• DOLAR 32.536
  • EURO 34.857
  • ALTIN 2478.061
  • ...

Bismihi Teâla                                                                                                               

  İnisiyatif ve hassasiyet sahibi; doğruyu bangır bangır söyleyen yok mu?.. Birilerine dokundu mu ciyak ciyak seslere, garip garip parlamalara şahit oluyoruz. Hele hele eleştirilen iktidardan ya da iktidara yakın bir çevredense o zaman varın siz yakıştırmaların dozajını tahmin edin… Yardakçıların, yalakacıların, yağdanlıkların bilumum suratlarını görürsünüz… Ah! Bu güce tapma ya da güçten yana olma yok mu; güçsüzlüğün, zavallılığın oranının şiddeti olsa gerek! Onun için hatır gönül, dost ahbap uğruna hakikatleri, gerçekleri söylemekten imtina etmeyen erler, en yakınları tarafından an olur yalnızlığa terkedilebilirler… Zira tecrübelerle sabittir ki bu durumlar açık ara pek çok kere yaşanmıştır, yaşanıyor.

 Onun için literatürde bir söz var: “Doğruyu söyleyeni(konuşanı)dokuz köyden kovarlar” diye. Günümüzde bir de medyayı da ekledik mi adeta linç edilme ile karşı karşıya kalır insan…

  Yıllardır akademisyen Yusuf Kaplan’ın makalelerini takip eden biri olarak; doğruları söylerken eyvallah etmeyen, hassasiyet sahibi biri olarak gördüğümü belirteyim. Bu günlerde sosyal medya hesabından “İstanbul Sözleşmesi”, “süresiz nafaka”, “6284” gibi boşanmaları artıran kanunlara karşı uyarılarda bulunan Yusuf Kaplan, KADEM'cilerin hedefi oldu. Peki, bardağı taşıran son damlalar ne oldu:

BİR: Tanzimat'tan bu yana en büyük tehdit ailenin çözülmesidir…

İKİ: Ailenin korunması “millî güvenlik” meselesi haline gelmiştir!..

ÜÇ: Ailenin çözülmesine yol açan “Millî Eğitim”, “Aile Bakanlığı” ve “KADEM projeleri” derhal durdurulmalıdır!..

  Vay sen misin bunları diyen! Yangına giden sürece parmak basan! Kademe kademe uçuruma giden gidişata uyarılarda, eleştirilerde bulunan!..

  Hemen yakıştırma hazır: “trolleşmek”, “trollük çıkarmak.”

Yani kara propagandacı, kötü niyetli olmakla suçlanmak!..

Diğer deyişle Wikipedia’daki ifadeyle “İnternet’te insanların keyfini kaçırmayı ya da münakaşa çıkarmayı amaçlayan kişi. Forumlar, bloglar, sohbet odaları gibi çevrimiçi yerlerde insanları provoke ederek, duygusal cevaplar vermeye zorlayan ya da konuşulan konuyu dağıtarak varlık göstermeye çalışan kişi”
  Başka lügatte ise “İnternette olmanın verdiği rahatlık ile kötülük yapan, adeta ipi salınmış bir saldırgan gibi sarkastik ve küçümseyici bir söylemle masum insanlara saldıran kişi!”
 Savunma mekanizması mı yok, dilin eti yok derler ya… İşte öyle. Doğruları söylemeyeceksin! Eleştirmeyeceksin! Uyarmayacaksın!.. Hatta “vatan haini” bile olursun!!!

  Gelelim KADEM’e,

Soru Bir: İstanbul sözleşmesi 2011 yılında yapıldı diyorsunuz. 2013’te KADEM kuruldu ve 2014’te malum İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe girmiştir. Tüm bunlar tesadüfi midir?

SORU İKİ: Daha geçenlerde “İstanbul Sözleşmesi’nin Etkin Uygulanması ve İzlenmesi Alt Komisyonu 7. Toplantısında KADEM, Türk Kadınlar Birliği, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı ve Kadın Dayanışma Vakfı temsilcileri ile bir araya geldi. İstanbul Sözleşmesi’nin feshi ile ilgili girişiminiz oldu mu?

  Hadi, ilgası ile ilgili biri girişiminizin olmadığını bir tarafa bırakalım bari gönüllü savunucusu olmayın ya da aile kurumuna tahammülü olmayan odaklarla yandaş olmayın. İnisiyatif sahibi STK’ları, kurumları, şahısların uyarılarını ciddiye alın. Yoksa ocağa tutuşan ateş hepimizi sarar, telafisi güç sonuçlarla karşılaşabiliriz…

  İktidara zamanında FETÖ gibi şer şebekeler karşısında da uyarılar yapıldı. Hatta somut verilerle tehlikenin ayak seslerinin geldiğini hassasiyet sahibi kurumlar, camialar, partiler tarafından yapıldı. O zamanlar da yetkili ve etkili iktidar erki, siyasiler, bürokrasiler o basireti görmedi ya da göremedi…

  3 yıl önce böyle bir yaz gününde 15 Temmuz’da FETÖ son hamlesi yapana dek Ben doğruyum”, “Ben bilirim” egosu hâkimdi. Ne zaman ki 250 canı ve binlerce gaziyi, mal ve can kaybını verdik… O zaman başımıza vurduk, ne yaptık diye!.. Bari acılardan ders çıkarın, yapmayın, etmeyin vebali ağırdır vallaha!..

   Kısacası topla, tüfekle kale yıkılmayabilir. Fakat aile kalesi düştü mü ölmüşsün, bitmişsin demektir. Onun için Yusuf Kaplan gibi iradelerin kıymeti bilinmeli ve desteklenmelidir.

   Bu vesile ile 15 Temmuz şehitlerine Allah’tan rahmet; ailelerine sabrı cemiller diliyorum. Gazilere de güç kuvvet diliyorum.

Kalın sağlıcakla…





 

 

 

 

 

 

                                                           .