• DOLAR 32.589
  • EURO 34.856
  • ALTIN 2503.287
  • ...

Hatırlarsınız!

Eski BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş`ın 2010 yılında yaptığı, "Seçimlerde AKP`ye karşı sol demokrasi cephesi oluşturulmalı" ile ilgili açıklamalarını...

Açıklamanın yapıldığı tarihte kaset skandalı yüzünden CHP Genel Başkanlığından istifa etmek zorunda bırakılan Deniz Baykal`ın yerine seçilen/getirilen Kemal Kılıçdaroğlu, konuyla ilgili bir açıklama yap(a)mamış, sessiz kalmayı tercih etmişti.

O günlerde değişim/dönüşüm yaşayan CHP bu çağrıya Genel Başkan sıfatıyla bir açıklama yapmamasına rağmen, Genel Sekreter Süheyl Batum tarafından, "Ülkedeki eşitsizlikleri giderecek bütün parti ve görüşlerle işbirliği yapmaya hazırız" açıklamaları ile cevap vermişti.

Genel Sekreter Süheyl Batum`un olumlu açıklamaları CHP`yi ikiye bölmüş, kimi milletvekili bu açıklamayı ve ittifakı, ülkenin bütünleşmesi için gerekli olduğunu belirtmiş, kimi de iktidara aday olan bir partinin bu tür seçim ittifakı tekliflerine sıcak bakmasının olanaksız olduğunu belirtmişti.

Bu teklifin ve sonrasında olumlu açıklamalar ile başlayan yakınlaşmanın faydalı olmayacağını söyleyenler olduysa da, daha sonra yanıldıklarını anladılar. Çünkü o tarihten itibaren CHP ve BDP arasında her hangi bir sıkıntı yaşanmadı. Bir nevi yıllardır süren soğukluk sona erdi, yerini karşılıklı anlayışa bıraktı.

CHP, BDP`nin, BDP`de CHP`nin söylem ve eylemlerine destek verdi. Karşılıklı anlayışı -veya anlaşmayı- daha da ileri götüren CHP oldu. CHP, Şırnak`ın Uludere ilçesinde öldürülen 12 PKK`li için, KCK tarafından ilan edilen kepenk kapatma eylemine uyarak destek verdi. Onlarda seçim bürolarının kepenklerini açmayıp, "Halkın kararına saygılıyız" açıklamasında bulundular. Bu açıklamayı yapanda, CHP Diyarbakır il başkanı Muzaffer Değer...

Şimdi adama sormazlar mı?

Be adam! Sen nerede yaşıyorsun! Senin haberin bir şeyden yok mu? Halkın kepenk kapat(tırıl)masından dolayı memnun olduğunu mu sanıyorsun? Esnafın her kepenk kapat(tırıl)masından sonra ne kadar zarar ettiğini bilmiyor musun? Mütedeyyin kesimlerin sırf fitneye sebep olmamaları için kepenklerini açmadıklarından bihaber misin?

Sayın il başkanı ve ona destek verenler bu soruların cevabını düşünedursun, biz yazımıza CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu`nun Hakkâri mitinginde söyledikleriyle devam edelim.

Hani dedik ya, CHP ve BDP arasındaki buzların eridiğini... CHP`nin BDP`ye destek veren açıklamalar yaptığını, eylemlerine katıldığını, birbirlerini incitecek/kıracak herhangi bir açıklamadan kaçındıklarını...

Hakkâri`de de aynen bunları konuştu, Kemal Kılıçdaroğlu...

KCK davasından tutuklu olan BDP`lilere sahip çıktı ve tutukluluklarına itiraz etti. Davayı takip eden savcıyı ziyaret edip, davanın durumunu ve BDP/PKK`lilere sabah saatlerinde yapılan baskınların neden erken saatte yapıldığını sordu. Yerel yönetimlere, Avrupa`da kabul edilen özerkliği vereceğini vaat etti. Başbakan Erdoğan`ın Hakkâri mitingi esnasında kepenklerin kapalı olmasının haklılığına değindi.

Yani anlayacağınız Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı gibi değil, BDP sözcüsü gibi konuştu. Ve yıllardır PKK tarafından haksızlıklara uğrayan, mağdur edilen, mahrum ve fakir bırakılan Hakkâri halkının oylarını bu yolla kazanmaya çalıştı.

Öyle görülüyor ki, Kemal Kılıçdaroğlu Doğu ve Güneydoğu`daki mitinglerinde BDP/PKK ağzıyla konuşacak. PKK`nin mağdur ettiği/etmeye devam ettiği halkın sessiz çığlıklarına kulak kapatacak, onları duymayacak. Halkın arasına inmeyip, seçim platformlarında ezbere konuşmaya devam edecek.

Ayrıca, Doğu ve Güneydoğu halkının en büyük sorununun, PKK sorunu olduğunu aklına getirmeyecek. Esnafın neden (?) kepenk kapattığını bilmesine rağmen, seçim meydanlarında seslendirmeye cesaret edemeyecek.

Anlaşılan kendini değişim/dönüşüm rüzgârına kaptıran Kemal Kılıçdaroğlu, başta keskin çıkışları ile tanınan CHP İzmir milletvekili Canan Arıtman`ın ve diğer cumhuriyetçilerin eleştirilerine aldırmadan Kürtlerden daha fazla oy almak/kapmak için her yolu deneyecek. Gerekirse terör devleti mensuplarına sahip çıkacak, onların suçsuz (!) olduğunu bile iddia etmeye çalışacak.

Onların işlediği cürümlerden bahsetmek mi?

Hayır! Onların işlediği cürümlerden söz etmeyecek.

Neden mi?

Sizce...

Muhammet Şerif / Doğruhaber