• DOLAR 32.595
  • EURO 34.868
  • ALTIN 2505.191
  • ...

Malumunuz, merkezi Diyarbakır`da bulunan Mustazaflar ile Dayanışma Derneği, tüm şube ve temsilcilikleriyle beraber Yargıtay tarafından keyfi bir kararla kapatıldı…

Verilen kapatılma kararının ardından vicdanlarının sesine kulak veren kişi ve kurumlar “tek yürek” ve “tek ses” olarak karara tepki gösterdiler, yürüyüş ve basın açıklamalarıyla kararı tel`in ettiler…

Kuşkusuz bu insanları bir araya getiren en önemli sebep, mazlum ve mağdurların hamisi

Mustazaf Der`e verilen kapatılma kararının haksız, hukuksuz ve ideolojik olması sebebiyledir…

Ve de yıllardan beridir müslüman halka reva görülen haksız ve hukuksuz uygulamaların devam etmesinden dolayıdır…

Bu haksız ve hukuksuz uygulamalardan kimler nasibini almadı ki..?

Zulme ve zulmedenlere baş eğmeyip, “Değersiz dallarda asılmama pervam yoktur. Muhakkak mücadelem Allah ve din içindir” diyerek şehadete yürüyen Şeyh Said mi..?

Hayatını İslami kaide ve kurallara göre idame ettirdiği için, 7 Temmuz 1925 günü istiklal mahkemelerinde idam edilen Ankaralı genç hoca İbrahim Edhem mi..?

Kürdistan`ın bağrına saplanmış kanlı hançeri çıkarmak ve tağutların zulmüne dur demek için canını çekinmeden feda eden merhum Muhammed Ata Zengin mi..?

Özverili çalışmalarından dolayı İslami camianın beğeni ve takdirini, İslam düşmanlarının ise nefretini kazanan Kur`an muallimi İbrahim Kızmaz mı..?

“Müslüman, ailesinin bütün bireyleriyle ilgilenmeli; onların yetişmesi ve seçkin bireyler olması için yoğun çaba sarf etmelidir” diyen Batman`ın nazlı gülü Fahreddin Çelik mi..?

Allah yolunda can vermeyi en büyük arzusu bilen ve şehadetiyle de küfrün sinesine ağır hasarlar veren mustazaf Ubeydullah Durna mı..?

Ya da;

Ahir zamanın fitnelerine ve kötülüklerine karşı, İslami etkinlikler düzenleyen ve bu etkinlikleri düzenledikleri için 150 yıl ceza yiyen Elazığ İhya Der yöneticileri mi..?

İslami davanın ağır yükünü yüklenen ve bu uğurda ağır bedeller ödeyen/ömür boyu hapis cezaları alan Hüseyni mektebin zindan bahadırları mı..?

Kızının başörtülü okula gitmesine sınırsız destek verdiği için 2 yıl 10 ay hapis cezası alan Güllü

Çevik ve başörtüsü mücadelesi veren diğer bacılar mı..?

Otuz yıldan fazla bir zamandır İslami mücadele veren ve bu mücadelesi esnasında zorluk ve sıkıntılar, komplo ve tuzaklar, hile ve düzenbazlıklarla karşılaşan “Mustazaflar Camiası” mı..?

Evet, örnek verdiğimiz kişi ve camia-lar-ın hepsi yıllardır haksızlık ve hukuksuzluklara uğradılar. İslam`ı yaşayıp yaşatmak istedikleri için rejimin en büyük düşmanı görüldüler, sistemin savunucuları tarafından marjinal ilan edildiler…

Kimi zaman ise terörist yaftası ile damgalandılar, saatlerce gözetim altında tutuldular, yalnız ve güçsüz bırakıldılar, attıkları adımlar takip edildi, faaliyetleri suç sayıldı…

Ancaak!

Uğradıkları bunca zulme rağmen hiçbirine baş eğmediler, mücadeleden geri kalmadılar; İslami sorumlulukları gereği zalimlerin zulümlerini korkusuzca yüzlerine haykırdılar…

Ve saadet-i ebediyeye ulaşma yolunda emin adımlarla ilerlediler. Zira saadeti ebediyeye ulaşmanın bu yolla olacağını, Resulullah (sav)`i takip etmekle geleceğini biliyorlardı…

Resulullah (sav)`de, zalimlerin zulümlerine karşı sessiz kalmadı hiçbir zaman. 63 yıllık ömrü boyunca birçok kez zulmedenlere karşı hakkını aradı. Zalimlerin zulmünü yüzlerine haykırdı korkusuzca…

Mekke`nin kodamanları tarafından zulme uğrayan mustazaflara da hamilik yaptı Resulullah. Kendini beğenmiş kodamanların yaptıkları haksızlık ve hukuksuzluklara sarf-ı nazar etmedi…

Kendi dışındaki insanlara hor bakan, hakir gören Mekke kodamanlarına karşı onları korudu, zulümden kurtuluş yollarını gösterdi o kimsesiz mustazaflara…

Bir de…

Haksızlık ve zulme uğrayan mustazaflara bir ve beraberce hareket etmelerini tavsiye etti Resulullah. “Zulme rıza göstermek zulümdür” gerçeğini prensip edinmelerini, verdikleri ahde vefalı davranmalarını istedi onlardan…

Mekke kodamanlarının/müstekbirlerinin zulümleri karşısında o zamanın mustazafları, Resulullah`ın bu tavsiye ve telkinlerine “lebbeyk” diyerek, yapılan zulümlere boyun eğmediler…

Her fırsatta yapılan bu zulümlerden kurtulma yollarını aradılar, bir ve beraberce hareket ederek müstekbirlerin emellerine ulaşmasına izin vermediler…

Ve asırlar sonrasındayız…

Resulullah ve sahabelerinin yolunu takip eden zamanın mustazafları da zulümlere uğruyorlar, mağdur ediliyorlar, haksızlık ve hukuksuzluklar ile karşılaşıyorlar…

Kızını başörtülü okula gönderdiği için müslüman bacılar yıllarca ceza alıyorlar. Tarihe “hukuk garabeti” olarak geçen bir kararla dernekleri kapatılıyor zamanın mustazaflarının…

Şimdi ‘ahde vefa` zamanı…

Nasıl ki, Resulullah yapılan zulümlere baş eğmediyse…

Güçsüz bırakılan sahabeler zulme rıza göstermediyse…

Tabiiler, bi`datlere rağmen sünneti seniyeden ayrılmadıysa…

Âlimler, zalimler karşısında boyun eğmediyse…

Ve de, verdikleri ahde sadık kaldılarsa…

Bugünde…

Hak ve hakikat çağrıcıları; Resulullah`ın, sahabelerin, tabilerin, âlimlerin misyonunu yüklendiği için ideolojik bir kararla kapatılan Mustazaf Der`e sahip çıkmalı, ahdlerine vefa göstermelidir…

O halde ey hak ve hakikat çağrıcıları!

Haydi! Ahde Vefa Mitingine…

Muhammet Şerif / DOĞRUHABER