• DOLAR 32.526
  • EURO 35.139
  • ALTIN 2490.885
  • ...

İçinde bulunduğumuz üç aylarda bazı günler vardır ki, bu günlerde yapılanlar diğer günlerde yapılanlardan çok daha faziletlidir. Bu mübarek günlerden bir tanesi de, Şaban ayının on beşinde idrak edilen Beraat gecesidir. Beraat; beri olmak, aklanmak, temiz ve suçsuz çıkmak anlamına gelir. Ayrıca, iki şey arasında ilişki olmaması, kişinin bir yükümlülükten kurtulması veya yükümlülüğün bulunmaması anlamına da gelir.

Müminler için Beraat gecesi; Allah’ın rahmet ve merhametine sığınabilecekleri, şefkat ve mağfiretini isteyebilecekleri ve yapılan hatalardan dolayı karardığını düşündükleri kalplerini, tövbe ederekten hatalardan arındırma gayesinde oldukları mübarek bir gecedir.

Allah’ın mübarek gecelerde edilen duaları karşılıksız bırakmayacağına inanan müminler, geçmişlerinde işledikleri cürümlerin yüklerinden kurtulup ilahi rahmete erişmeyi umarlar. Allah’ın rahmetinin gazabını geçtiği bu mübarek gecede ele geçen fırsatı kaçırmamak için sevgili Peygamberimizin tavsiyelerine uyarak, Rablerinden Beraatlarını isterler. Rableri bu gecede, samimi duygularla dua edenlerin dualarına icabet eder.

Beraat gecesinde müminlerin dualarına icabet edileceğini Peygamberimiz bizlere şu şekilde haber verir; “Beraat gecesi gelince gecesini ibadetle, gündüzünü oruçla geçiriniz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasına tecelli eder ve şöyle nida eder: ‘Benden af dileyen yok mu, onu affedeyim. Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim. Şifa dileyen yok mu, şifa vereyim.’ Böylece tan yerinin ağarmasına kadar bu şekilde devam eder.”

Efendimizin verdiği haberlerin, söylediği sözlerin, yaptığı hareketlerin ve sakındığı davranışların hepsinde hikmet vardır. O (sav) boşa bir şey söylememiş, faydasız bir davranış sergilememiş, gereksiz bir hareket yapmamıştır. O’nun yaptığı da söylediği de ve sakındığı da Allah’ın izniyle olmuştur. Çünkü Allah, O’nu insanlara rehber yapmış, en hayırlı olarak yaratmış, hiç kimseye vermediği değer ve kıymeti O’na vermiştir.

Sevgili Peygamberimiz, Allah’ın kendisine verdiği değeri suiistimal etmemiş ve hayatı boyunca Allah’a karşı görev ve sorumluluklarını unutmamıştır. Ki bazı geceler ayak tabanları şişinceye kadar ibadet etmiş, secdelerde de Allah’tan kendisini hiçbir zaman nefsi ile baş başa bırakmamasını istemiştir.

“Sen neden bu kadar ibadet ediyorsun, kendini neden bu kadar yoruyorsun? Hâlbuki Allah seni tüm hata ve kusurlardan beri kılmıştır” diyenlere, numune-i imtisal olacak şekilde cevap vererek şöyle demiştir; “Allah’a karşı şükreden bir kul olmamayım mı? Allah’ı, yüceltebileceğim kadar yüceltmemeyim mi? Kudret ve azamet sahibi Allah’a karşı olan acizliğimi, güçsüzlüğümü, O’nun dergâhından başka bir yerin kapısını çalamayacağımı belirtmeyeyim mi? ”

Bunları söyleyen, Allah’ın Resulü Hz. Muhammed. Nefsiyle hiçbir zaman baş başa kalmasını istemeyen, Hz. Muhammed. Ayak tabanları şişinceye kadar namaz kılan, secdelerde Allah’a yalvaran Hz. Muhammed.

İnsanların, Kelboğulları kabilesinin koyunlarının tüyleri adedince af edildiği mübarek Beraat gecesinde, “Azabından affına sığınırım. Dargınlığından rızana sığınırım. Senden Sana sığınırım. Şanın yücedir. Sen kendi zatını övdüğün gibi Seni övemem” şeklinde dualar edip, Allah karşısında güçsüz, kuvvetsiz olduğunu açıklayan, Hz. Muhammed.

İnsan için yıllık önemli işlerin seçim ve ayırımı, zengin ve fakir olacağı ve ecelinin ne zaman tayin edileceği gibi mühim hususların yüce makama arz edildiği Beraat gecesinde uzunca namazlar kılan, ümmetinin cehennem ateşinden azad edilmesi için dualar eden, yine Hz. Muhammed.

Bunca kıymetine rağmen Sevgili Peygamberimiz bu kadar dua ve ibadet ediyorsa, tövbe ve istiğfarda bulunuyorsa, O’nun (cc) karşısında güçsüz ve aciz olduğunu itiraf ediyorsa, bizlerin de şu soruyu kendimize sormamız gerekmez mi? Acaba bizler ne yapmalıyız, fırsat gecesini nasıl değerlendirmeliyiz, ne kadar dua ve ibadet etmeliyiz ki, Allah bizleri af etsin, dualarımızı kabul buyursun, bizleri pandemi musibetinden ve dünyevi marazlardan kurtarsın?

İşte önümüzde bir fırsat gecesi, Beraat gecesi. Zaman, “Af dileyen yok mu, onu affedeyim” diye yapılan nidaya icabet etme zamanı. Zaman, cehennem ateşinden azatlık almanın, Allah’ın azap ve gazabından beraat etmenin ve böylece Resulullah ile beraber olmanın zamanıdır. Rabbim nasip etsin.

Bu düşüncelerle, yarın idrak edilecek olan Beraat Kandilinin İslam âlemine ve insanlık ailesine hayırlar getirmesini temenni eder, bu gecenin huzura, mutluluğa ve hastalıkların sona ermesine vesile olmasını dilerim.

 

Diğer Köşe Yazarları