• DOLAR 32.579
  • EURO 34.972
  • ALTIN 2424.01
  • ...

Allah`ın adıyla…

Toplum mühendisliğine soyunanlar halka huzur ve refahı çok görmektedirler. Bu yüzdendir ki; Dünyanın birçok yerinde kardeşçe kutlanılan bayramlar bu ülkede nefrete, şiddete dönüşmektedir.

“İşçi Bayramı” diyorlar, “Kadın Hakları Günü” diyorlar, hak ve hukuktan söz ediyorlar; söz etmekle beraber işçileri, kadınları, mazlum halkları sömürmekten başka bir eylemde de bulunmuyorlar.

Nevruz Bayramı sevginin, kardeşliğin, güzelliğin, baharın müjdesidir. Ancak her Nevruz`da sevgi, kardeşlik ve güzelliğin dışında her türlü şiddeti, ölümü, kaosu görüyoruz; görmekteyiz. Şer çeteleri baharı kışa çevirmek için her türlü çaba ve gayreti gösteriyorlar.

“Kurban ve Ramazan Bayramı Arapların olsun. Nevruz Bayramı bize yeterlidir” diyenler mazlum Kürt halkını sömürerek; dinden uzaklaştırarak amaçlarına asla ulaşamayacaklardır. Bir yandan Kürt halkının kutsallarını hiçe sayacaksın; bir yandan da kendini Kürt halkının temsilcisi sayacaksın. Müslüman Kürt halkı bu numarayı yutmaz. Müslüman Kürt halkının bu tür oyunlara karnı toktur.

Nevruz adı altında genç kız ve erkekleri hayâdan edepten uzaklaştıracaksın. Özgürlük ve azadi diye İslam`a savaş açacaksın. Müslüman Kürt halkı bunu da yutmaz.

Bayram adı altında kaostan nemalanacaksın; işyerlerine ve halkın ekmek kapılarına zarar vereceksin; memleketi savaş alanına çevireceksin; halkın alın terine göz dikeceksin ve hak hukuktan bahsedeceksin. Müslüman Kürt halkı bunu da yutmaz.

 “Kürt sorununu” halledeceğiz diyen yetkililer de izin vermemekle, kaostan nemalananların ekmeğine yağ sürmüşlerdir. Bir yandan sorunu halletmeye çalışacaksınız diğer taraftan milliyetçilik damarından besleneceksiniz. Toplum mühendisleri bu paradoks hallerinden ne zaman kurtulacaklar. Doğrusu bu, merak konusu olmaya devam edecek.

Bu arada Guantanamoyu aratmayan Osmaniye ve Pozantı cezaevlerine soruşturma açılması geç kalınmış olsa da yerinde bir karardır. Tabi ki soruşturma yeterli değildir. Orada görev yapan sorumluların derhal görevden alınmaları lazımdır. Soruşturma komisyonunda görevli olan milletvekilinin, gördüğü zulüm ve hukuksuzluklar üzerine “2012 yılında mı yaşıyoruz?” sözleri; cezaevlerinde yaşanan hukuksuzlukların vahametini, aynı zamanda milletin vekillerinin halktan ne kadar kopuk olduklarını göstermektedir.

Evet, zulüm yapanlar için fark eden bir şey yoktur. İsimleri ve yaşadıkları yerler farklı olsa da. Yapılan hiçbir zulüm devam etmez. Yeter ki; haktan ve adaletten ödün vermeyelim. Zalimin karşısında mazlum ve mustazafların safında yer alarak adaletin gelmesi için çaba ve gayret gösterelim. Selam ve dua ile…