• DOLAR 32.591
  • EURO 34.852
  • ALTIN 2508.218
  • ...

Bu günlerde seçim dışındaki gündemler ilgi çekmez. Yeni bir sisteme geçişin ilk pratiğidir bu seçim.  Bu nedenle herkesin kendi çapında bu sürece olumlu katkı sunması lazımdır.           

Yeni sistem, esasında iki kutuplu bir yarışı dayatıyor. Yani %10 barajı, iki parti hariç diğer tüm partileri -eğer iki ana eksen lütfederse ve eğer anlaşırlarsa/benzeşirlerse- ittifaka mecbur ediyor. Yani halk iradesinin %30-35'lik oranı ya şartlı tecelli edecektir veya tecelli etmeyecektir. Beş buçuk milyon oy ile bile barajı aşamayabilirsiniz. Bu rakam birçok ülkenin seçmen sayısı kadardır. Hatta seçime katılma oranı ortalama  %50`lerde olan Avrupa`nın birçok ülkesinin toplam seçmeninden fazladır. Bunun nasıl da siyah-beyaz bir seçimi ve “tekçiliği” dayattığını varın siz düşünün.

Seçime katılması adil olmayan yöntemlerle engellenen partiler dışında seçime katılan on bir partinin ikisi hariç tamamı baraj sorunu yaşamaktadır. İttifakların dayatıldığı bu sistemde bugünlerdeki temel sorun zıt renklerin ittifaklarına çalınan kara...  Örneğin Saadet Partisi'nin CHP ile ittifakını, AK Parti cephesi adeta “şeytanlaştırarak” sunuyor. Rahmetli Erbakan'dan bu güne değin bütün eski defterler karıştırılıyor. Saadet yerden yere vuruluyor. Esasen Saadet'in CHP`lileşmesi veya CHP'ye benzemesi veya CHP jargonuna sahip olması mümkün değildir. Hele CHP'nin saadete benzemesi veya düşünsel bir yakınlık geliştirmesi her iki partinin sosyolojisi açısından da asla mümkün değildir. Buna rağmen “baraj” dayatması ile saadeti CHP'ye mahkum eden hakim yönetim saadeti “şeytanlaşmakla” suçluyor.

 Peki ya MHP ile ittifak kuran AK Parti için durum ne?  MHP'yi,  geçmişinde en çok yerden yere vuran parti Ak Parti`dir. Her iki parti liderinin birbirlerine çok ağır hakaretleri basın arşivinde duruyor. AK Parti'nin, ortalama %10 civarında oyu olan ve bu yüzdeliği de korumayı becerememiş;  İYİ parti ile ikiye, hatta BBP`yi de sayarsınız üçe bölünmüş MHP ile ittifak kurmuş. Elbette ki bu ittifak gayet normaldir. Burada herhangi bir partiyi kötüleme niyetinde de değiliz. Ancak beklentiler MHP'nin eylem ve söylem bazında AK Parti'ye yakınlaşacağı/benzeyeceği yönündeydi. Lakin tersine, AK Parti, Sivas'ın ötesine geçememek ile haklı olarak eleştirdiği MHP'ye eylem ve söylem düzleminde çokça benzediği kamuoyunca çokça konuşulmaktadır. Yani herkesin bir dönem umut bağladığı AK Parti, Türkiye'de karşılığı %5 olan ve Sivas'ın ötesine hitap etmeyen bir partiye benzemesini önce masaya yatırıp bunun uzun vadede Türkiye'nin bütünlüğünü sağlama açısından getirilerinin! ne olacağını irdelemelidir. Saadet Partisi CHP'ye benzeyebilecek bir potansiyele sahip değil. Ancak AK Parti'nin MHP ye benzemesi Türkiye`ye çok şey kaybettirecek, bu seçimde olmazsa dahi bir sonraki seçimde mutlaka yeni bir doğuma gebelik teşkil edecektir. 

Ayrıca bütün bu handikapların yanında, görüldüğü kadarıyla daha ziyade Kürt seçmene hitap eden HÜDA PAR ve HDP, ittifakların dışına itilerek dışlama ve yalnızlaştırma politikası güdülüyor. Bu tecrit iki partiyi tabandan ittifak arayışlarına zorladığı gibi; bu dışlanmışlık Sivas`ın ötesinde büyük bir duygusal ve düşünsel kırılmaya zemin hazırladığı da sokakta çokça konuşuluyor.

Söylemiyle değil ama pratiğiyle Türkiye`ye “siyah-beyaz” bir seçim dayatan yeni sistem kimleri yenileyip kimleri eskiteceğini hep birlikte göreceğiz.