• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Hz Muhammed’in (sav) peygamberliğinin en büyük delillerinden biri başarısıdır.

Bugünkü tarihi metinlerden oraya yani  Mekke’ye  baktığımızda Hz. Muhammed’in söylemlerinde en ufak bir şüphenin olmadığını görüyoruz.

O(as) peygamber olduğu konusunda da Allah’ın bu dini yeryüzünde egemen kılacağı konusunda da herhangi bir şüphe yaşamadı.

O (sav) arkadaşlarına daima umut aşıladı. Öyle ki bırakın umudu Medine’ye vardığında O, (as) artık net bir şekilde zafer müjdeleri vermektedir.

Buyurun

“… Seni yardımıyla ve müminlerle güçlendirecek olan O’ dur. Müminlerin kalplerini birbirine O ısındırdı. Yoksa yeryüzünde ne varsa, sen hepsini harcasaydın yine de onların kalplerini böylesine ısındıramazdın…” (Enfal 62)

Bedir Savaşı sonrasında (624 yılı) inen ayetler Hz. peygamberin güçleneceğini müjdelemektedir.

Yine bu dönemde inen aynı suredeki bir diğer ayet müşriklerin sayıca ne kadar çok olurlarsa olsunlar onlara fayda sağlamayacağı iddia ediyordu (Enfal 19).

624 yılı için bu çok büyük ve iddialı bir sözdü. Çünkü Kureyş intikam peşindeydi ve müttefik aramaktaydı.

Şimdi toparlayıp biraz akıl yürütelim:

Bedir Savaşı’ndan sonra (Kureyş yeni ve daha büyük bir savaşa hazırlandığı halde) Hz. Muhammed(as) taraftarlarına biz güçleneceğiz ve müşrikler sayıca bizden çok olsalar bile onlara bir fayda sağlamayacak diyor.

Aslında bu bir nihai(sonuç odaklı) zafer haberidir.

Peygamber değilse Hz. Muhammed(as) hangi verilerle bu “kesin kazanacağız” sonucuna ulaştı? Çünkü kendisi Medine’de ancak bir uzlaşı ile liderlik yapabildiği halde içeride (münafıklar, Yahudiler gibi) iç sorunlar yaşarken Mekke’de tam bir birlik havası vardı ve civar şehirler Mekke’den yanaydı.

Kaldı ki bu savaştan sonra Uhud yenilgisi yaşanmış, Hendek’te neredeyse Müslümanlar bir facia yaşayacaktı ki çıkan rüzgarla düşman geri çekilmek zorunda kalmış ve son olarak Hudeybiye’de (zahiren) diplomatik bir felaket yaşanmıştır.

Yani mantıken Hz. Muhammed(as) güçlenmek bir yana, iyice zayıflamalıydı

Medine İslam Devleti, Uhud’ta büyük bir yara alıp (zahiren) güç kaybettiğinde yanındakilerin “sen bize güçleneceğimizi vaad etmiştin oysa yenildik” demesi gerekmez miydi?

Demediler, diyemezdiler çünkü Uhud yenilgisi, Hudeybiye antlaşmasındaki eşitsiz maddelere rağmen Hz. Muhammed(as) ve arkadaşları güçlenmeye devam ettiler

Mesela Uhud Savaşı’ndan hemen sonra Medine Vesikası’na ihanet eden beni Nadir şehirden kovuldu. Hazreti Muhammed yenildikleri bir savaştan sonra bile güçleniyordu.

Hudeybiye Antlaşması’ndaki “Müslümanlardan Kureyş’e sığınacak olursa geri döndürülmeyecek, fakat onlardan Müslümanlara sığınanlar geri döndürülecek” eşitsizlik maddesinin kaldırılması için müşrikler Hz. Muhammed’in (as) kapısına gelecekti.

Çünkü Müslümanların aleyhine olan madde bile onları güçlendiriyordu.

Tarih, akıl ve en önemlisi Kur’an mucizesi Hz. Muhammed’in(as) peygamberliğine delildir.

Yeter ki aklın amacı doğruyu bulmak olsun!