• DOLAR 32.341
  • EURO 35.211
  • ALTIN 2246.921
  • ...

Bismihi Teâlâ                                                                                                                       

 Dünya’nın gündemi, salgın hastalık koronavirüsü! Açık deyişle dünya halkları hop virüsle kalkıyor, hop virüsle oturuyor! Küresel bir musibet olduğu aleni, fakat ilahi nasihatlere, evrensel öğretilere kulak tıkayan modern insanın uyanmasına aracı olur mu? Orayı bilmem fakat büyük bir uyarı niteliği taşıdığı ortada!..

  Hani son zamanlarda “Dünya 5’ten büyüktür” sözü kimi siyasilerin dillerinden düşürmediği orijinal bir söz. Doğrusu; deyişi, tonu bizim hoşumuza gitmedi değil. Sayın Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda, BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinin (ABD, Rusya, İngiltere, Çin, Fransa) BM’yi etkisiz hale getirdiğini zaman zaman dile getirmişti. İşte aslında son üç dört aydır pandemik virüsünün de bir bakıma dünya güçlerinden ne kadar etkili olduğu, ne kadar büyük olduğunu müşahhas şekilde müşahede ediyoruz.

   Küresel süper güçlerin “Yeni dünya Düzeni” parolasıyla çıktıkları, işgalci politikalarıyla şımarık ve kibirli siyasetleriyle adeta Rahman’a kafa tutarcasına yeryüzünü çekilmez, yaşanmaz hale getirdikleri bir kez daha görüldü.

 Gelinen süreç itibariyle küçücük bir virüs karşısında ne kadar aciz, ne kadar da çaresiz! Diğer deyişle gözle görülemeyecek kadar küçük bir virüs tüm Dünya’ya etki boyutuyla hükmediyor.

   Günümüzde pandemik özelliği olan bu hastalıklar kısa sürede çok hızlı yayılma özelliğine sahiptir. Geçmişteki türlerden daha farklı, zira yerküre daha etraflıca bir sirkülasyon zeminine müsait.

   Bela musibetler mü’mini, sahibine, Mevla’sına yaklaştırır/yaklaştırmalıdır. İnsanlık musibetlerden ders çıkarmalıdır. Mevcut halden, sair hallerdekilerine karşı empati gücü geliştirmelidir. Mesela temizliğin en önemli aracı sudur. Su temizliktir, ferahlıktır, sükûnettir, hayattır… Başka deyişle maddi kirlerden arınmadır, mikroba karşı önlemdir, öze dönmektir.

   Şuurlu ya da gereksinimi olduğu halde bu nimeti tadan biri, susuz Afrika çöllerinde yaşayan suya hasret olan kimselerle duygudaş olur. Tehlike karşısında evine sığınmakla; savaş ve işgalden ötürü evsizleri, yurtsuzları daha derinden anlama idrakine varamaz mı!?

  Elbette yaşamda koşullar gereği olağan vaziyetin tersi biçimdeki durumlarla karşılaşabiliriz. Belki de salgın hastalık halleri bu durumlara en bariz örnektir... Günümüzde korona virüsüne karşı öne çıkan tedbirlerin başında “Sosyal izolasyon” gelir. Yani kişinin toplumdan kısmi ve tamamen uzaklaşması, kaba tabirle toplumdan soyutlanması… Halk sağlığı için en isabetli duruş da budur. Devir, çağ değişse de İslam Medeniyetinin şaşmaz öğretileri değişmez.

“Bir yerde veba salgını duyarsanız oraya girmeyin, sizin bulunduğunuz yerde çıkarsa o yeri terk etmeyin.” (H.şerif). Günümüzdeki “karantina” uygulaması bu ilkeye dayanıyor.

“Bir musibet bin nasihatten evladır.” diye bir darb-ı mesel vardır. Akıllı insan;

BİR: Bedenini karantinaya alır fakat ruhunu asla…

İKİ: Tedbirini alır fakat takdire hürmetsizliğe yeltenmez.

ÜÇ: Virüse karşı dikkat edelim, asıl İblis’i unutmayalım.

  Dünya’yı, hepimizi tehdit eden bu küresel salgının henüz başındayız. Yayılma alanı, şiddeti, süresi, sonuçları zaman geçtikçe daha belirgin hale gelecektir. Şu var ki; açıkça söylemek gerekirse dünya ülkelerinin hesaplarını ciddi anlamda sarsacağa doğru bir gidişattan bahsedilebilir.

    Hayat kitabı Kur’an-ı Mübin “Şüphesiz Allah tövbe edenleri, temizlenenleri sever.”(Bakara/222). Tüm bu yaşananlar hidayete vesile olsun. Allah(c.c) akıbetimizi hayır etsin.

Kalın sağlıcakla…