• DOLAR 34.7
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.89
  • ...

İslam fıkhına göre eşyayı kullanmakta asıl olan ibahadır. Yani yapılmasında veya yapılmamasında bir sakıncanın olmayışıdır. Eğer bir şeyin yapılması, yenilmesi, kullanılması hakkında açık delil ile haram kılınmamışsa, o dinen mubahtır, helaldir. Ancak onun lehinde veya aleyhinde şer'i bir delil varsa ya da ilmen zararlı olduğu tespit edilmişse, o zaman helal dairesinden çıkar.

Haramlar helal veya mubahlara nazaran sınırlı sayıdadır. Şeriatın insanlara bazı şeyleri helal, bazı şeyleri haram kılması, dünya hayatlarında sağlıklı yaşamaları, ahiretlerinde de ilahi azaptan kurtulmaları içindir. Daha açık bir ifadeyle dünyada insanın hayır ve şer ile denenmesi neticesinde hak ettiği makama kavuşmasının veya kaybetmesinin imtihanıdır.

İslam şeriatında insanın önüne açılan çok geniş bir helal dairesi vardır. Ancak hayatını en güzel bir biçimde yaşayabilmesi için bazı kurallara uyma zorunluluğu vardır. Haramlar, insan için çizilmiş güvenlik ve tedbir sınırlarıdır. İnsanlar helal olanlarla yetinmez de haramlara bulaşırsa hem günah kazanır hem de Allah tarafından en güzel şekilde tanzim edilmiş olan hayatı fesada çevirir, tekâmülün önüne engel koyar, hayat dengelerini ve nesli bozar.

Üstad Bediüzzaman'ın veciz bir şekilde ifade ettiği gibi, "Allah'ın insana helal kıldığı şeyler zevk ve keyif için kâfidir. Fazlası ise, zararlı ve dengeyi bozucudur." Bir kere şunu çok iyi bilmemiz gerekir ki, insanlara bir şeyi helal veya haram yapma yetkisi ancak Allah'a aittir. Peygamberler, Allah'ın izniyle ya vahiyle bildirilen hükümleri açıklar ya da vahyin kapalı bıraktığı şeyleri yine vahyin desteğiyle insanlara bildirirler. Onların haram kıldıkları da tıpkı Kur'an'ın haramları gibidir. (Ebu Davud, İbni Mace ve Tirmizi)

Kitap ve Sünnette açık olarak belirtilmeyen hükümler hakkında yapılan içtihatlar, haram ve helalı tespit ederek müminleri haramlardan koruma gayretidir. İmamların içtihadı akide yönünden bağlayıcı değildir; ancak kitap ve Sünnette yeterince açık olmayan ve orada yer almayan ya da daha sonradan ortaya çıkan konuların çözümünde bunlara ihtiyaç vardır.

Böyle bir durum olmadan, Allah'ın ve O'nun peygamberinin koyduğu apaçık haram ve helal ölçülerini tanımayarak, İslam'ın haram kıldıklarını helal, helal kıldıklarını haram sayanlar ya da başka otoritelerin İslam'a aykırı koydukları haram ve helal ölçülerini samimi kabul edenler, nefsi hevalarını ilah haline getirmiş kimselerdir.

Bununla alakalı Kur'an-ı Kerim’den açık naslar:

“De ki: 'Allah'ın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır?” (Araf, 32)

“Yerde ve gökte yaratılanların -haram kılınanlar hâriç- hepsi insanlar içindir.” (Bakara: 29)

“Allah, insanlara temiz şeyleri helâl, pis ve necis şeyleri ise haram kılmıştır.” (Maide: 5)

İşte İslam'ın, helal ve haram kavramları hakkındaki kuşatıcı görüşü. İnsan hayatında hiçbir şey helal ve haram dairesinin dışında değildir. Nikahta, yeme ve içmede, giyim ve kuşamda, davranış ve ilişkilerde, iş ve muamelede, örf ve adetlerde ahlak ve kanunlarda hiç kimsenin, mesnetsiz bir şeyi helal ya da haram kılma yetkisi yoktur.

Aslında takvalı müminler, haram oluşu net belli olmayan şeylerden bile sakınmalıdır. Çünkü şüpheli şeylerle iç içe olan biri, mutlaka bir şekilde harama bulaşır. Bu hususta Peygamberimiz sallellahu aleyhi vesellem şöyle buyurur:

"Helal apaçık belli, haram da apaçık bellidir; bu ikisi arasında ise insanlardan pek çoğunun bilemedi­ği benzerlik taşıyan şüpheli hususlar vardır. Şüpheli şeylerle amel eden kimsenin, her an harama düşme ihtimali vardır. Nasıl ki, bir çoban, koruluğun sıfır noktalarında koyunlarını otlattığı zaman, koyunların her an koruluğa girme ihtimali vardır. Şüpheli şeylerden sakınmayanın da harama düşme ihtimali öylece vardır." (Müslim)

Şu hâlde Müminler, helal yoldan kazanmalı, helal yerlere harcamalı, helal yiyeceklerden yemeli, helal içeceklerden içmelidir. Helal davranışlarda bulunmalı, helal eğlencelerle yetinmelidir. Kısacası helal anlayış üzerine hayatlarını sürdürmeli. Helalden ayrılmadan Allah'ın rızasını aramalıdır. Bütün bunları sağlıklı olarak gerçekleştirebilmesi için şüpheli şeylerden uzak durmalıdır.