• DOLAR 32.446
  • EURO 34.875
  • ALTIN 2480.546
  • ...

Bismihi Teâla

   Eğitim sisteminde öğretimsel olarak okutulacak dersler ve bu derslerin programları olmazsa olmazdır.

Öğretim programına ilişkin her dersin öğrenciye kazandırmayı hedeflediği “ders kazanımları” vardır.

Hedef ve kazanımlar, öğrenci ders kitapları ve çalışma kitapları temel alınarak; eğitimciler aracılığıyla kazandırılmaya çalışılır.

Bu açıdan ders kitaplarının içeriği önem arz etmektedir. Zira öğrenciyle bütünleşen materyal budur.

Deyim yerindeyse öğrenci için kalem, defter, ekran ne ise kitap da en azından o kadar mühimdir.

O halde ders kitapları nasıl hazırlanıyor?

Oradan başlayalım:

Yüzlerce yayınevi sahip oldukları olanaklarla ders kitaplarını hazırlar ve kendi kaşesini basarak bakanlığa sunar.

Hazırlanan kitapları “Talim Terbiye Kurulu Birimi” inceler, tercihini yapar ve bakanlık teşkilatına sunar.

Bakanlık birimlerince onaylanır, tebliğler dergisinde yayınlanarak; o yıl okutulacak ders kitapları belirlenmiş olur.

Öz olarak işleyiş bu…

Artık ihale kimde kaldıysa!

Yine de kaymağı dev yayınevleri yer!

MEB, etraflıca; öğretmen, öğrenciler ve velilerden memnuniyet anketi yapsa, -İşin içinden birisi olarak- inanın olumlu yönden doyurucu bir dönüt alamayacağını peşinen söyleyebilirim.

Zira içi boş etkinlikler…

Birbirinin kopyası olan etkinlikler…

Yeni nesil sorularından yoksun ölçme ve değerlendirme soruları…

Zaten kimi velilerin kaynak kitaplara gereksinim duymalarının bir sebebi de sanırım bundandır.

Kısacası profesyonelce hazırlanılmıyor, ders materyalleri…

Geniş yelpazede düşünülmüyor…

Kazın birinci ayağı bu!...

   Asıl üzerinde durmak istediğim kazın öteki ayağı:

Ders kitaplarının içeriği ve anlayışı…

-SORU BİR: Ders kitaplarında halen görseller üzerinden kokuşmuş, bayatlamış, son kullanma tarihi geçmiş sublimine mesajlardan vazgeçilmeyecek mi?

-SORU İKİ: Hizmette revaç gören işlerde boyalı, makyajlı, parlatılmış, başı açık görselleri adeta gelişmişliğin ölçüsü olarak gösterme ayıbından vazgeçilmeyecek mi?

-SORU ÜÇ: Bilim, teknik, fen gibi alanlarda baş mimarlar batılı aktvisitler olmuşçasına; batılı figürleri ön planda tutma sevdasından vazgeçilmeyecek mi?

Ve daha sorulacak pek çok soru!

   Toparlayacak olursak;

İllaki; laiklerin ve Kemalistlerin hamiliğine soyunmuşsanız ki o sizin tercihiniz ancak görsellere, örneklere, şahsiyetlere yer verdiğiniz zaman; dinine, medeniyetine, inancına bağlı kesimi de düşünmek zorundasınız.

Halen; 80’li yılların TV programlarında gösterildiği gibi örtü ve örtülüler geri hizmet gibi alanlarda gösteriliyorsa, burada durmak lazım!

Müslüman bilim insanları, Avrupalı bilim insanlarının gölgesinde bırakılıyorsa ciddi bir algı sorunu var demektir.

-ACİL ÖNLEM BİR: Bakanlık başta TTKB olmak üzere medeniyetimize uygun, hassasiyet sahibi kimseleri iş başına getirmelidir.

-ACİL ÖNLEM İKİ: İslami STK’lar, akademisyenler, aydın, yazar ve çizerler ortak bir uzlaşıda buluşarak ders materyallerinin hazırlanmasında öncü ve hayırlı bir işe önayak olabilir.

Son olarak bu konuda ciddi bir gereksinim de vardır. Umarım tüm bunlar MEB Şurasında masaya yatırılır.

 

Kalın sağlıcakla….