• DOLAR 32.548
  • EURO 34.904
  • ALTIN 2478.84
  • ...

TBMM, 15 Temmuz 2016 yılına kadar hep “darbe” yedi veya “darbeciler” tarafından sorgulandı, soruşturuldu. Aynı meclis, artık darbeleri soruşturuyor, sorguluyor. Şükürler olsun!

15 Temmuz sonrası kurulan TBMM Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu çok önemli işler görmekte. Vardıkları sonuçlar, istikbalimiz için hayli önemli.

Komisyonun, FETO hedefleri hakkında vardıkları sonuçlara bakalım.

İlk yapılandığı 1970`lerden beri, beş tane hedef belirlendiği sonucuna varılmış.

Bunlar; Emniyet, askeriye, yargı, medya, sermaye. Hedeflediği tüm alanlarda da “operasyonel güç” olmayı da aklının derinine yerleştirmiş. Kusura bakılmasın ama bu söylenenler, sürpriz olmadığı gibi şaşırtıcı da gelmedi.

Gerçek şu ki; böyle muhteris, Müslüman olduğu halde “helal ve haram” çizgisini “gördüğü lüzum üzere” güncelleştiren, değiştirebilen bir örgüt için bunlara şaşmamak lazım. Asıl şaşmamız gereken; bu örgütün elebaşılarının “karıncayı incitmeyen, muhlis, muttakiler olarak bilinmeleri; toplumun belli kesimlerinde daha da önemlisi, kilit kadrolarda”  kabul görmeleridir. Yani kimse masum değildir.

Komisyon; FETO hareketi için KIRILMA noktaları olarak da birbirini tamamlayan dört ayrı zaman dilimi belirlemiş.

I-1970`li yıllar. Bu yıllar; ilk yapılanma yıllarıdır. Mecnun`un Leyla`yı aradığı, arayışta olduğu aşama. Daldan dala, gül`den Gül`e atlamış. Görmüş, görüşmüş; yuva için ağaç aranmış; azametli, haşin, çeşitli sığınak türlerine müsait, mümbit ağaç(lar) türünden. Anlaşılan, dâhilde ve hariçte arayışlar olmuş.

II-1971 Muhtırası; ülkeyi sallarken bizimkini(!) de sarsmış ama “şaka canım!” demişler ve solmak üzere olan gül, hemen ve de daha gür açmış. Muhtıranın hemen başında KOCA Efendi, MİT ve önemli işadamlarıyla görüşmüş. Bu arada sosyal(!) ilişkiler de hayli gelişmiş.

III-1980 Darbesi; hoca için başta sarsıcı olsa da Mesih nefes şifa bahşeder olmuş. Isparta emniyetinde gözaltına alınır, sorgulanır.”Eziyet, işkence, tecritler, Filistin askıları, elektrikli sandalyeler” mi? Kıyısından bile geçmez. İzzet, ikramdan sonra emniyetin ARKA KAPISINDAN bırakılır. Promete; büyük tanrı Zeus`un ateşinden etkilenmemiş; “tanrıların ateşi, ‘Herkul`e` karşı serin olmuş” kümülatif bir “organizasyon” çıkmıştır.

IV-1999 ilk(!) yurtdışı. Bu gidişin “şekli, yılı (9-99-999-1999) şaibelidir. Ustad`ın gittiği yer ABD, şaibeden öte, kimlik ve kişilik için açık adrestir.  Malum; Ora`ya giden veya biat eden; “güçlenir, yenilmezdir, has vaftizlenir ve nihayetinde de Milli Kahraman(!) olarak ülkesine döner; demokrasi, özgürlük, insan hakları getirir. Heykeli bile dikilebilir.

15 Temmuz başarılsaydı; kutlamalar başka bir şekilde alabilirdi; “Bu gün 23 Nisan/ Neşe doluyor insan!” veya “kaç yılda kaç milyon genç..!” ya da “Merhaba ey..!” Tahmini bile zor.

Komisyon; “Buzdağının arkasını” görebildiklerini söylüyor.

“FETO`da egemen güçlerin hesapları varmış. Egemenler; FETO üzerinden özellikle “Türk Dünyası, Afrika, Balkanlar ve Arap ülkelerindeki” kirli emellerine ulaşmak istediler. Kötü emeller; “okul, yurt, bayrak, Türklük, İstiklal marşı, din kültürü(!), hayır-hasenat..” gibi değerlerin ardına gizlenebilmiş.

Anlamış olmamız lazım; ABD ve benzerlerinin dünyadaki kötü emelleri bitmez çünkü düzenleri sömürüye dayanır. Bu demektir ki; FETO gider, belki ölür ama fetolar ölmez! Her “ülke, din ve düşünceye göre” imal edilir ve “görülen lüzum üzere ve gerekli zamanda” gönderilir.

Umutvarız artık, yetmese de güzeldir. Müslüman ülkelerde darbeler sorgulanıyor. Türkiye`de sorgulanması ise mühim ve manidar. Selam ve dua ile.