• DOLAR 32.589
  • EURO 34.856
  • ALTIN 2503.287
  • ...

Dünyanın, Kürdlerin kara kaşına hayran olmadığını; Barzani’nin Irak anayasasından kaynaklanan yasal ve meşru hakkını kullanarak referanduma gitmesinden anlamıştık. Irak Kürd Bölgesel Yönetimi uluslar arası meşru bir yönetimdir. Statüsü de Irak anayasasında belirlenmiştir. Buna rağmen Irak, İran, Türkiye, Pkk(Kandil), bilumum Araplar, ABD, Rusya, Avrupa’nın tamamı Barzani’nin referandum talebine ya karşı çıktılar ya da sustular. Yanında duran bir tek ülke yoktu. Siyonist rejim melunu da puslu havalardan menfaat devşirmek maksadıyla ve hangi söylem ve tutumu geliştirirse geliştirsin bir müeyyide ile karşılaşmayacağını bilerek, zahiren referandumu destekleyip arkadan da lobilerinin vasıtası ile ABD’yi bu meselede nötralize etti. Tabi kimi aklı evvel Kürdler de siyonist rejimi kutsamadı değil.

O gün bütün dünya, meşru ve yasal haklarını kullanıyorken Kürdlerin karşısında idi. Pkk/PYD ise bütün dünyanın “terörist” kabul ettiği, uluslararası resmi ve meşru bir konumu ve kazanımı olmayan bir yapıdır. Dün Barzani’nin meşru hakları üzerinden Kürdleri boğan aynı Dünya, bu gün “terörist” dedikleri halde Pkk/PYD’yi canhıraş koruyor, kolluyorlar. Peki bu bir yaman çelişki değil mi. Barzani’nin ki Kürd kaşı değil miydi?  Kara kaşlı değil miydi?

Eğer bizlerin kara kaşına hayran idiyseler meşru ve yasal hakkını kullanan ve her inanç ve düşüncenin yer bulduğu dünyanın en demokratik meclislerinden birine sahip olan Barzani’ye sahip çıkmalı değiller miydiler. Yok değilse, “terörist” dedikleri ve kendine muhalif bütün Kürdleri ya infaz etmiş ya da sürmüş Pkk/PYD’yi hangi hayranlığın ve adaletin gereği olarak koruyup kolluyor olabilirler.

Bu sorunun cevabını aklıselim düşünen Kürd kardeşlerime bırakıyor ve sadece kullanılabilir oranda “kaşımızın” batılılar tarafından bir değer taşıdığını düşünmelerini diliyorum.

Ayrıca;

Bir Türkiyeli olarak Trump’ın ağır hakaret içeren ve 81 milyona yazıldığını kabul ettiğim mektubunu, şiddet ve nefretle kınıyor, misliyle cevap verilmedikçe, cevap verme makamındakilere hakkımı da hukukumu da helal etmeyeceğimi ilan ediyor ve kendi payıma Trump’a; “sen büyük şeytan, alçak, haysiyetsiz, karaktersiz, itibar edilmez, zalim, ikiyüzlü, yalancı, emperyalist ve aşağılık adamın tekisin” diyorum. Bu cevap farzı kifaye mesabesindedir. Cumhurbaşkanı vermediği sürece her vatandaş üzerinde farz olur. Cumhurbaşkanı cevabı misliyle verirse o zaman farziyet tüm 81 milyonun üzerinden kalkar.

Yine bir Kürd olarak bu operasyon süresince başta kimi basın yayın organı ve kimi “etkin ve yetkin” yetkililer olmak üzere kullandıkları, nefreti körükleyen, ayrıştırıcı, bölücü, faşist dili şiddet ve nefretle kınıyor hakkımı bu sürece müdahale etmeyen yetkililere de helal etmiyorum.

Yine HDP’nin böylesi zamanlarda sadece slogan atması, meseleyi “silaha” havale etmesi, işlevsiz bir manivela olduğunu kanıtlıyor ki, Hak’tan haz etmedikleri için hakkımı helal etsem de etmesem de onlar için birdir. Onları Kürd kardeşlerimin izanına havale ediyorum.

Yine bir Kürd ve Türkiyeli olarak Kürd meselesini her seferde Batılıların ve “Okyanus ötesinin” insaf ve insiyatifine havale eden mesul bölge ülkeleri bu sorunun esas müsebbibidirler ki; bize acının en derinini yaşatıyorlar. Hakkımızı da hukukumuzu da helal etmiyorum.

Yine bir Kürd olarak, bizden gibi görünüp bedenen aramızda lakin aklı ve ruhu şer güçlere teslim olanların on binlerce Kürd gencimizi, zalimlere vekaleten cephelerde ve çukurlarda öldürtmek dışında hiçbir kazanımı olmayan, bir “hoş” ile gelip bir “kış” ile giden Pkk/PYD’yi, halen vicdanı ve izanı olan Kürd aydınına ve Kürd halkının zihninde ve yüreğinde doğmasını umud ettiğim “kral çıplak” diyecek cesaretine havale ediyorum.