Hollywood ve Gazze
Savaş, sadece meydanlarda kazanılmaz, masada kaybedilen savaşlar da az değildir. Günümüzde ise savaşı kaybettiği halde dünyanın gözünde kazanım sahibi olduğunu zihinlere kazımaya çalışan gayretlerin başında, “sinema sektörü” gelir.
Afganistan’dan kaçan ABD’nin “Rambo” filimleriyle dünyayı aldatan girişimlerinin adı sinemadır. Afrika’nın Sierra Leone devletinde yaşanan ve iki buçuk milyon insanın mülteci konumuna düşmesindeki gerçeğin filmlere yansıyan yüzü, yine bu düşüncenin ürünü oldu. Vietnam savaşını kaybeden ABD’nin savaşı kazanmış görüntüsü, Hollywood filmlerinin üstünlüğü ile ölçüldü. Hollywood, sektörel olarak ABD’nin savunma sanayisinin görüntü savaşını yapan en önemli unsurudur.
Bu sinema savaşından en az ABD kadar faydalanan ve yüz yıldır mağduriyet rolünü fazlasıyla abartan bir diğer yaklaşım “Holokost” filmleriyle, Yahudilerdir. Bu işe en çok Hollywood bilerek ve isteyerek alet oldu. Öyle ki bu tip filmler hemen ödüllendiriliyor ve yapımcısına hala kazandırıyor. İster gerçek bir hikâyeden esinlensin ister aslı astarı olmayan bir senaryosu üzerine çekilsin fark etmez, mutlaka ödülle taltif edilir ya da finansman bulurdu Siyonist sermayeden. Bu ortam baskısıyla yapımcılar, adeta zorba bir şekilde bu filmleri çekmeye zorlandılar.
Holokost kelimesi bu işe isim olurken anlamı da ruhuna uygun olarak kullanıldı. Kelime “tamamen yakılmış, yanıp kül olmuş” anlamına geliyormuş. Fırında yakılma hikâyelerinin yansıması olsa gerek.
Bu yöndeki filmler, yakın zamanda Gazze için de yapılacaktır. İhtimal mağduriyet konuları işlenecek ve yaptıkları soykırım ve katliamların üzerini yine mağduriyet filmleriyle örteceklerdir. Baksanıza ABD sözcüsü hiç utanmadan Gazze’de bir sivilin bile öldürülmediğini dile getirebiliyor. Öldürülen on binlerce masum çocuk ve kadın görüntüleri ortada olduğu halde.
Tam da işin bu noktasında acaba holokostun Gazze’deki mazlumlara uygulandığı gerçeğini kim örtebilir ki? Madem anlamı yakılmış ve yanıp kül olmuş ise acaba Gazze’de bundan başka ne oldu ki? Fırınlarda yakılanların iddia olduğu bir söylemde evlerinde/binalarda havaya uçurulan Gazze’liler neyin nesi ola ki? Toplama kamplarıyla edebiyat yapan bu dünün sözde mağduru bugünün ise zalimi; Gazze’de, Refah’ta milyonlarla ifade edilen muhacirleri nereye konumlandırıyor?
Adeta açık bir hapishane yani toplama kampı olan bir Filistin’den bahsediyoruz. Bu kampın zalimi bir zamanlar mazlum olduğunu filmlerle dünyanın gözüne sokan bir zalim. Bugünün zalimi… Yarın dünyanın gözünde artık bir mağduriyet edebiyatı yapmanın sana kazandıracağı bir şey olmaz. Yüz yıl boyunca sinema ve medya yoluyla mağduru oynayan Siyonistlerin gerçek yüzünü böylelikle dünya tanıdı. Bu soykırım bittiğinde de hak ettikleri muameleyi göreceklerinden kuşku duymuyor ve içtenlikle buna inanıyorum. Allah, adaletle hükmeder. İnsanlar ise zulmeder.