• DOLAR 32.601
  • EURO 34.814
  • ALTIN 2492.627
  • ...
Farklı neticelere gebe Afrin Harekâtı; küresel müdahale olmadığı takdirde Türkiye`nin lehine neticelenmekte. 
 
Değerlendirmemizi, geçmişte yazdığımız “Eşeğimin Bildikleri..” serisinin bir devamı olarak “vicdanın, izanın ışığında” yazmaya çalışacağız. Uysa da uymasa da…
 
Bölgede; küresel güçlerin oynadığı oyunlar serisi oynanıyor. Afrin, bunun bir parçası. Bölge ülkelerinin; “güce, red ve inkâra, atalar dininden gelen korkulara” dayalı hesap ve uygulamaları oldukça da Halepçeler, Afrinler… türeyecek, türetilecektir. 
Afrin`de çatışan güçler, orantısız da olsa değerlendirelim.
 
KCK, HPG, YPG, PYD, YPJ, SDG veya PKK`nın kullanabileceği maddi ve manevi araçlar sınırlı. Sosyalist hareketleri ve Kemalizmi örnek alan örgüt; aynı  “red, inkâr ve imhayı” esas almış. Uygulama; Türkiye`deki ayrımcı yapıların “ya sev ye terk et” söylemlerinin de ötesinde. 
 
YPJ (Yekîtîya Paristina Jin= Kadın Koruma Birliği) birlikleri; Müslüman Kürt halkının kızları ama Kürt halkının manevi dinamiklerinden beri; katı seküler görüntü veriyor. Anne ve nenelerine benzememeleri; Batılıların nezdinde takdir görse de bölgede ciddi eleştiri ve endişe getireceği açık.
 
Yerlilik kaynağı olabilecek; “tekbir; hasbunallah..” gibi moral kavramlarda bile naçar.  
 
Örgüt adına basına veya kamuoyuna çıkan liderler, özellikle kadınlar; Kürt İşçi Partisi (PKK)`nın kuruluş yılarındaki dar söylemlerle yetiniyor. Bu da bölge halkını endişelendiriyor. 
 
“Savaş alanında, meydan ve salonlarda” moral ve maneviyatı yükseltmek için haykırdığı en belirgin sığınak; “Bijî Serok Apo; Jin, jîyan, azadî” ve çarşafın, kadının zindanı olduğunu ima eden “zincire vurulmuş çarşaflı kadınlar..” gibi Kürt halkında dahi, genel kabul görmeyen slogan ve gösterilerdir.
 
PYD; Türkmen, Arap ve kahir ekseriyeti Kürt olan halkların yaşadığı Afrin`de Kürt halkının desteğini dahi yeterince alamamış; muhaliflere muhtelif cezalar vermiştir.  
 
Umudunu ABD ve paralellerine bağlayan PKK`nın buradaki başarısını zaman gösterecektir. Batı; şu NAKARATI ezberletti:
 
“Umutlandırma, destek, isyana teşvik, vekâlet savaşlarında kullanma; ilgili devleti endişelendirip ‘gizli masalara` çekme ve nihayet Kürt Kanıyla imzalar atma.” 
Hülasa; PYD, SDG; halkının ve bölgenin tersine giderek, maddi ve manevi getirisi olmayan tarzları ısrarla denemekte; bir nesli heba etmektedir. 
 
Türkiye hızlı bir şekilde değişti; değişmeye de devam ediyor. Toplu namazlarda saf bağlayan, tekbir, selat getiren… bir ordu görüntüsü var ve FETO ihanetini aşmış, bir iktidar. 
 
Ancak Afrin`deki başarılarını; “bozkurt” işareti ve “Kızılelma” söylemiyle, devşirmeye çalışan bir azınlık, işin ruhunu zedelemenin ötesinde endişe veriyor. 
Müslümanız ve kardeşiz. Türkiye; “dayatmaları, red ve inkârları aşmada” önemli mesafe kat etmiş; ülkede mühim bir bilinç de oluşmuştur. Sessiz Çoğunluğun, İnsanlığın Ortak Aklı ve Onurunun dediği şudur; “dayatmalarla bir yere varılmaz!”
 
Nükte: “Beni tahrik eden, geren, el kol hareketiyle gürleyen zayıf bir kardeşime karşı sabrım tükenmişti.  Elimdeki kaynar çay bardağını suratına çarpacağım bir anda; “..vurursun amma senden büyük Allah vardır!” demişti de en güçlü anımda yıkılmış; çay dizime dökülürken sarılmıştım kardeşime; özür ve af için! Vaylar bana! Meğer kardeşim; ergenliğe erdiğinin mesajını vermeye çalışmış.”  
 
“Her gerilen kardeşinden suratına kaynar sular yiyenler ve diğerleri! ‘Ayıptır, günahtır, cinayettir..” Rabbimiz herkesi, güç ve imkânı nispetinde sorgular! “Bilene bir, bilmeyene yedi kez yazıklar olsun!”(Hadis) E mi?