• DOLAR 32.602
  • EURO 34.807
  • ALTIN 2489.266
  • ...

Eski Mısır literatüründe Firavun kelimesi, ilk başlarda krallık sarayını ve orada yaşayanları ifade etmek için kullanılırdı. Daha sonralarda Mısır krallarına verilen bir unvan olarak kullanıldı. Nasıl ki, Roma hükümdarları için Kayser, Fars hükümdarları için Kisra, Habeş Hükümdarları için Necaşi deniliyor idiyse, aynı şekilde Mısır hükümdarları için de Firavun denilirdi.

Yasalar çıkarıp vergiler toplamak, ülkeyi işgallerden korumak için ordulara başkumandanlık yapmak, toplumlar için oldukça önemli bir yere sahip olan dini törenleri organize etmek ve mahkemeleri yönetmek gibi tüm önemli kurumlar doğrudan Firavun’a bağlı olarak çalışır, işletilirdi.

Böylece Firavunlar, dini, ictimai, hukuki ve iktisadi tüm kurumların tek hâkimi idi. Dolayısıyla Mısır'daki tüm toprakların da sahibi konumundaydı. Kur'an-ı Kerim, bunu Firavun'un şu sözleriyle bize aktarmaktadır: "Firavun kavmine şöyle seslendi: Ey kavmim! Mısır mülkü ve altından akıp giden şu ırmaklar benim değil mi? Hala görmüyor musunuz?" (Zuhruf: 51)

Firavun, bu ifadeyle kendini Mısır'ın yegâne sahibi, Rabbi olarak görüyordu. Tahtına ve saltanatına karşı çıkanları ise en katı kurallarla, en acımasız müeyyidelerle cezalandırıp mutlaka imha edilmesi gereken bir asi, bir hain, günümüz tabiri ile terörist ilan ediyordu. Onun bu yöndeki uygulamasını şu ayeti kerimede görmekteyiz:

"Firavun dedi ki, “bırakın beni, şu Musa'yı öldüreyim de gitsin Rabbine yalvarsın! Çünkü ben, onun dininizi değiştireceğinden ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağından korkuyorum." (Mümin: 26)

Firavun yaptığı her işe, işlediği her melanet ve vahşete bir kılıf bularak sanki her şeyi halkı için yapıyor, kendinden daha çok onları düşünüyor havasını veriyordu. Onun bu tavrını da şu ayeti kerimede görmekteyiz: "Firavun: “Ben sizin için uygun gördüğümden başka hiçbir şeyi doğru bulmuyorum ve ben sadece size doğru yolu gösteriyorum” dedi." (Mümin: 29)

İşte Firavun'un, Firavuni düzenin insanlık ve adalet anlayışı! Her şey onun istediği gibi olur, her kes ona kölelik ederse adalet olur, huzur olur, güven olur! Karşı çıkanlar ise bir şekilde kötü olur, hain olur, huzur bozucu olur, fitneci ve karıştırıcı olur.

Tarih boyunca bu hep böyle olmuştur. Değişen tek şey figürlerdir. Şu var ki, geçmişte bu figürlerin adı Hamon, Kamon ve Ramses'di... şimdi ise Abdülnasır'dır, Sedat'tır, Mübarektir ve Sisi'dir. Buna karşı çıkanlar da o gün Musa idi Harun'du; şimdi ise, Hasan el-Benna, Seyyid Kutub, Muhammed Mursi ve Muhammed Biltaci’dir...

Firavunların hiçbir zaman değişmeyen özelliği tekçi olmalarıdır. Kendilerini kabul etmeyenlerin kanını akıtırken hiç acımazlar. İşte Müslüman kanı akıtmaya doymayan Firavun Sisi, şimdi daha büyük bir katliama hazırlanıyor. İdam cezasını onayladığı 10 kişilik bir İhvan-ı Müsliminin lider kadrosunu infaz etmek için sakin bir zaman arıyor. Ümmetten gelebilecek ciddi bir tepkiden emin olursa ilk fırsatta bu infazı da gerçekleştirecektir. 

İşte bu Firavun’a da dur diyecek bir imanlı yiğit yok mu? Hani Firavun Musa aleyhisselamı öldürmeye kalkıştığı zaman hemen sarayın içinden, Firavun’un en yakın adamlarından imanını gizlemiş mümin bir adam ayaklanmış, Firavun’un karşısına dikilmişti: "Sırf Rabbim Allah'tır dediği için adamı öldürecek misiniz? demişti." (Mümin: 28)

İşte böyle bu mümin gibi şimdi de imanı kendisini aşmış bir babayiğit yok mu? Firavun Sisi'ye şunu desin! "Şu adamların suçu nedir ki, onları idama mahkûm ediyorsun! Suçları senin gibi Amerikan uşağı, darbeci ve haydut birinin zulmüne boyun eğmemeleri midir? Bunların suçu Allah'ın dinini yaşamak, şeriatını hayata hâkim kılmaktan başka nedir? Bunlar meşru yönetime karşı darbe mi yaptılar da idamla mahkûm oldular?

Bu vesileyle insanlık adına tüm ehli iman, izan ve vicdana sesleniyorum! Uluslararası topluma, devlet başkanları, siyasi partiler, İslami STK'lar, aydınlar, akademisyenler, alimler ve kanaat önderleri olarak kim ne, nasıl ve hangi dille konuşabiliyorsa hemen sözünü söylesin! Özellikle her kesin kulağı kendisinde olduğu ve umut bağladığı Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sesleniyorum! Bu Firavunu uyarın! Yoksa yarın çok geç olabilir. Bu zalim sizin sessizliğinizi bekliyor, ondan emin olur olmaz hemen bu infazları gerçekleştirecektir!