• DOLAR 32.51
  • EURO 35.006
  • ALTIN 2434.749
  • ...

Bismihi Teala

Bu hal herhalde zihinleri zorlayacak türden bir hadise… Damadı olmayan bir düğünü kastetmediğimi belirteyim peşinen… Düşünün mevzu bahis bir düğün var; fakat damat halihazırda değil! Böyle olur mu demeyin! Sanırım hayatı toz pembe görenler için anlamsız bir hal!.. Fakat yaşamı çile ,musibetlerle gark olmuş kimseler için şaşırtıcı olmasa gerek!..

Adam firaridir düğün tertip edilir dolayısıyla damat hâlihazırda görülmez. Damat adayı düğününü göremeden yaşama veda eder, yakınları onun hatırına düğün tertip edebilir. Doğrusu bu türden hadiseler nadirde olsa yaşanmıyor değil. Bir şekli var ki; damat ne firaridir ne de yaşama veda etmiştir. Adam mahpustur fakat kendi düğününde bulunamayıp buruk bir şekilde evliliğe ilk adımı atar. Bu türden düğünler olmaz demeyin. Damat, gelin, yakınları, sevenleri için hazin ve dramatik bir hal olsa da yaşanmaktadır. Zira helal olan bir şey inananlar için neden mahrum görülsün ki!..

Bir insanın unutamadığı en özel günlerden biri de şüphesiz ki düğünüdür. Kendi düğününde iştirak edenleri temaşa etmesi, tebrikleri kabul etmesi, izdivaç kuracağı kişiyle bu anı yaşamasıdır. Erkek olsun kadın olsun tabii olarak bu duyguları yaşamaktır. Hele izdivaç kuracağı kişi, hayat yoldaşı dört duvar arasındaysa, hele hele yıllar boyu özgürlüğüne kastedilmişse…bu kabul edilebilir  bir hal olmayacaktır!!  

İşte Yusufilere biçilen budur maalesef. En sevdiklerinin bu diyardan göçüşüne, taziyeleri kabul etmede zaman aşımları yaşatıladursun! İzdivaçlarında düğünlerinde mahrumiyetler, mağduriyetler yaşatıladursun! Elbette tüm bu mevzular ilahi adaletin davası olacaktır elbet! Yani ‘`lé belé ne şina wan şine ne ji şayiya wan şayiye`` (Evet, onların ne taziyeleri taziyedir, ne de sevinçleri sevinçtir.)

Gelinin hür iradesi ile evliliğini dört duvar arasında inancı uğruna yıllardır mahpus olan birisinden yana tercihini kullanması, öyle sıradan bir karar değildir. Zor olsa da büyük bir feragat örneği değil midir?.. Her zorluğa göğüs gererim, çevrenin baskısını ezer geçerim demenin ifadesi değil midir?. En önemlisi Yaradan benden hoşnut olsun, gerisi boştur demek suretiyle; kararlılığın, ihlasın nişanesi değil midir? Evet büyük bir işe karar vemenin, inancın uğruna imtihan yükünün paylaşılması adına şahsen tebrik edilecek bir davranıştır.

‘`Mü`min erkekler Mü`min kadınlar birbirlerini velisidirler`` ayeti celilesine ne kadar da uygun  bir amel olduğu üzerine düşünülen bir detaydır. Geçen gün gazetemizin bir sayfasında bir hanımefendi bacımız Yusufi  eşini tercih etmesindeki  gayesinin; sırf Allah rızası demek olduğunu  okuduğumda çok etkilendim doğrusu. Belki de başta ailesinin, akrabalarının, mahalle baskısının tepkilerini elinin tersiyle itmek büyük bir irade, inanç örneğidir. Rabbimiz ecirlerini hem dünya da, hem de ukbada versin! Kendilerini tebrik ediyorum.

Ey hukuktan dem vuran sözde yargıçlar, siyasiler, yöneticiler!

İnançlı insanları terörist diye marjinalleştirdiğiniz kişiler gelinen süreç itibariyle kendilerini bu haksızlığı yaşatan -fetö terör örgütü üyeleri- kimselerle aynı cezaevini paylaşıyor. Aynı mahpushanenin içinde, aynı zeminde… Adalet, zalimin gömleğini mazluma giydirmek mi? Hukukun üstünlüğü mü yoksa üstünlerin hukuku mu?

Zira Fetö yargısı zamanın vermiş olduğu güçle dini hassasiyetleri bütün olan bu kişileri tüm hinlikleriyle sırf kendilerinden olmadıkları, kendilerine boyun eğmedikleri gerekçesiyle çeyrek asırdır cezaevine tıkadıkları malum. Günümüz yargıçlarının bunlardan bir farkı var mı dersiniz? Geçen hafta da belirtmiştim bu ülkede ajanlıkla, casuslukla yargılananlar beraat ediyor da dosyalarının tekrar değerlendirilmesi için bas bas seslenen kimseler görül(e)müyor. Zira adaletsiz uygulamalar beraberinde musibeti de getirmez mi?!

Kalın sağlıcakla…