• DOLAR 32.337
  • EURO 35.115
  • ALTIN 2233.908
  • ...

İçerde ve dışarda çözüm bekleyen dünya kadar sorunumuz, kanayan yaralarımız var ama bunlara derman olacak liderlerden mahrumuz.

Her ülkede yönetici ve yönetimler var ama bunlarda, liderlik kimlik ve ruhunu bulmak zor. Halkı Müslüman Ülkelerin liderlik kimliklerine; uluslararası kabul gören kriterlere göre bakalım.

1-Çözüm bekleyen sorunların içinde boğulan İslam coğrafyalarında, uzun vadeli düşünen lider yok. Her kes, günlük hesaplar içinde dolanıp duruyor. Hal böyleyken de elli yıl önce çıkarılmış sorunlarla boğuşurken: Dünya hakimlerinin çıkardığı, yeni elli yıllarımızı harap edecek gelecekteki sorunlar için çözüm üretemiyoruz, düşünemiyoruz bile. Kürt Sorunu bunlardan sadece biridir. Mahalli çözümlerle zaman harcıyoruz. İnsan yerine koyup acıyı konuşabileceğimiz kardeşlerimizi Haçlı istihbaratlarının kucağına itiyoruz.

2-Müslüman ülkelerde, gerçekten değişmesi gereken hatta kökten itlaf edilmesi gereken örgütsel bir yapı var. Esasen bu yapılanmalar milli değil, seçimimiz sonucu oluşmadılar; tam tersine bizlere Kurtuluş Savaşları adı altında dayatılan paket programlardı.

Esasen, en başta yetersiz olan bu yapılanmalar, bu gün ise kriz ve kaoslarımızın adresi ve zinhar değişmesi gerekir ama değişim için adım atacak, buna yüreği yetecek lider yetişmiyor; yetişiyorsa da kurumsal değirmenlerde öğütülüyor; anatomik yapısını değiştirecek ameliyatlara tabi tutuluyor veya etkisiz hale(!) getiriliyor.

Merhum Menderes, Özal, Erbakan.. tam da bunun örneğiydi. Dileğimiz, Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu ezberi bozmasıdır “Ey Sakarya” amma… “Binbir Başlı Kartal’ı nasıl çeker Kanarya?”

Her Müslüman devlette; istikrar, düzen ve beka için köklü değişiklikler hatta inkılap zarureti varken, dokunulmaz çağdışı ilkeler hükmediyor. Bu ilkeler ise terör olmasa da istikrarsızlığa yetmektedir.

3-İslam’ın mazisi, ilkeleri, içeriği ve sunduğu enstrümanlarının gerektirdiği şey; günümüzde dünyayı etkileyebilecek liderlerin var olmasıdır ama kendi gündemimizi dahi oluşturamıyoruz. Dertlerimize, sorunlarımıza zaman ayıramıyoruz.

Devlet örgütlenmesi içinde sıkışmış, çözümlere engel teşkil eden yasalar ve hakikat arasında boğuşan lider kimlikli ama yönetici olmanın ötesine geçemeyen; kendi kişilik, inanç ve gururuna rağmen, bir başkası olarak yaşamaya çalışan acınası zevatlar coğrafyalarıyız.

4-Liderler; mevcut şart ve yasaları uygulayan muti memurlardan ziyade; belirleyici, inkılapçı rolleriyle milyonlara umut olmalıdır. Ümmetteki liderlerse; ilk çıkışlarını cihangirane yapabilseler de bu çıkışlarını ret ve inkâr edercesine, geriye dönebilmekte, umut bağlayanlarını şaşırtabilmektedirler.

Halkı, kendi derdi ve sorunlarıyla bırakma anlamına gelen bu davranış; sağlıklı devlet kültürünün oluşmasına, halk ile devletin bütünleşmesine de mani olmakta; halkıyla mücadele eden bir devlet kültürünü de oluşturmaktadır.

5-Liderleri; halk ve halkın çözmekte zorlandığı şartlar yetiştirip iktidara taşır. Müslüman ülkelerdeki seçim ve demokrasiye(!) rağmen; iktidar olabilmek, daha da önemlisi iktidarda kalabilmenin yolu; yazılmamış yasalardan geçer.

Görülen lüzum üzere; atanmışların seçilmişleri nasıl anladıklarına göre hayat hakkı olur veya yok sayılır; “Bir ok atıp geçmiş gibi!”

Eşkıya ve terörle boğuşan çoğu Müslüman coğrafyalarda; binlerce eşkıya şebekesi biter; bire iner ama o “bir” asla bitmez. Vazgeçilmezdir, tartışılmazdır amma onun da şanssızlığı(!) “Seri’ul Hisab’ın çetin yakalamasıdır” vesselam.

 

NOT: İsrail Terör devletinin, dünyanın gözü önünde Filistinli annemizi katletmesi; insanlığın, özellikle de Müslümanların “onur ve izzetine, namusuna” kasttır. Maktul ortada, katil belli; daha da kötüsü; katliamlar, bir geleneğin rutini; planlı işletiliyor. Biliniyor, derin yazılıyoruz!!

Uyarı: Muntazır, mutlak ve karib yarınlarda; Muhammedîn Ordusu adalet dağıttığında, yeryüzünde; “Yahudi’ye de yazık oldu..” diyecek kaldı mı?  Korsan kazanımları, lüks ve şatafatları, elbet bir gün Yetim Ümmetin hizmetine girecektir biline!!!