• DOLAR 32.572
  • EURO 34.977
  • ALTIN 2424.64
  • ...

Önümüzdeki çarşamba günü kameri ayların ilki olan Muharrem Ayı’nın onuncu yani Aşura günüdür. Aşura kelimesinin İbranice Asur'dan geldiği ve o günde Arapların da oruç tuttuğu dikkate alınırsa, kelimenin bütün Sami dilleri arasında ortak bir kelime olduğu anlaşılır. Bu oruç, İslam'dan önce Araplarda yaygın olarak tutulurdu.  (Umdetülkari Şerhi Sahihi Buhari, V, 351)

Peygamberimiz sallellahu aleyhi vesellem, Medine'ye geldiği zaman oradaki Yahudilerin Aşura günü oruç tuttuklarını gördü ve bunun ne olduğunu sorduğunda şöyle dediler: "Bugün, bizim için hayırlı bir gündür. Allah, İsrailoğulları'nı Firavun'un zulmünden bugün kurtarmıştır. Musa (AS) Allah'a şükür için bugünde oruç tutmuştur. Biz de ona tabi olarak tutarız dediler. Peygamberimiz sallellahu aleyhi vesellem, 'Biz, Musa'nın sünnetine sizden daha yakınız' dedi ve o gün oruç tuttu; ashabına da tutmalarını emir buyurdu." (Buhari şerhi, Tecridi Sarih, VI, 308, 309)

İslam âlimleri Aşura orucunun sünnet olduğuna dair icma' etmişler. Ancak İslam'ın başlangıcındaki hükmü konusunda, Ebu Hanife vaciptir derken İmam Şafii müekked bir sünnet olduğunu söyler. Ramazan orucu farz kılındıktan sonra, bu oruç müstahap olarak kalmıştır. Ayrıca Yahudilere benzememek için Muharrem'in 9-10 veya 10-11'inci günlerinde oruç tutmak güzel görülmüştür.

Bugün bütün İslam âleminde Muharrem'in onuncu günü orucu kabul edilirken bazı tarihi sebeplerden dolayı da mukaddes bir gün olarak da kabul edilmiştir. Nitekim Âdem aleyhisselamın tövbesinin bugünde kabul edildiği, İbrahim aleyhisselamın bugünde ateşten kurtulduğu, Yakub aleyhisselamın bugünde oğlu Yusuf aleyhisselama kavuştuğuna dair rivayetler vardır.

Hakeza Nuh aleyhisselamın gemisinin bugün tufandan kurtulup Cudi dağının tepesine oturduğunu anlatan rivayetler vardır. Aşura adlı tatlının menşei de buna dayanır. Rivayetlere göre, gemi halkı o günü kutlamak istemişler ve geminin ambarında arta kalan erzakı karıştırıp bir aş pişirmişler. İşte aşure pişirme âdeti buradan kalmıştır.

Ancak Peygamberimiz sallellahu aleyhi vesellemin sevgili torunu Hz. Hüseyin'in Kerbela'da aynı günde şehid edilişi, Aşura mantığını tümüyle değiştirmiştir. Günün anma ve anlamını ve etkinlik şeklini de farklı bir alana taşımıştır. Eskiden bugün sevinç ve bayram günü iken bu olaydan sonra yas ve matem gününe dönüştü.

Elbette Hz. Hüseyin'in Yezid’in askerleri tarafından hunharca şehid edilişi çok üzücü bir olaydır. Bu konuda bütün ümmet hemfikir olarak Hz. Hüseyin'in yanındadır. Halen onun için ağıt yakmakta, gözyaşı dökmektedir. Şii olsun Sünni olsun tüm Müslümanlar, Onun haklılığını, mazlum ve masumiyetini kabul etmekte, şehadetini överek yâd ederken Yezid’i de öfkeyle ve yerden yere vurarak lanetle anmaktadır.

Bana göre, Kerbela faciasının sadece tarihteki tartışmasını yapmak veya matem tutup dövünmek yerine realitesinin mantığını yaparak güncellemek daha yerinde ve mantıklı bir anma olduğu kanaatindeyim. Zira bu anma biçimlerinden maksat, Hüseynî davanın misyonunu canlı tutmak ve güncellemektir. Eğer biz, bugünün Hüseyinlerini ve Yezitlerini tanımıyor, onlara karşı saffımızı belirleyip izzetlice tavır almıyorsak Aşura'yı veya Kerbela'yı anmak ve anlamaktan çok uzaklardayız.

Kerbela'da Hz. Hüseyin'in o nazenin cesedinin atlara çiğnetilmesi ve mübarek başının mızraklara takılarak Şam’a kadar teşhir edilmesi olayı, hala içimizi acıtıyor, kalplerimizi titretiyor. Ama bugün aynen onun misali hemen yanı başımızda Suriye'de, Mısır'da, Filistin'de masum zindanlarda tutuluyor, idam ediliyor, evleri başlarına yıkılıyorken bizler sesimizi çıkarmıyor, duymazlıktan geliyorsak biz Hz. Hüseyin'in niçin kendini feda ettiğini anlamamış, Kerbela ruhunu kavramamışızdır.

O halde, nerede bir haksızlık bir zulüm varsa, nerde yokluk ve yoksulluk varsa, nerede kadınlar dul, çocuklar yetim kalmışsa... İşte Kerbela orasıdır. Eğer bunu kavramışsak Kerbela ruhunu yakalamış ve Hüseynî mesajı almışız demektir.

Bugünün Hüseyin'ini mi arıyorsunuz? İşe size Muhammed Mursi! İşte Muhammed Bedii! İşte Muhammed Biltaci... Ve bugünün Kerbela'sını mı arıyorsunuz? İşte size Suriye, işte Mısır, işte Kudüs, işte Gazze ve işte Tunus...

Hüseyni mesajı doğru anlayanlara selam olsun.