• DOLAR 32.35
  • EURO 35.141
  • ALTIN 2310.236
  • ...

2019 yılı yoğun bir seçim yılı olacaktır. Seçim süreci, şimdiden başlamış, ülke toptan seçim sath-ı mailine girmiştir.

Yaklaşık 13 aylık bir süre kaldı, seçimlerin resmi olarak başlamasına.

Partiler gizli açık tüm silahlarını sergilemiş durumda. Partilerden kimisi yüreğiyle, kimisi küreğiyle gelecekteki seçimlere hazırlanıyor. Rabbim hayır eylesin.

Önce 24 Mart 2019`da yerel seçimleri; akabinde de 03.11.2019`da da Cumhurbaşkanı seçimlerini yapacağız. Cumhurbaşkanı seçimi, yerelden farklı ve daha büyük önem arz etmektedir.  Çünkü halk, bu seçimde hem devlet başkanı, hem de 600 kişilik vekil seçimlerini yapacak.

Yerel seçimler, elbette memleket ve bir sonraki seçimler için de Sayın Cumhurbaşkanının deyimiyle, işaret fişeği hükmünde olacaktır.

Görülen o ki; yerel seçimlerin ortamı ve sonucu, “Partili Cumhurbaşkanı Seçimleri`nden” farklı olacaktır. Yani işler ciddi ve zor.

DERİN Paralel darbe yiyen MHP yıkılmadı; ama kalbi tekledi, iktidarın acildeki müdahalesiyle ayıldı ve kendine geldi. Hala denge ve istikrarı bulmuş da değil. İktidarın Miri arazilerinde nemalanarak beka bulmaya çalışıyor gibi. MHP, ölmedi; ama bir, İYİ P-arça kaybına uğradı. İYİ de zahir ve batın inayetlerle(!) nihayet şekillendi; ama halk; 15 Temmuz gibi şaibesi olan bu İP`le kuyuya inmeyecek gözüküyor.

CHP; Cumhur İttifakında, umudunu HDP`ye bağlamış. HDPKK`ya yapılan iç ve dış operasyonların yanında yer almaması da bunun sonucu denebilir. Red ve inkarların, Milli Şeflerin  partisi olan CHF`den dönüşmüş bir CHP`nin Kürt oyları ne derece kazanabileceğini yine süreç gösterecektir. Şahsen, ölü bir vaka olarak bakarım.

Cumhur İttifakı`nda, Kürt “laik, liberal, ulusalcı…” reylerin, bir sol veya ortanın solu olabilecek bir odakta toplanabileceğini de yabana atmamak lazım; ama bu dengenin adresi olabilecek bir isim bulmaları zor, belki de imkansız.

Seçimin sürprizi, belki de kilidi HÜDAPAR olacak denebilir.

Esasen; bu parti; 2 Nisan 2017 Anayasa Değişikliliği, yani Başkanlık Seçimlerinde de kilit rol oynamıştı.

AK PARTİ`deki metal yorgunluğu, sonuç olarak “yasa”nın direkten dönmesi gibi bir sonuç doğurmuştu.  Bir milyon ikiyiz bin oy; % 51,41`lik gibi bir cüzi oyla sonuca gidildiği unutulmamalı.

Demem o ki; HÜDAPAR son anda, her şeye rağmen aldığı EVET kararıyla, endişe alanlarına inerek;  KÜRT Seçmendeki “ulusalcı korkuları yenmiş; otama güven vermiş; aklıselimin, kardeşliğin ve istikrarın sesi olmuş; böylece de muhafazakâr Kürt reylerinin adresini belirlemişti. Başkan`ı kurtaran da bu karar olmuştu.

Sonucu belirleyen %51.41`lik evet oranı, HÜDAPAR`ın 2019`daki seçimlerinin de kilit partisi olacağını açıkça göstermektedir.

Karşılıksız sevda ve hakikat için gerekirse zehir içebileceğini gösteren HÜDAPAR`ın da dindar tabanına izah etmesi gereken bazı sorunları vardır. İktidar odaklarının bunu da hesaba katması gerekmektedir. 

Halkta; “Kürt ve Kürdistan`a farklı muamele..” algısı tanımlanamıyor. Ayrıca; “1990 ve 28 Şubatların mağduru olarak MÜEBBED yiyen Kürt dindarların her çeşit cinayetlerin asıl faili FETO ve sair Paralellerine ait asker, polis, savcı ve hâkimlerinin tümü” hapiste veya yurtdışına kaçtı.  Bunlardan içeri atılanların kimisi “Mor Beyin” denilen tuzakların(?!) mağduru diye affedildi.

Nedense,  devletin bu yed-i kudreti olan adalet eli, hala İslami davadan mahkum olanlara ulaşamadı.

Kaldı ki bu Yusufîler; merhamet, bağışlama değil, sadece adil bir yargılama istemektedirler.

Kürd halkının kafası karışıyor; kırgın, mağdur, mahzun. Mahkûmlarının derdini derman etmek istiyor ama bu yarayı saramıyor; yüreğinin derinine yazıyor. Bunlar diri diri toprağa gömülen mazlumlar; gözlerimizin önünde!

Batı`da inayete uğramayan mücrim kalmamışken, Doğu`daki bu ilgisizliğin izahı olmuyor.

Dindarlar elbette her yerde mağdur; ama Selahaddin`in çocukları bir başka mağdur.

“Top-ı âh-ı inkisâra pâyidâr olmaz yine /Küşver-i câhın nice sengin hisârın görmüşüz”(Nabî). Mamur, taş kalelerdeki nece ülkelerin,  beddua toplarıyla yıkıldığını görmüyor muyuz?

İstikrarlı ülke, tevhide götüren bir seçim ve bekamız için adalet; çünkü o, bir gün kendisini çiğneyenlere de gerekir.