• DOLAR 32.509
  • EURO 34.97
  • ALTIN 2431.494
  • ...

Malumunuz 15 Temmuz darbe girişimi sonrası 657 sayılı Kanunun 48. Maddesine eklenen düzenlemeyle kamuya atamalarda “Güvenlik Soruşturması” şartı getirilmişti.

Yaşanan gelişmeler ve ülke şartlarını dikkate aldığımızda ilk başta belki isabetli bir karar olarak değerlendirildi. Ancak uygulamalar tam bir garabetler örneğiydi. İlgili birimler eski devlet hafızasına göre “Güvenlik Soruşturması”nı değerlendirdikleri için Müslüman kimlikleri ile tanınan on binlerce kişi komik gerekçelerle mağdur edildi.

Birçok girişime rağmen ne yazık ki İslami kesim siyasi iktidara seslerini duyuramadılar. Düşünün; “Kamu çalışanı baba, İslami kimliğinden dolayı 28 Şubat sürecinde hukuksuzca cezaevine girmiş. Hak etmediği cezayı çektikten sonra tekrar görevine başlamış. Memur olacak olan oğlunun ‘Güvenlik soruşturması’, görevine iade edilen babasından dolayı olumsuz sonuçlanıyor.” Buna benzer birçok komik örnekler vardır...

Elhâsıl hepimizin etrafında yüzlerce “Güvenlik Soruşturması” mağduru genç var. Uzun bir eğitim sürecinden sonra ilgili sınav ve mülakatlarda başarılı olmuş, ataması yapılmış ancak Güvenlik Soruşturması olumsuz çıktı gerekçesiyle görevine başlayamıyor.

Güvenlik Soruşturmasının olumsuz neticelenmesinin en büyük gerekçelerinden biri; kişinin kendisi, babası, emmisi, kardeşi veya bir yakınının “Zararlı” diye listeye alınan bir STK’ya ya da camiaya üye veya yönetici olmalarıdır.

Allah aşkına bu “Zararlı” diye oluşturulan listeyi kimler hazırladı?

Bu devlet hafızasını kimler oluşturdu?

Bu hafızayı oluşturan, İçişleri Bakanlığının İstihbarat Daire Başkanlığı ve bu dairenin koordineli çalıştığı diğer kurumlardır. Bu hafızayı oluşturan birçok istihbarat birimi üyesi ya ETÖ veya FETÖ’den dolayı ihraç edilip ceza almış ancak onların “Zararlı” diye fişleyip listeye aldıkları birçok yapı hala “Zararlı” diye tanımlanıyor.

İnanın Recep Tayyip Erdoğan ve ailesi başta olmak üzere birçok AK Parti yöneticisinin TC Kimlik numaraları verilse, vatandaşa uygulandığı gibi  Güvenlik Soruşturmalarına tabii tutulursa bir çoğu “Zararlı” diye fişlenmiş listede kendini bulacaktır. Ve Güvenlik Soruşturmalarının sonucunda muhtemelen şu ibareler yer alacaktır. “Elde edilen bilgilerin değerlendirilmesi neticesinde atanması uygun görülmemiştir ve bu sebeple atanması yapılmamıştır.”

Evet, aynen böyle olacaktır.

İslami STK ve çevrelerde “Güvenlik Soruşturması” nedeniyle mağdur edilen binlerce kişi her platformda seslerini duyurmaya çalışmalarına rağmen siyasi iktidar seslerini duymuyor veya duymak istemiyor.

Düşünün, 15 Temmuz darbe girişimini yapanlar “Zararlı” diye bir liste oluşturup devlet hafızasına kaydediyor. 15 Temmuz’da tekbirlerle meydanlara inerek canları pahasına darbeye geçit vermeyenler, “Güvenlik Soruşturması” neticesinde o “Zararlı” listede oldukları gerekçesiyle mağdur ediliyorlar.

Nihayet dün itibariyle Anayasa Mahkemesi, memuriyete girişte “güvenlik soruşturması şartı” arayan düzenlemeyi iptal etti.

Hem isabetli hem de mağduriyetleri giderecek bir karardır. Ama keşke AYM kararı yerine siyasi iktidar, mağdur halkın sesini duyup mağduriyetleri gidermiş olsaydı.