• DOLAR 32.601
  • EURO 34.831
  • ALTIN 2496.078
  • ...

Başarıya ulaşmış bir darbenin yargılamasına şahitlik ediyor Ankara Adliyesi.

Savcının haklarında müebbet hapis cezası istediği sanık generallerin hiçbiri tutuklu değil.

Tuhaf değil mi?

İddia makamının mütalaasında haklarında müebbet hapis cezası istediği sanık generaller tutuksuz yargılanıyor.

Yoksa bu, davanın nasıl sonuçlanacağına dair bir ipucu mu?

Öyle ise şayet, darbe başarıya ulaşmış demektir.

Darbenin millete ve milletin değerlerine küfreden kibir abidesi generalleri tarafından dile getirilen “Bin yıl sürecek!” ifadesi haklılığını korumaya devam ediyor demektir.

İrtica kavramının arkasına sığınarak halka düşmanlık yapan bir zihniyetle hesaplaşma rüyaları da başka bahara kaldı demektir.

Binlerce ocak söndüren, ülkeyi en az elli yıl geri götüren, dindar kimlikli insanlar için bir sürek avına ve cadı kazanına dönüştürülen bu zaman dilimi paranteze alınarak aklanmış olacak.

Kürt coğrafyasında devlet eliyle dindar insanlara ve camialara devlet terörü uygulayan; darbenin talimatını veren uluslararası güçlerle uyumlu, seküler hareketlerin önünü ise alabildiğine açan bu hayâsızca akın pir û pak kalacak.

Hem zaten sanık sandalyesinde bulunması gerekenlerden kaçta kaçı orda?

Küresel kapitalist sermayenin Türkiye ayağı olan para baronları nerede?

Zaten sallantıda olan ülke ekonomisine spekülatif müdahalelerle servetlerine servet katan ve bu milleti(Türk, Kürt, Arap vs.) yoksulluğun ve yoksunluğun kucağına atan emek hırsızları, çok uluslu şirketlerin bu topraklardaki Truva atları nerde?

Yine aynı güçler adına haysiyet cellatlığına soyunan, medya destekli algı operasyonları ile mazlum ve mustaz`afları şeytanlaştırmak için alçakça yayınlar yapan medya organları ve temsilcileri nerde?

Fadime Özkan-Ali Kalkancı hokkabazlığı ile bu milletin en kutsal değerlerine savaş açan kukla-uşak ruhlu medya tetikçileri nerde?

Nerde evet, brifing yargıçları?

Apoletler karşısında el pençe divan duran ve postaldan medet uman hâkimler, savcılar…

İsimlerinin önünde koca koca unvanlar bulunan sözüm ona akademisyenler…

Bu milletin “Elif ba”sına tahammül etmeyerek binlerce insanı en aşağılık yöntemlerle derdest eden ve işkencelerden geçiren mankurt zihniyetli güya adalet dağıtıcıları?

Ve hala hangi suçun cezasını çektiklerini dahi tam anlayamamış, yirmi yılı aşkın bir süredir cezaevlerinde tutulan mazlumlar…

Devalüasyon kararı alarak bir gecede bu milletin milyarlarca dolar servetini küresel sermayenin yerli çetelerine aktaran hainler…

Nerde kara propaganda ve algı operasyonları ile bu millete kahraman olarak tanıtılan ithal ekonomistler?

F. Gülen denilen din simsarı şarlatanı efendilerinin yanına götürerek sağlama alan siyasetçi veya bürokratlar?

Ne hoş bir dava öyle değil mi?

Tutuklu sanığı yok.

Medya, siyaset, sermaye ve yargıyı millete karşı bir silah olarak kullanan tetikçiler yok.

Darbe mağdurları cezaevlerinde ömür çürütmeye devam ediyor.

İşten atılan, fişlenen, tutuklanan ve mahkûm olan insanların karşısına her seferinde çıkarılan 28 Şubat geçmişi…

Hala devam eden hak mahrumiyetleri…

El`an yürürlükte olan ve o dönem oluşturulmuş devlet hafızası…

Eee! Neymiş efendim, 28 Şubat`la hesaplaşılıyormuş!

Hadi ordan!