• DOLAR 32.571
  • EURO 34.881
  • ALTIN 2433.328
  • ...

1920’li yıllarda çok büyük olaylar olmuştu. Sınırlar değişmiş, yeni bir ‘’Dünya Düzeni Kurulmuş’’tu. Yine Yirmili yıllardayız. 2020 yılında birçok olay tüm insanlığı etkiledi. Kâbe’nin, Mescid-i Nebevi’nin kapatıldığı, camilerin cemaatten yoksun kaldığı günleri yaşıyoruz. Gerçekten de çok acı…

Bu olaylara Kur’an’ın penceresinden bakınca aklımıza şu ayetler geliyor: “İnsanların elleri ile ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu. Böylece Allah dönüş yapsınlar diye işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor.” (Rum Süresi:41) Bu ayet karada ve denizde düzenin bozulma nedenini insanoğlunun elleri ile yaptığı kötülüklere bağlıyor. Ama ayetin sonunda rahmet cilvesi de var. “Dönüş yapsınlar diye işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor.” Yani insanoğlu yaptığı her kötülüğün cezasını hemen almıyor. Allah’a dönüş yapsınlar diye bu kötülüklerinin bir kısmını tattırıyor.

Kur’an’da helak olmuş nice kavimlerden bahsedilir. Bu kavimlerin helak olma nedeni; zulüm, malı toplayıp paylaşmamak, zayıfları ezip güçlülere imtiyaz tanımak, Allah’ın hükümlerine inanmayıp o hükümleri tağyir edip değiştirmek, Allah’a ve ahiret gününe inananlara hayatı yaşanmaz hale getirmeye çalışmak… Buna benzer birçok suç… İnsanın işlediği cürümler aynıdır. Cürüm işlerken kullandığı adet, edevat değişse de günahın içeriği bire bir benzerdir. Haksız yere öldürmek, İnsanın can güvenliğini umursamamak, namus mefhumunu önemsememek, haksız, haram yoldan kazanç elde etmek, insanın mal güvenliğine zarar vermek, aklı bulandıracak, insanın düşünme melekelerinin elinden gitmesine sebep olacak içki gibi akla zarar verecek şeyleri kullanmak ve en önemlisi Allah’ın gönderdiği dini, indirdiği kitabı ve hükümleri önemsememek… İşte toplumları helak eden karanın ve denizin ifsat edilmesine neden olan genel günahlar bunlardır.

Egemenlik hırsı, baş olma sevdası, kibir, lükse düşkünlük, kanaatkâr olmama gibi günahlar yukarıdaki birçok cürmün bilinçaltını oluşturur. Bakın uzun yıllardır, Müslümanların yurtlarında bitmek bilmeyen savaşlar devam ediyor. Bakın basit bir örnektir ama gerçekleri daha iyi anlamamıza vesile olacaktır. Ülkemizde uygulanan başörtüsü yasağı halen yasal güvenceyle kalkmamış. Peki, memurlar nasıl başörtüsü ile çalışıyor? Sendikaların devam eden eylem kararı ile bu soruna pansuman tedavi uygulandı. İslam’a düşman kişilerin ilk fırsatta bunu tekrar halka dayatmaları öngörülüyor. Peki, niçin basit gibi görülen bu yasaklar kaldırılamıyor? Çünkü küresel bir sistem var. Bu sistem ülkelerin özgür kararlar almasını engelliyor.

Şeytan ve taraftarlarının insanoğlunun başına 200 yılda ne kadar büyük işler açtığı herkesin malumudur. İnsanlar artık bu suç örgütü küresel terör şebekelerinden usanmışlar. Virüsler, büyük orman yangınları, 5G teknolojisine ulaşmak için yok ettikleri ormanlar, etrafa yaydıkları radyasyonlar, ilaç satmak için ürettikleri virüsler, silah satmak için kızıştırdıkları savaşlar ve daha neler neler… İşte karada ve denizde bu yüzden düzen bozuldu. Yaptıklarından dolayı insanoğlunun tekrar Allah’a yönelmesi için mi bu fitne umumileşiyor.

Peki, bu süreçte ne yapmak gerekiyor? Evden bile çıkmanın riskli olduğu, tokalaşmanın bile imkânsızlaştığı bu durumda yapılacak tek bir şey var: ‘Alnımızı secdeye koyup ‘Allah müminlerin velisidir, sahibidir. Müminleri karanlıktan nura çıkarır.’ sırrını bilerek bu şerri tüm insanlığın hayrına dönüştürmesini dilemektir. Hani demiş ya Erzurumlu İbrahim Hakkı Efendi:

  1. Dörtlük: Hak şerleri hayreyler/Zannetme ki gayr eyler/ Arif onu seyreyler/Görelim Mevlam neyler/ Neylerse güzel eyler
  2. Dörtlük: Deme bu niçin böyledir/ Yerincedir ol öyle/ Bak sonuna sabreyle/ Görelim Mevlam neyler/ Neylerse güzel eyler
  3. Dörtlük: Vallahi güzel etmiş/ Billahi güzel etmiş/ Tallahi güzel etmiş/ Mevlam n’etmiş/ Ne’tmişse güzel etmiş

Allah’ın iradesinin her şeyin üstünde olduğunu bilerek tüm imanımızla bu süreci hayra çevirmesini ve insanlara esenlik vermesini rabbimizden dileyelim. SELAM SENSİN. VE ESENLİK DE SENDENDİR ALLAH’IM!