• DOLAR 34.704
  • EURO 36.773
  • ALTIN 2961.77
  • ...

Gazze okulu ve insanlık öğretmenleri, tüm insanlığa insanlık dersi vermeye ve uyandırmaya devam ediyor. 11 Eylül saldırıları üzerinden İslam düşmanlığını körükleyerek halklarına korku pompalayan şer güçler, 7 Ekimle yeni bir İslamofobiya oluşturmak istediler, ancak başaramadılar. 11 Eylül sonrası İslam’a düşmanlaştırılan batı toplumu 7 Ekim sonrası İslam’ı araştırıp Müslüman oluyor.

7 Ekim’de başlayıp 7 aydır devam eden mücadele, 76 yıllık işgalin de katliamların da siyonist israil ve destekçisi ABD tarafından barbarca yapıldığını tüm dünyaya gösterdi. Bu gerçekleri; evleri başlarına yıkılan tüm ailelerini toprağa vermelerine rağmen Allah’a dayanıp sabreden Gazze halkı ve izzetle vatanlarını savunan HAMAS Hareketi ortaya çıkardı.

İslam âleminin iliklerine kadar hissettiği bu acı gerçekleri artık Amerika ve Avrupa halkları da tüm çıplaklığıyla görüyor, biliyor ve buna karşı sesini yükseltiyor.

Sömürgeci ABD yönetimi, bugünlerde koşulsuz destek verdiği siyonist rejimden dolayı başı büyük bir dertte. Gazze’nin yarısını yıkan ABD destekli siyonist teröristin, karşısında aciz kaldığı HAMAS Hareketi ve Gazze halkının haklı davası, tüm Amerikan eyaletlerini karıştırdı.

Başta Harvard, Yale, Columbia ve Princeton olmak üzere kırka yakın üniversitede öğrenciler hocalarıyla birlikte siyonist teröre karşı ayakta. Amerika’da Los Angeles, New York, Austin, Boston, Chicago, Atlanta ve daha birçok eyalette Filistin’e destek eylemleri genişliyor.

Polisin çok sert müdahale ettiği eylemler sürerken Emory Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanı Profesör Noelle McAfee ve Ekonomi Profesörü Caroline Fohlin’e ters kelepçe takılarak gözaltına alındı.

Eylemlerde Gazze’de süren soykırımın durması ve kalıcı bir ateşkesin sağlanması talep ediliyor. Eylemleri tetikleyen ana nedenler ise; ABD’nin siyonist rejime 26 milyar dolarlık askeri yardımı onaylaması ve Refah’a operasyona yeşil ışık yakması…

ABD’de üniversitelerin, öğrencilerin hatta hocaların devreye girmesi Filistin’e destek eylemlerini farklı bir aşamaya taşımış durumda.

Dünya çapında şu ana kadar milyonluk halk eylemlerinin yapılıyor olması yönetimleri zorlayan ancak harekete geçirme konusunda çok endişe veren bir durum teşkil etmiyordu.

Çünkü geçmişten bugüne alışılagelmiş ‘Protesto yap evine dön, normal hayatına geri dön’ tarzı sözde demokrasilerde tanımlanmış ‘halkın protesto hakkı’nı kontrol altında tutabiliyorlar(dı.)

Ancak organizesi kolay, kontrol edilmesi zor, idealist bir yaklaşımla başlayan öğrenci hareketi eylemlerinin önünün alınması çok zor. Bu ister ABD olsun ister Türkiye… Haklı olduktan sonra protesto eylemlerinin başarıya ulaşma oranı her zaman çok yüksek.

İşte bu yüzden ABD’deki üniversitelerde başlayan Filistin gösterilerine polisin yaklaşımı siyonistvari şiddetle karşılık buluyor. Ama aralarında çoğunluk Hristiyan olmalarına rağmen ne öğrenciler ne de hocalar geri adım atmıyor.

Hele de Ohio Üniversitesi'nde namaz kılan Müslüman öğrencilerin, Hristiyan öğrenciler tarafından polisten şiddet görmelerine rağmen koruma kalkanı oluşturmaları takdir edilecek bir dayanışma görüntüsüydü.

Avrupa’da milyonluk gösteriler, Amerika’da yeni başlayan ve genişleyen öğrenci hareketleri karşısında İslam ülkelerinde yapılan gösterilerin çok etkili olmadığının farkındasınızdır. Bunun sebebi, İslam ülkelerinin batıya tutsaklığını devam ettirmelerinden kaynaklanıyor elbette.

Bu tutsaklık, Müslüman halklarca yapılan gösterilerin sınırlı olması, baskılanması ve dolayısıyla karşılık bulmamasını sağlıyor.

En önemlisi de batı ve siyonist tetikçinin, taktiksel nabız yoklayıp ilerledikleri aşamaları çoktan geçtiklerine olan inançlarıdır ki Gazze’ye yönelik saldırılarını soykırım ve tüm savaş suçları kapsamında 205 gündür sürdürüyorlar.

Oysa en çok protestonun Müslüman halklar tarafından yapılması hatta siyonist elçiliklerin yakılıp yıkılması gibi haberleri duymamız gereken adreslerin İslam ülkeleri olması gerekmez miydi?

Ama bırakın en üst perdeden tepkileri, İslam ülkelerinin acziyeti ve Müslüman halkların ne yapsak etkili olmuyor fikri algısı ile fiili dağılmışlık durumu kaybetmeyi de beraberinde getiriyor.

Ancak Gazze halkı ve mücahidleri öyle temiz bir mücadele veriyorlar ki bu haklı dava ve direniş, Avrupa ve Amerikan halklarının hakkı görmesine ve siyonizmi destekleyen yönetimlerine başkaldırmayı öğretti.

Gazze’nin laneti siyonist rejim ve Amerika’nın peşini bırakmayacak. 7 Ekim’le işgal rejiminin yok oluşsal süreci başlarken, destekçisi Amerika’yı da kaosa sürükleyecek ve çöküşünü hızlandıracaktır.

  1. yüzyılda tüm insanlığın şahitliğinde Hak ile batılın mücadelesine sahne olan Gazze, dünyanın Din ve Güç dengelerini değiştirecek süreci de başlatmıştır. Bugünden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Sınırlar yeniden çizilecek, bölgesel ve küresel aktörler yer değiştirecek.

Yüce Allah’a tevekkül etmiş bir avuç inanmış topluluğa ilahi yardımının tecelli ettiği Gazze, Kudüs gibi mübarek beldelere zaferin de çok yakında geleceği muhakkaktır.