• DOLAR 32.497
  • EURO 34.641
  • ALTIN 2480.474
  • ...

Ülke gündemi, son zamanlarda olduğu gibi yine çok yoğun…

Ankara`da indirilen Suriye uçağı meselesi, Akçakale`ye düşen top mermileri, Kürt sorunu, terör saldırıları ve hükümetin dış politikası gündemdeki ana başlıklar. Bunlarla beraber Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven`in dağdaki teröristler için sarf ettiği sözlere hükümetten yöneltilen sert eleştiriler, yerel seçimlerin 5 ay öne alınmasının meclisten 369 oyla geçmesi, seçilme yaşının 18`e indirilmesi, Başbakan`ın İSEDAK konuşması, CHP`nin tezkere eleştirisi, BDP`nin KCK gözaltıları eleştirisi, Genel Kurmay Başkanının Akçakale ziyareti ve Suriye`yi uyarması gibi başlıklar ülke medyasının en çok konuştuğu konular…

Fakat bu yazımda, saydığım yoğun gündem başlıklarından hiçbirine değinmeyeceğim. Türk F-16`larıyla indirilen Suriye uçağının içeride ve dışarıda yarattığı etkiyi bahse konu etmeyeceğim. Siyasetçilerin alışılagelmiş lafebeliği yarışından bahsetmeyeceğim. Diyarbakır emniyet müdürünün ezber bozan açıklamalarını ve Başbakan Erdoğan ile Hüseyin Çelik`in açıklamaya verdikleri sert cevapları değerlendirmeyeceğim. Hâsılı, ülkemiz siyasi parti başkanlarının ve “boyalı medya”nın gündemindeki konuları yazmayacağım. Aksine, hiçbirinin gündeminde olmayan, ancak Müslüman halkın öncelikli gündemi arasında yer alan bir konuya, yani ilköğretimdeki başörtü zulmüne değineceğim.

Gazetemizin geçen haftaki sayısında “Eğitim yuvasında Nazi Dönemi” başlığıyla verilen haberi okumuşsunuzdur. Gaziantep Şahinbey Türktepe İlköğretim Okulu öğrencisi Sedanur Ağsu, başörtü taktığından dolayı öğretmen(ler)i tarafından rehberlik odasına kilitlenerek tecrit ediliyor. Başörtüsünü çıkarması için baskı ve dayatmayla karşılaşıyor. İnsanlık dışı muamelelere maruz kalıyor. En temel hakkı olan “eğitim hakkı”ndan mahrum bırakılıyor.

Sedanur, öğretmenlerin hakaret ve aşağılamalarına maruz kaldığı gibi, okulun kantincisinin de hışmına uğruyor. Okul müdürü tarafından başörtüsünü çıkarması isteniyor, ancak inancı gereği kabul etmiyor. Bilahare aşağılanıyor, hakarete uğruyor ve tehdit ediliyor. Sınıf arkadaşlarının yanına gitmesine izin verilmiyor. Teneffüse çıkma cezası alıyor. Arkadaşlarıyla konuşma yasağıyla karşılaşıyor. Yani açıkça, okul idaresi ve öğretmenleri tarafından görülmemiş bir zulme uğruyor.

Müslümanlara ve İslamî argümanlara düşmanlığı ilke edinen yasakçı zihniyet için bunlar yeterli olmuyor. Masum ve savunmasız Sedanur`a karşı organizeli bir tavır alıyorlar. Başörtü yasakçıları, başkalarını da suçlarına alet ve ortak ediyorlar. İnsanlık dışı muamelelerine devam ederek, Sedanur`u yaptığı yanlıştan (!) döndürmek istiyorlar.

Öyle bir yöntem belirliyorlar ki, hiçbir vicdanlı insanın kabul ve tasvip etmeyeceği bir yola başvuruyorlar. İlke Haber Ajansı`nın haberine göre; üç haftadır eğitimine devam etmesine izin verilmeyen 8. sınıf öğrencisi Sedanur Ağsu, başörtüsünü çıkarmak istemediği için, okul müdürünün talimatıyla yaşları 13-14 arasında değişen 10-15 kişilik bir gurubun sözlü ve fiili saldırısına uğradığı belirtiliyor. Evet, yanlış değil okuduklarınız. 8. sınıf öğrencisi Sedanur, başörtü taktığı için okul müdürünün talimatıyla linç edilmek isteniyor, hem de 10-15 erkek çocuk tarafından…

