• DOLAR 32.332
  • EURO 35.038
  • ALTIN 2320.606
  • ...

İstanbul Bağcılarda meydana gelen ve motorize polis ekibinin karıştığı hukuksuzluktan sonra insanın aklına, cumhurbaşkanının dediği “işkenceye sıfır tolerans” sözü geliyor.

Evet, Ak Parti hükümeti başa geldiğinden beri bu alanda çok ciddi mesafeler alındı ve nerdeyse işkenceler sıfır derecesine indirildi. Ama ne hikmetse olağanüstü hal uygulamalarında asker ve polise de olağanüstü yetkiler verildi. Her ne kadar bu yetkiler vatandaş için değil denilse de kendini bilmez bazı işgüzarlar bunu nefsi emareleri için de kullanabiliyorlar.

Daha önce Adana`da Furkan Vakfı olayında kameralara yansıyan bazı hukuksuz görüntülerin hesabı sorulmayınca, bundan cesaret alan başkaları da başka yerlerde de aynı uygulamaları yapmaya başladılar. Muhalif de olsa adaletle hareket edilmeli.

Adalet odur ki fark gözetilmeden herkese uygulana. Meşrebi, mektebi, tariki ve partisine göre hükümler oynamaya başladı mı bu artık adalet olmaktan çıkar ve bir zulme dönüşür.

Bu ülke daha bir sene olmadı ki kanlı bir darbeyi yaşadı ve bu darbeyi de bu kahraman halk bertaraf etti. Sokakta ne polis ne de asker varken göğsünü tanka topa siper etti. Bu halkın kıymetti iyi takdir edilmelidir. Kendini dışlanmış hissetmemelidir. Toplumun darbeye karşı çıkmış bütün kesimleri hak ettiği değeri bulmalıdır.

Hele hele bu halkın verdiği vergilerle halka hizmet eden memurların halkın başına zebellah olmalarına kesinlikle fırsat verilmemelidir. Bu halkın vesayet odaklarına karşı kazandığı özgüven ve üstünlük durumuna halele getirecek olan olaylara, asla fırsat verilmemelidir. Asıl olanın halk olduğu, gerisinin halka hizmet olduğu bütün kurumlara belletilmelidir. En çok da eli silah tutan zevata.

Ramazan ayında, oruçlu insanlara, yanında bulunan annesine hakaret etmek, başörtüsünden tutup sokakta çekmek, oğluna gözünün önünde saatlerce hakaret ve işkence etmek….

Bunları yazmak bile insana ağır gelmekte. Bunu yapan bir memurun psikolojisinin yerinde olduğu ve eline silah verilmesinde sakınca olmadığını idda edecek bir Allahın kulu çıkmaz. Nasıl bir kin ve düşmanlıkla böyle bir gözü dönmüşlüğü sergiledi? Görüntülerde görüldüğü kadarıyla ortada bir mesele de yok. Bir araba arama meselesinden çıkan bir tartışmayı adamı öldürecek dereceye taşımak bir paranoyaklığın alametidir! Olay sırasında sarfedildiği idda edilen sözlere de bakıldığında olay sadece bir adli vaka değil, başka şeytani duyguların tezahürünün de olayın içinde olduğu anlaşılmaktadır.

Unutulmamalıdır ki toplumsal huzur ve güven en elzem duygumuzdur. Doğu, batı, kuzey, güney fark etmez. Bir zamanlar ırkçı duygulara sahip bir polis memuru Anadoluya gelmiş bir doğuluya “burada ne işiniz var, gidin buradan” dediğinde doğulu vatandaş da “ benim buraya gelmemi istemiyorsan bir sınır çiz orda kalayım” dediğinde ırkçı polis memuru mort olup kalakalmıştı.

Toprakların birbirinden kopuşundan önce duyguların kopuşu başlar.

Duygusal kopuşlara sebep olacak olaylardan bu toplumu korumak için adalet ekseninde bir sisteme ihtiyaç vardır. Güç adalette ve adalet de haklının yanında olmalıdır.

 İşimizi insanların insafına değil adaletin kollarına teslim etmeliyiz.