• DOLAR 32.339
  • EURO 35.179
  • ALTIN 2244.006
  • ...

Osmanlı sonrasını esas alırsak İslam alemi son yüzyıldır kendini arıyor. Düşe kalka olsa da gidişin yönü ileriyedir; bunu Haçlı Batı'nın tepkilerinden de görebiliriz.

Arayış, halkı Müslüman ülkelerin tümünde aynı adresi göstermekte; ama ümmetin söz ve eylem birliği bir türlü oluşmamakta.

Koca ümmetin gücünün ve kaynaklarının, küresel güçlere karşı caydırıcı bir güç olarak kullanılmamasının en belirgin sebebi de budur.

Musibetler, ağıtlar, gözyaşları hatta bunların müsebbipleri aynı; ama mağdurlarda ittihat ve ittifak oluşamıyor. Bu ayrılığın sebebi olarak haçlıyı, küresel güçleri, Batılı istihbaratların derin hesaplarını suçlamak mümkün ancak bu sorumsuzluktur, kolaycılıktır.

En kolay işlerde söz birliğine varamayan, farklı çözüm tezleri öne süren, İslami ve insani ortak bir akılda birleşemeyen bir ümmet var.

Bu ümmetin STK'larının ittihada girerek oluşturdukları bir küresel hatta bölgesel bir güç te yok. Suriye dramında; mezhep ve ırk engelini aşamayan, kendi beyaz ve zencilerini oluşturan bir ümmet kitlesini gördük.

Devletlerimizde de bir birlik yok.

Halihazırda aslında tüm islam dünyası; ama görünürde İran ve Türkiye, ABD'nin hedefinde. Türkiye görünürde laik, İran ise anayasasına göre İslam cumhuriyeti. ABD, İran'ı hedef aldığında, Türkiye, tüm uluslararası kurum ve kuruluşlarda itiraz etmelidir. Keza Türkiye ile ilgili bir durum olduğunda da aynı tutumu İran tarafı sergilemelidir.

Ama maalesef öyle olmuyor. Amerika İslam dünyasının bir yerine müdahale ettiğinde diğer ülkeler seslerini çıkarmıyor, çıkarlarını koruma kaygısına düşüyorlar. Hatta bir kısmı bundan faydalanmanın yollarını bile araştırıyor.

Herkes sıranın kendisine geleceğini, emperyalistin halihazırdaki durumdan faydalanarak bu kadar pervasızlaştığını bilmelidir.

Arap vesair ülkelerdeki marabalık durumunu ise anlatmaya gerek yok.

Hülasa Müslüman halklar ve halkı Müslüman ülkeler bile bile yanlış yapmakta, yanlışlara düşmektedir

Şu ilahi ferman unutulmamalıdır: "Siz O(Kur'an)'ın bir kısmını alıyor, bir kısmını atıyor musunuz? Hâlbuki Kitap da elinizde okuyorsunuz!"

Şu bilişim ve teknoloji çağında; aklıselimin hakikat yolu için "bilmedim, görmedim, duymadım" diyerek üç maymunu oynamak, İslami ve insani olamaz; olsa olsa Hakk'ın gazabını celp etmektir.

Küfür tekse ki durum zaten öyledir; Müslümanlar da yekvücut olmalıdır.

Kısaca:

*ABD'li casus ve FETO rehberi rahip Brunson, ev hapsinde değil, hapiste kalmalıydı. Adam zaten suçüstü yakalanmış bir terörist.

Evanjelist rahip; ABD'nin en dindar tarikatı ve Yahudi sermayesinden sonra seçimleri belirleyen en etkin çevredendir. Ya layıkıyla ceza, ya da adamla şaka yapılmamalıdır.

Var mıyız, yok muyuz?

*ABD, Rusya ve AB; Menbiç dahil Ortadoğu'daki hiç bir kararında Türkiye veya İran'ın isteklerine hizmet etmeyecekler. Menbiç Anlaşması ise zamana oynayıp seküler Kürt yapılanmasına zaman kazandırmaktır. Türkiye, Milli Şeflerin; İran da Pers faşizminin varisi Şehinşahların yasalarını bir kenara itmeli; bin yılların getirdiği beraberlik hatırına vefa borcu ödenmeli.

Atalar dini; esrar gibidir; geçici bir rehavet verir ancak bünyeyi çökertir.

 *İdam; Türkiye gibi hukuku oturmamış ülkelerde uygulanamaz.

Duygusal yorumlar yapılıyor. Cana kıyan, elbette  idam olmalı; ama siyasi düşüncesinden dolayı basit sebeplerle "terör/terörist" damgası yiyen kişilerin hangi akibete uğrayacaklarını bir düşünelim.

 İdam yasalaşırsa, ülke "Üç Alilerin İdam Sehpalı İstiklal Mahkemelerine" döner biline!

 Öncelikle yargı ve yasalar, sadece devleti değil, insanı ve onurunu koruyacak şekle bürünmeli vesselam..