerdir bir dizi program ve etkinlikler tertip ettiler.

Bu etkinliklerden dolayı bir haftadır çoğumuzun gündeminde Kudüs ve Mescid-i Aksa vardır. Öncelikle bu etkinlikleri tertip edip Kudüs’ü gündemimizde tutan  İTTİHADUL ULEMA ve Peygamber Sevdalılarına teşekkürü bir borç biliyor ve muvaffakiyetler diliyoruz.

Duyarlı tüm Müslümanların hayali Özgür Kudüstür. Bunun için her Müslüman kendi imkanı çerçevesinde fiili ve kavli dualar eder. Çeşitli yol ve yöntemlerle özgürlüğüne katkı sunmaya çalışır.

Peki, özgür Kudüs hayali nasıl gerçek olur ve Kudüs nasıl özgürlüğüne kavuşur?

Kudüs tarihini incelediğimizde ya da Kudüs fatihlerinin, fetih süreci kilometre taşlarına baktığımızda üç önemli konu ön plana çıkıyor.

1- İslam aleminin birlik olması.

2- Müslümanlar arasında namazın hakkıyla ikame edilmesi.

3- Kudüs’e odaklanmış bir komutan ve yüce Allah (c.c)’ın rızasını gözeten bir ordu.

Evet, Kudüs siyonist çetenin zulmü altında ve yeni bir fatih bekliyor.

Ne Birleşmiş Milletlerin siyonist çeteyi kınaması ne halkı Müslüman ülkelerin cılız çıkışları ne de siyonist terör şebekesiyle masaya oturma girişimleri Kudüs’ün özgürlüğüne katkı sunmaz. Bilakis bu girişimler siyonist çetenin ömrünü uzatır ve elini göçlendirir.

Çünkü tarih şahittir ki; Peygamberlere bile ihanet eden bu lanetlenmiş güruh, tarihleri boyunca ya hep zulüm etmiştir ya da zulüm edecek güçleri olmadığı zamnlarda da fitne kazanını kaynatmıştır. Çareleri ise sürekli tepelerinde adalet kılıcının var olmasıdır. Dolayısıyla tarihleri zulüm ve fitneden ibaret olan siyonist terör şebekesi ancak kuvvetten ve güçten anlar.

Bu güç ve kuvvetin olması için de yukarıda zikrettiğimiz üç önemli başlık ümmetin arasında hayata geçmelidir.

Mezhep ve nesep fitnesini bilerek ya da bilmeyerek körükleyenler siyonist ve emperyalistlerin değirmenine su taşıdıkları hakikatini bir şekilde anlamaları gerekir. Mezhep ve nesep farklılıklarımızı aziz islamımızın bir zenginliği olduğu ve ehli kıble olan herkesin kardeşimiz olduğunu kabul edersek birliğimiz sağlanır ve fetih yolu açılır.

Efendimiz (s.a.v)’in miraca çıktığı Kudüs yolculuğu sırasında namazın farz olduğu malumunuzdur. Dolayısıyla efendimiz (s.a.v)’in Kudüs yolculuğu bize namazı hediye etmiştir. Bunun farkında olan Kudüs fatihi Selahaddin-i Eyyübi “Vallahi! Cuma namazına gelenler, sabah namazına gelmedikçe Kudüs’e cihadı emretmeyeceğim!” demişti. Binaenaleyh Kudüs yolculuğu sırasında ümmete hediye edilen namaz, ümmet arasında hakkıyla ikame edilirse o namaz Kudüsün fetih kapısını aralayacaktır.

Ve Kudüs’e odaklanmış bir komutan...

Evet, siyonist çete kesinlikle diyalog ve konuşmadan anlamaz. Anladığı tek dil mücahidlerin adalet kılıcıdır. Tarihteki Kudüs fatihleri gibi Kudüs’e odaklanmış bir komutana ve Allah (c.c) rızası dışında gayesi olmayan bir orduyla Kudüs özgür olabilir.

Rabbim Özgür Kudüs hayalimizi gerçekleştirsin, bizi o orduda bir nefer ve o fetihte pay sahibi kılsın. Amin.