• DOLAR 32.561
  • EURO 34.931
  • ALTIN 2426.415
  • ...
Kışın soğukluğunu iliklerimize kadar hissederken baharın gelişine az bir zaman kalması bizleri sevindirmektedir. Mart ayı baharın gelişine işarettir. Bahar da iyiliğe, rahmete ve berekete doğru bir gidiştir. Mart`tan sonra gelen Nisan ayı ise iyiliklerin, bereketin ve güzelliklerin doruğa çıktığı zaman dilimidir. Çünkü Nisan ayının rengi ve kokusu Muhammed (as.)`in rengini ve kokusunu teneffüs ettirmektedir.

Nisan ayı Kutlu Doğum çalışmalarının zirve yaptığı aydır. Bütün engellemelere rağmen Kutlu Doğum bereketi insanlığı kuşatmakta ve tüm insanlık bu rahmet ikliminden nasiplenmektedir.

Hiç şüphesiz ki; Kutlu Doğum etkinliklerinde en ön saflarda yer alan annelerimiz, bacılarımız en büyük övgüyü hak etmektedirler. Bunda da haklıdırlar tabi. Çünkü İslam, kadınları kölelikten kurtarmış ve en büyük değeri vermiştir. Hatta yüce Allah, Nisa isminde bir sure indirerek kadını yüceltmiştir. Yüce Allah`ın kadına biçtiği rolü beğenmeyenler kendi ideolojilerine göre biçim vermeye kalkışıyorlar. Bunda kısmi olarak başarılı olmuşlardır.

Cahiliye döneminde kadınlar insan bile sayılmazdılar. Hatta diri diri gömülmekte idiler. İslam sayesinde en büyük değeri buldular. Gelmiş geçmiş en büyük medeniyetler bile İslam Medeniyeti gibi kadına hak ettiği değeri verememiştir.
Günümüzde de bu gerçek değişmemiştir. (M)edeniyetiyle övünen Avrupa (Hristiyanlık), kadının insan olup olmadığını yıllarca tartışmıştır. En sonunda; “kadın, akıllı bir hayvandır.” demişlerdir.

Bir yandan kadının özgürlüğü ve kadın haklarından dem vuruyorlar, diğer yandan kadını bir meta olarak kullanıyorlar. Eğer kadını özgürleştirmekten kasıtları kadını açıp saçmak ve bir obje olarak kullanmak ise böyle bir özgürlük tanımlamasının, ancak özgürlüğe hakaret olduğunu belirtmek isteriz.

Ancak gerek sistem, gerekse kendilerini Kürt halkının savunucularını görenler, kadınları her zaman kendi ideolojileri uğrunda kullanmaya çalışmışlardır. Sistemin kadını özgürleştirmek adına yayına koyduğu ahlaksız diziler ve batıya özendirme çabaları, kadını hem itibarsızlaştırmış hem de değersizleştirmiştir. Sözde Kürt halkının savunucuları ise “Biz kimsenin namusu değiliz namusumuz özgürlüğümüzdür” şeklindeki sözlerle Kürt kadınını hayâ ve iffetinden uzaklaştırmak için her yolu denemiştir. Dindarlık ve namusuyla her zaman iffet abidesi olan Kürt kadınları ahlaksızlığın kucağına adeta itilmişlerdir. 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kullanarak hem sistem hem de PKK, kadın haklarına sahip çıkıyor görünse de; kadınlara büyük zulmü yaptıkları apaçık ortadadır. Ancak, bütün vakitlerini ve mesailerini “kadını nasıl sömürebiliriz?” anlayışıyla harcayanlar kaybetmeye mahkûmdurlar.
 
Bugün kadınların içine düştüğü durum pek de iç açıcı değildir. Kadınlar bunu hak etmiyor. Şüphesiz ki bu durum; kadınların iyi bir eğitim almamaları ve İslam`dan uzak bir hayat yaşamalarının sonucudur. Kadınları korumak ve değer vermek istiyorsak ithal kanunlardan ziyade Allah`ın kadınlar için uygun gördüğü kanunları uygulamaya koymalıyız. Kadına uygulanan şiddet, haksızlık, dayak, tecavüz vb. gibi zulümlerin son bulması için İslami çözümlere sarılmalıyız.
Sonuç olarak; Her zulme uğrayanın çözümü, her şeyin Rabbi olan Allah`ın emirleriyledir. Bunu insanlara sunacak olanlar da Müslümanlardır. Yani bizleriz. Selam ve Dua ile…

Mehmet Arasan / doğruhaber