• DOLAR 32.315
  • EURO 35.093
  • ALTIN 2307.142
  • ...

Hep böyle oluyor. Merhametten maraz doğuyor. Merhamet zayıflıktır diye nice zalimler doğuverdi tarih sahnesine. Tarihteki Müslüman devletler ve Osmanlı, gittiği yerde bugünkü sömürgeciler gibi yapsaydı ne olurdu düşünemeden edemiyor insan.

Olmak vardı Batı gibi! Kan dökmek, iliklerine dek sömürmek ve sonra ağzı kanlı resimlerle “humanist”likten dem vurmak. Genel geçer kural bu olsa gerek dünyanın gidişatına bakarken.

Birinci Dünya Savaşını Müslümanlar başlatmadı.

13-25 milyon insanı kim öldürdü?

1918-1922 yılları arasında gereçkleşen Rus iç savaşında 12.5 milyon insanı herhalde Müslümanlar öldürmedi, değil mi? 

1936-1939 İspanya İç Savaşında öldürülen 600 bin kişinin katili de “barışçıl” Batıdır.

1909-1916 Meksika iç savaşında 1 milyon insanın öldürülmesinde de kanlı eller Müslümanlara ait değildi.

İkinci Dünya Savaşında yaklaşık 65-75 milyon insanın öldürülmesinin tamamen “hümanist” batının eseri olduğu su götürmez bir gerçek.

Öyle ki; İkinci Dünya Savaşından bugüne kadar çıkan çatışma ve savaşlarda da tahminen 41 milyon kişi öldürülmüştür.

Tüm bu verilere bakıldığında Birleşmiş Milletler, “Dünya barışı ve huzurunu korumak amacıyla” kurulmuş. Kendi misyonunu da “Adalet ve güvenliği, ekonomik kalkınma ve sosyal eşitliği, uluslar arasında tüm ülkelere sağlamayı amaç edinmek” şeklinde ifade etmiştir.

Neden bu yazıya yukarıdaki veriler doğrultusunda karamsar bir girizgahla girdik. Çünkü 15 Ağustos, Türkiye Cumhuriyetinin Birleşmiş Milletlere üye olmasının yıldönümü. Hani meşhur Kore savaşı sonrası katıldığımız şu Cemiyet-i Akvam nam-ı diğer Birleşmiş Milletler var ya, mevzumuz bu.

ABD, İngiltere, Fransa, Rusya, Çin gibi üstünlerin hukukunu dünyaya hakim kılmaya çalışan cemiyet. Dünyada nerede yerel bir zalim ya da diktator varsa bu beşlinin destek ve yardımlarıyla ayakta duran zalimden yana olan kuruluş.

Mısır`da Mursi`yi devirip Sisi gibi bir kukla zalimi övgülerle yönetimde tutan ve yaptıkları karşısında üç maymunu oynayan beşli çeteden oluşan organizasyon. 

Erdoğan`ın bu beşli çeteye karşı “Dünya beşten büyüktür” sözüyle bünyesindeki adaletsizliğe dikkat çektiği cemiyet.

Kuruluşundan bu yana savaşsız gün geçmeyen öldürülen insan sayısının üçte birinin bu yüzyılda sayesinde olduğu organizasyon.

Neden Mısırı da bu cemiyetle ilintiledik. Çünkü bugün yani Ağustos`un 14, 15, 16. günleri RABİA`yı bize hatırlatıyor. Zalim Sisi yönetiminin bölgede Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ile dünyada yukarıdaki beşlinin özellikle ABD`nin desteğiyle sabit kadem Mısır`da kök söktürüyor malum Müslümanlara. Hal böyle olunca nasıl dile getirmeyelim zamanı gelmişse?