• DOLAR 32.555
  • EURO 34.896
  • ALTIN 2429.68
  • ...

Bismihi Teâla

Bu yılın verilerine göre YKS’nin (Yükseköğretim Kurumları Sınav) tüm oturumlarına-AYT, TYT, YDT-

4 milyon 149 bin 36 kişi girmiş. Milyonlarca genç yükseköğrenimi için birinci basamak olarak adlandırılan ‘’Temel Yeterlilik Sınavı’’(TYT) ve ardından ikinci basamak olarak görülen ‘’Alan Yerleştirme Sınavı’’(AYT) sınavına girmiştir.

Bu iki sınavın puan aralığı 100 ile 500 arasında değişmektedir. Birinci sınavda iki temel gaye vardır.

-BİRİNCİ GAYE: Herhangi ön lisans programlarından birine yerleşmek.

-İKİNCİ GAYE: AYT’ye giriş hakkı elde etmek ve dolayısıyla lisans programlarına yerleşmek.

TYT için baraj puanı 150 iken Devlet Bahçeli’nin talebi üzerine 140’a düşürüldü. AYT için baraj puanı 180’ken 170’e indirildi. Yani olabildiğince düşük olan baraj puanı biraz daha dibe çekince, sahiden binlerce genci mutlu mu etmiş oluruz?...

Artık bu lütuf(!);

Üniversitelerdeki fakülte, bölüm ve programlarının boş kalmaması için mi?...

Mevcut olumsuz tabloya, tepkiyi kamufle etmek mi?...

Ne demişler:

‘’Görünen köy kılavuz istemez.’’

Bu yıl liseden mezun olan gençlerimiz;

40 Türkçe sorusuna ortalama 18.78 doğru cevap vermiş.

20 sosyal bilimler sorusuna doğru cevap ortalama:8,57

40 temel matematik sorusuna doğru cevap ortalama:5,54

20 fen sorusuna ise3,76 doğru cevap ancak vermiş.

İkinci sınav AYT’de durum daha da vahim!

Matematikte 40 sorudan ortalama 5,294

Türk Dili ve Edebiyatında 24 soruya 5,93 doğru cevap verebilmişiz.

Açık olmak gerekirse bu tablo mezun olsa ne, okumasa ne!...

Kalite yerde sürünüyor…

Cebri hiç olmuyor!

Hayata ilişkin alan ve istihdamlar sunmak zorundayız.

Başka deyişle yaşama ilişkin karşılığı olan alanlar…

Gerisi kandırmaca!..

Yapay, sahte umutlarla bu gençler mutlu olmaz/olamaz.

Barajın tek başına düşmesi anlamı değil.

Belki de asıl önemli olan üniversitelerin öğrenci alırken kullanacakları taban puanlar…

Sonuç olarak, eğitim sistemi 12 yıl boyunca mecburi ve zorunlu eğitime tabi tuttuğu nüfusu tanımıyor.

47 yıldır yükseköğrenimleri için kaderlerini tek kriter olarak bir celsede bir/iki sınavla kısıtlaması ne kadar yaşamsaldır.

Uzun lafı kısası gelecekteki insan kaynağımızı sadece akademik başarıya endekslemek çok sağlıksız bir süreç!...

Kalın sağlıcakla.