• DOLAR 32.331
  • EURO 35.068
  • ALTIN 2296.439
  • ...

Uzun bir süreden beri ülkenin birinci gündem maddesi olan 12 Haziran seçimleri, iyisiyle kötüsüyle sona erdi. Seçimlerin ülkeye, millete ve özellikle de zulme ve haksızlıklara uğrayan bütün Müslümanlar açısından hayırlara vesile olmasını Cenabı Allah`tan diliyorum.

Parti genel başkanlarının yoğun tempoyla çalıştıkları, kimisinin ülkenin tüm şehirlerini tek tek dolaşarak miting düzenleyip halktan oy istediğini, kimisinin de sadece bazı şehirlerde miting düzenlediklerine şahit olduk. Her biri ayrı ayrı vaat ve sözler ile milletten oy alma düşüncesiyle hareket ettiler. Başarılı olanda oldu, başarısız olan da.

Parti genel başkanlarının seçim öncesinde söylediklerine baktığımızda, yani belirledikleri hedefe ulaşma konusunda özellikle CHP`nin hedefine ulaşamadığını görüyoruz.

Kaset skandalı yüzünden istifa etmek zorunda bırakılan Deniz Baykal`ın yerine geçen Kemal Kılıçdaroğlu, genel başkan olduğu ilk günden itibaren "Yeni CHP" söylemini geliştirip, halktan yana, halkın yanında olduğunu söyledi, bazı değişiklikler ile de göstermeye çalıştı. Gittiği her yerde halkın arasına inerek, milletin sorun ve sıkıntılarını dinledi. Halkın dert ve problemlerinin çözümünün kendi partilerinin iktidarı ile olacağını belirtti. Daha önceki CHP`nin olmadığını, bundan sonra yeni CHP`nin olduğunu ve yeni CHP`nin milletin özlemini çektiği bir parti olacağını söyledi.

Bu sözlerinin karşısında, halk Kemal Kılıçdaroğlu`na inanmak istedi, ama genel başkan olduğu altı ay gibi kısa bir süre içerisinde söylediklerinden defalarca çark ettiği için söylenenlere inanmadı. Buna rağmen Kılıçdaroğlu, halkın desteğini aldığını söyleyerekten 12 Haziran seçimlerindeki hedeflerinin iktidara gelmek olduğunu söyledi. Daha sonraki zamanlarda iktidara gelemeyeceklerini anlamış olmalı ki, iktidar olma hedefinden vazgeçip, bu seçimlerdeki hedeflerinin yüzde 30 olduğunu belirtti.

Seçim sonuçları açıklandığı zaman, CHP`nin hedeflediği oy oranını yakalayamadığı anlaşıldı. Her ne kadar oylarını bir önceki seçime göre artırmış olsa da, tam da başarılı olduğu söylenemez. Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu, yeni CHP için başarının sadece iktidara gelmek olduğunu söylemişti daha önce.

Şimdi durumlar bundan ibaret iken, CHP`nin aldığı oy oranı ve çıkardığı milletvekili sayısı ortadayken ve diğer taraftan önce iktidar hedefi, sonra yüzde 30`luk hedef belirlenmiş iken; 12 Haziran 2011 seçimlerinde Kemal Kılıçdaroğlu`nun başarılı olduğunu söyleyebilmenin, pek doğru olmayacağı düşüncesindeyim.

Belirlediği hedefe ulaşmayan bir diğer parti de MHP`dir. MHP genel başkanı Devlet Bahçeli de düzenlediği her mitingte hedeflerinin iktidar olduğunu söylüyordu. Türkiye`nin daha ileriye gitmesi için, demokratik bir anayasanın kurulması için, işçi, memur ve emeklilerin daha rahat etmeleri için ve çok daha fazlası için MHP`nin iktidara gelmesi gerektiğini beyan ediyordu.

Seçim sonuçları açıklandığı zaman, onlarda CHP gibi iktidar olamadıklarını anladılar. Hedefledikleri oy oranına yaklaşma bir yana, zar zor barajı aşabildiler. Ki MHP`li bazı siyasetçilerinin ortaya çıkan ahlak dışı kasetleri yüzünden, baraj altında kalma durumu ile karşılaşabilirlerdi. Ama baraj altında kalmadılar. Önceki seçimlerde aldıkları oyların daha azını aldılar.

Meclise milletvekili gönderecek bir diğer parti de bağımsız adaylar ile seçime giren BDP`dir. BDP yaklaşık 35-36 bağımsız adayını meclise gönderecek. Özellikle doğu ve güneydoğuda milletvekili sayısını artıran BDP, bakalım önümüzdeki günlerde nasıl bir strateji uygulayacak, nasıl bir yol izleyecek.

Eski söylemlerine devam edecek mi? PKK ile arasına mesafe koyacak mı, yoksa daha önce olduğu gibi PKK`nin direktifleri doğrultusunda mı hareket edecek? İslam`a ve Müslümanlara ön yargılı, bildik ve alışagelmiş bir üslupla mı davranacak? Daha önce yaptığı, söz ve eylemlerinde de gösterdiği "bizim gibi düşünmeyenlerin ve bizimle aynı safta mücadele etmeyenlerin bu topraklarda yaşama hakkı yoktur" düşüncesiyle mi hareket edecekler?

Yoksa eski kara sayfalarına bir çizgi çekip ve yaptıklarını kabul edip -bunlardan dolayı da Kürt halkından özür dileyip- yeni bir süreç mi başlatacaklar?

CHP ve MHP`nin hedeflerine ulaşamadığı, BDP`nin desteklediği bağımsız milletvekili adaylarının ise beklenenden daha fazla milletvekili çıkardığı bir seçimde, AKP de 326 milletvekili ile yine birinci parti oldu. Üçüncü dönemdir oylarını artırarak iktidar olan AKP, her iki seçmenden birinin oyunu alarak ulaşılması güç bir başarı elde etti. Seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından AKP genel merkezi önünde bekleyen partililere meşhur balkondan seslenen Tayyip Erdoğan, yaptığı konuşmada alışılmış konuşmalarından birini yapmayıp, özellikle birlik ve beraberliğe vurgu yapan bir konuşma gerçekleştirdi. Bütün kesimlere çağrıda bulundu, saygı, sevgi, hürmet ve selamlarını gönderdi. Herkese hakkını helal etti, hatta aralarında sert tartışmaların yaşandığı siyasetçilere de hakkını helal ettiği açıkladı.

Tayyip Erdoğan`ın balkon konuşmasını dikkatlice dinleyenler şunu anlayacaklardır ki; Erdoğan sadece AKP genel başkanı gibi konuşmadı, seçtiği kelimeler ile sanki bir devlet başkanı gibi konuştu. Yani Tayyip Erdoğan geleceğin hesabını yaptığından dolayı böyle konuştu. Ve öyle tahmin ediyorum ki, bundan sonra da özellikle muhaliflere karşı eski sert üslubunu da en aza indirecek veya hiç kullanmayacak. Yapacağı konuşmalar milletin birliği ve bütünlüğünü kapsayacak şekilde olacaktır. Çünkü öyle görülüyor ki, gelecekteki hedefi AKP genel başkanlığını devam ettirmesi değil, 74 milyon nüfuslu Türkiye`nin başkanlığıdır.

Her şeyi gören, bilen ve işiten Âlemlerin Rabbine emanet olun.


Muhammet şerif / Doğruhaber