“Nasıl yani, görülmemiş bu zulüm ilköğretim çocuğuna reva görülür mü?” dediğinizi, “Hiçbir eğitimcinin öğrencisini bu yol ile cezalandırdığını, yola getirmeye çalıştığını görmedik, duymadık da” diye şaşırdığınızı görür gibiyim. Ama maalesef bunlar tamamen doğru. Halkının tamamına yakınının Müslüman olduğu, Cumhur-u Reis`inin hem de Başbakanının eş ve kızlarının başörtülü olduğu ülkemiz Türkiye`de, başörtülü oldukları gerekçesiyle okullara alınmayan, hakarete uğrayan, eğitiminden alıkonulan, uzak okullara gönderilen, tecrit ve tehdit edilen nice bacımız var. Gaziantepli Sedanur bunlardan sadece biri.

Müslüman halkın çektikleri, uğradıkları, maruz kaldıkları zulüm ve çifte standartları bir kenara bırakıp, sadece ilköğretimde başörtü taktığı için mağdur edilen bacılarımız adına ülke idarecilerine, özellikle İslamî bir gelenekten gelen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan`a şunları sormak istiyorum.

Hassasiyet sahibi Müslüman halkın ve İslami STK`ların öncelikli gündemi arasında yer alan ilköğretimdeki başörtü sorunu, acaba ne zaman sizin de gündeminizi meşgul edecek? Yıllardır var olan, son yıllarda ise daha fazla görülen bu soruna mutlak ve nihai bir çözüm düşünmüyor musunuz? Başörtülü olduğu gerekçesiyle eğitiminden geri bırakılan, bu da yetmezmiş gibi okula gelmemesi için müdürün talimatıyla linç edilmek istenen ilköğretim 8. sınıf öğrencisi Sedanur Ağsu`nun yaşadıklarını televizyon ekranlarından izlediğinizde bir şeyler yapma ihtiyacı hissetmediniz mi? Daha önce vaat ettiğiniz sözleriniz aklınıza gelmedi mi?

Sizleri bilmem ama bizler Müslüman halkın maruz kaldığı zulümler karşısında, imkânlar nispetinde bir şeyler yapma peşinde olacağız. Yaşadıklarını ve çektiklerini gündemimizin öncelikleri arasında tutacağız. Sorun ve sıkıntılarının giderilmesi adına sesimizi yükselteceğiz. İnsanlık dışı uygulamalarla, başörtülü bacılarımıza zulmü reva görenlerin gerekli cezaya çarptırılması için hukuki yollara başvuracağız. Önümüze çıkarılacak engelleri tek tek aşmaya çalışacağız. Hiçbir zaman üzülmeyeceğiz, gevşemeyeceğiz, doğruyu savunmaktan ve hakkı haykırmaktan çekinmeyeceğiz. Ve elbette ki, karşılaştığımız zorluk ve sıkıntıların çokluğuna aldırış etmeden, Allah ve Resulünün emir ve tavsiyeleri doğrultusunda mücadelemizi/yaşamımızı sürdürmeye ve hakkımızı meşru yollarla aramaya devam edeceğiz.

Temenni, dilek ve isteğimiz odur ki, sizlerinde bu hassasiyetleri göstermenizdir. Çözümsüzlüğü getireceğinden “yasakçı zihniyet”in “başörtü zulmü”ne sessiz ve tepkisiz kalmamanızdır. Müslüman halkın yıllardır uğradığı zulüm ve haksızlıklara göz kapamamanızdır. İnancı gereği okula başörtüyle giden öğrencilerin karşılaştığı muameleler karşısında gerekli adımları acilen atmanızdır. Okul müdürlerinin yetkilerini aşarak yaptıkları hukuksuzluklara bir engel çıkarmanızdır. “Kamusal alanda serbest oluncaya kadar değil zulüm bitinceye kadar” şiarını benimseyip, gereğini yerine getirmenizdir. Özellikle de, hitabetlerinizde bolca alıntıladığınız Mehmet Akif Ersoy`un dikkat çektiği “Ne kürküdür, ne kolyesi, ne süsü Bacıma şahsiyet veren örtüsüdür örtüsü” gerçeğini göz önünde bulundurup, başörtü özgürlüğünün anayasal güvence altına alınması için çalışmalarınızı hızlandırmanızdır.

Selam ve dua ile…