• DOLAR 32.502
  • EURO 34.955
  • ALTIN 2430.471
  • ...

Ortadoğu`yu cetvelle çizerek onlarca devletçikler oluşturan Global emperyalizm, Kürt halkını dört parçaya böldüler. Tarihleri boyunca ümmete hadimlik eden bu halk kardeşleri tarafından ötekileştirildi, inkâr ve asimilasyon politikalarına tabi tutuldu. Bu durumu fırsat bilen ve pusuda bekleyen emperyalist batı, sanki Kürtlerin dostlarıymış gibi şeytanca kucak açtı ve kardeşleri tarafından ötekileştirilen bu halka sözde sahip çıktı.

“Denize düşen yılana sarılır” misali birçok kürdi yapılanmalar başta Büyük şeytan ABD ve onun ikizleri AB devletlerini bir dost ve hami olarak görmeye başladılar. Böylece, onları inkâr ve asimile etmeye çalışan kardeşleri ile düşman oluverdiler.

Bu düşmanlığın baş müsebbibi elbette Emperyalist devletlerdir. Ancak Kürtlerin yaşadığı bu dört devletin basiretsiz yöneticileri de en az onlar kadar suçlu ve bu düşmanlıkta pay sahibidirler.

Bir asırdır kronikleşen bu mesele artık çözülmeli ve emperyalist devletlerin ajandasından çıkarılmalıdır. Bu konu ile ilgili parti, STK ve kanaat önderleri elini taşın altına koymalı, kimin üzerine ne düşüyorsa herkes sorumluluğunu yerine getirmelidir.

Unutulmamalıdır! Kürt meselesi ümmetin ortak meselesidir. Ümmet, ortak akıl ile bu meseleye bir çözüm bulmazsa küresel emperyalizm bu konuyu kaşımaya devam edecek ve Kürtler üzerinden tahayyül ettikleri şeytani emellerine ulaşacaklardır. 

Bu meselenin çözümü için Türkiye ve Türkiye`deki Kürt hareketler daha çok sorumluluk almalı ve cesurca somut adımlar atmalıdırlar. Türkiye`de bu mesele adilce çözüldüğü takdirde Kürtlerin yaşadığı diğer ülkelerde de bu mesele çözülür veya çözümü kolaylaşır. Ancak görünen o ki hem devletin içinde kimi yapılar hem de Kürt halkının temsilcisi olduklarını iddia eden kimi çevreler bu meselenin çözümünü istemiyorlar.

Ne demek istiyorsun? Kimleri kastediyorsun? Sorularınızı duyar gibiyim.

Hemen cevaplayalım. “Devletin içinde kimi yapılar” dan kastım; Ulusalcı, milliyetçi ve Kemalistlerdir. Diğerleri ise her fırsatta sözde Kürt halkının temsilcisi olduklarını deklare edip ancak ipleri Küresel Emperyalistlerin elinde olan, emperyalistlerin düdüğüne göre “rahat hazır ol”`a geçen tüm seküler Kürt hareketleridir.

 Dikkat edilirse 24 Haziran seçim tarihi açıklandıktan hemen sonra HÜDA PAR “Kürt meselesine adil çözüm çağrısı” konulu basın toplantısı yaptı. Konuya duyarlı birçok çevre ile mesele müzakere edildi, tartışıldı ve gündeme taşındı. Ancak yukarıda zikrettiğimiz yapılar, bırakın konuya katkı sunmayı eleştirilerini sıralamaya başladılar.

 Başka bir örnek; Basına yansıdığı kadarıyla HÜDA PAR, seçime girecek on partinin yetkilileri ile görüşmek için genel merkezlerinden randevu talebinde bulundu. Ancak bu talebe cevap vermeyen üç partiden biri HDP oldu.

Şimdi soruyorum, Ey HDP! 6, 8 Ekim olayları başta olmak üzere dindar Kürtlere yaptığınız bunca zulme rağmen, sadece bu mazlum halkın yararına ve Türkiye`de kronikleşen Kürt meselesinin çözümüne katkı için sizinle görüşme talebinde bulunan HÜDA PAR`a neden ve niçin randevu vermedin? Görüşmeme gerekçen her ne olursa olsun Kürt halkı tarafından kabul edilmez.

Bir kez daha anladık ki Kürt meselesi, ancak müstakil düşünen vicdan sahibi çevreler ve ümmet çerçevesinde Kürtlerin mazlumiyetini düşünen hareketler çözebilir.