• DOLAR 32.592
  • EURO 34.823
  • ALTIN 2411.99
  • ...

Son beş yıldır İslami çevrelere en sık sorulan sorulardan biri de şudur;

“Efendim, yıllardır Cumhurbaşkanı ‘Dindar Nesil’ diyor, Milli Eğitim Bakanlığı İmam Hatip okullarının önünü açıyor, Diyanet Dindar Nesil için imamlara seminerler, programlar ve kampanyalar yaptırıyor. Bununla birlikte İslami STK’lar ve cemiyetler çalışıyor. Peki neden gençlik gün geçtikçe daha da bozuluyor? Neden her yıl önceki yıla oranla daha çok yuvalar yıkılıyor? Neden uyuşturucu, alkol, fuhuş vb. ahlaksızlıklar gün geçtikçe artıyor?..” şeklindeki sorular uzayıp gidiyor.

Herkes durduğu yerden, baktığı pencereden yorumlar yaparak bu sualleri cevaplıyorlar.

Kimi “İslami STK’lar ve cemiyetlerin tebliğ ve davet görevini bıraktıkları daha çok makam, mevki ve ihaleleri gündemlerine aldıkları...” şeklinde eleştiriler yapıyorlar.

Kimi “Diyanet ve Müftülükler Camileri aktif hale getirmedikleri, İmam ve müezzinler sıradan bir memur gibi mesleklerine baktıkları ve sadece aylık alacakları maaşlarının hesabını yaptıkları...” şeklinde eleştiriler yapıyorlar.

Kimi “Hükümetin aile ve gençlik politikasının yanlış olduğu...” şeklinde eleştiriler yapıyorlar.

Kimi de, yukarıdaki eleştirileri insafsızca bulup “Daha hükümet ne yapsın, Diyanet ve cemiyetler elinden geleni yapıyor ancak bu toplum ıslah olmuyor...” şeklinde yorumlar yapıyorlar.

Bunlar gibi daha birçok yorumlar, analizler ve tespitler sıralayabiliriz. Ancak ortada değişmeyen bir hakikat var ki o da “Gençliğimizin ve aile düzenimizin her geçen gün daha da bozulduğu” hakikatidir.

Bunun müsebbibi hepimiziz.

Evet, bu enkazın müsebbibi; anneler, babalar, kanaat önderleri, STK’lar, cemiyetler... hasılı hepimiziz. Hiç birimiz ne Allah indinde ne de toplumun vicdanında kendimizi kurtaramayız.

Bununla birlikte bu enkazın en büyük sorumlusu siyasi irade ve hükümetin politikalarıdır. Çünkü siyasi iradenin “Dindar Nesil” söylemi sadece teorik söylemde kalıyor.

Belki Sayın Cumhurbaşkanı’nın “Dindar Nesil” ile ilgili düşündüğü bazı projeleri vardır ancak iktidarın pratikte yaptığı bunun tam tersidir.

Aile düzeninin temeline bir dinamit gibi koydukları İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun hepimizin malumudur.

Gençlerimiz haftanın her günü sözde yasal olan yarış ve iddia oyunları ile kumara teşvik ediliyor. Sadece 2018 yılında 813 milyon dolar bu oyunlara yatırıldı.

Yılbaşı yaklaşıyor, “Milli” kelimesini de kullanarak milyonlarca vatandaşa devlet eliyle kumar biletleri satılıyor. Bunun gibi toplumu ve gençliği harama sürükleyen yüzlerce örnek verebiliriz.

En son 3 gün önce Gençlik ve Spor Bakanlığının düzenlediği “Türkiye’nin ilham veren gençleri” ödül töreninde verilen müzik ödülü gündeme pat diye düştü.

Sayın Bakan! Gayri ahlaki klipler ile gençleri yozlaştıran, tüketim ve popülaritenin kölesi yapan bir figür mü gençlerimizin ilham kaynağı olacak?

Sayın Bakan! Henüz çocuk yaşta alkol ve uyuşturucu kullanımı ile gündeme gelen kişi mi gençlerimize ilham verecek?

Sayın Bakan! Alkollü mekanlarda, gece kulüplerinde sahnelere çıkan ve her fırsatta vücudunu teşhir etmenin dışında bir meziyeti olmayanlar mı gençlerimize örnek olacak?

Ve Sayın Cumhurbaşkanı! “Dindar Nesil” böyle mi yetişecek?