• DOLAR 32.312
  • EURO 35.111
  • ALTIN 2308.616
  • ...

İslam`ın beden ve ruh olarak kaim olmadığı bir yönetim (ister örgüt olsun, ister devlet olsun) için her şey tek bir manaya geliyor; faydalanılacak, menfaat elde edilecek bir meta. Hasseten bugünkü dünya sisteminde…

Bu yüzden ne dostluklar ne düşmanlıklar ne inançlar ne de düşünceler inandırıcı ve kalıcı olabiliyor.

Bundan bir yıl önceki Türkiye Suriye ilişkilerine bakın, Esad neredeyse İstanbul/Ankara`da bir ev kiralayacak ve buraya yerleşecekti. Ama şimdi… En kanlı bıçaklı düşmanlar haline döndüler. Bunu insan hakları ihlallerine bağlayanlar sadece kendilerini kandırıyorlar.

Şimdi ise Türkiye ile Suriye`deki muhalifleri sarmaş dolaş dostlar… Suriye`deki muhaliflere en fazla arka çıkan Türkiye, Suriyeli muhalifler de Türkiye`yi/Tayyip Erdoğan`ı bir hami bir kurtarıcı olarak belliyorlar. Ama dedik ya bir şeyin değeri ettiği kâr kadardır, ondan ne kadar nemalanabileceğin kadardır.

Suriyeli muhaliflerin önde gelen isimlerinden birinin, Hüseyin Harmuş`un, Suriye`ye teslim edilmesi ile ilgili bir çetenin çökertildiği haberleri şimdi gündemde. Türkiye`ye sığınmış, onun emanına kendini teslim etmiş, şimdilerde Türkiye`nin can dostlarından biri; ne aradaki dostluğun hatırı ne de kendisine verilen eman kaale alınmayarak en büyük düşmanlarına teslim edilmiş, hem de 19 yıl boyunca devletin en kilit kurumunda hizmet etmiş ve bu operasyonu gerçekleştirdiği sırada da hale bu kurumun/Mit`in elemanı olan biri tarafından. İlk kaybolduğu zaman Suriye`deki 9 Pkk`liye karşılık teslim edildiği iddia edilmişti. Ama devlet onun kendi isteği ile Suriye`ye döndüğünü söylemişti. Şimdi ise para karşılığı verildiği iddia ediliyor. Hangisi doğru Allah bilir. Ama kurum eliyle de yapılmışsa, 19 yıl kurumun sadık elemanı tarafından da işlenmişse bir gerçeği yansıtıyor; değeriniz; ederiniz kadardır hem sistemin hem de 19 yıl boyunca sistemin terbiye ve eğitimini almışların gözünde hatta mağduriyetiniz bile…

Bugün bu mağduriyet bir kesim tarafından engel olarak görülen Mit kurumuna saldırı için biçilmiş kaftan… Bu yüzden derinlemesine işleniyor; ama emin olun aynı olay ellerinde olduğu edilen başka bir kurum tarafından işlenseydi olayla tek kelimeye dahi yer vermezlerdi.

Bilmiyorum hatırlıyor musunuz; Hama katliamından sonra Türkiye`ye sığınan Şehid Molla Ahmed de benzer bir ğadre uğramıştı. Ama bu sefer başrolde oynayanlar devletin kurumu ya da devlet kurumunun elamanlarından biri değil, Pkkcılardı.

Suriye Muhaberatı hangi çıkar karşılığında olduğu henüz tespit edilmeyen bir çıkar karşılığında Pkk`den şehid Molla Ahmed`i sınıra getirip Suriyeli yetkililere teslim etmelerini istemişlerdi. Onlar da bir tanıdığı aracılığı ile almış ve ellerini ayaklarını bağlayıp bir aracın bagajına koyup sınıra, Suriyeli yetkililere teslim etmek için getirmişlerdi. Fakat bir şekilde Şehid Molla Ahmed ellerini ve ağzını açmış aracın bagajını açmaya çalışan Pkklinin parmağını şiddetli bir şekilde ısırmıştı. Şaşkına uğrayan Pkkli can havliyle Seyda`nın başına sert bir cisimle vurmuş ve Seyda`yı şehit etmişti. Tabi bu Seyda`yı zalim Muhaberatın eline düşmesinden kurtarmıştı.

Ama tabi Seyda`nın olayı ne görülüyor ne de seslendiriliyor. Çünkü Seyda`nın durumu Harmuş`un olayından nemalananlara bir kâr sağlamıyor…

İki zıt hatta düşman örgüt veya kişiler ama Allah, kalplerinin benzeştiğini ne de güzel bir şekilde gözler önüne seriyor, tabi görenler ve görmek isteyenler için…

Kalpleri birdir çünkü kalplerine taht kurmuş değer yargıları birdir. İster düşman saflarda gözükseler bile bu hiç ama hiç fark etmez.

Allah tarafından gözler önüne serilen bu hakikatin güzel bir şekilde görülmesi dileği ile…