• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

Diyarbakır, bugün nadide günlerinden birini yaşıyor.

Yıllardır “Kutlu Doğum” programları, İstasyon meydanından Nevroz alanına doğru meydanlara sığmayan bir sevgi seline döndü.

Bu sevgi ne Kürt ne de Kürtlük adınadır.

Bu sevgi meydanlara ve alanlara sığmayan Peygamber sevdasıdır.

Bu sevgi; emperyal sevdalar, Marksist yaklaşımlar, Sol zihniyetler ve bu düşüncelere uşaklık eden tüm türevlere karşı dik duran, sadece Peygamberine âşık olanlarındır.

Peygamber sevgisini tüm sevgilerden üstün tutan bu izzetli insanların, bu topraklara ektiği sevda bitmez.

Halkına hizmeti maddi ve manevi kazançlarla süsleyen, bu halka Allah’ı ve Peygamberini anlatıp Nebevi bir toplum oluşturmayı hedefleyen Müslüman düşünce, her zaman Sol ve türevi zehirlere karşı panzehirdir.

Siyasi manada imkanlarına rağmen halkına ne yer üstü ne yer altı hiçbir hizmet vermeyen, maddi anlamda ne depremde ne geçimde hiçbir katkıda bulunmayan, manevi anlamda ise ahlaksızlık ve renkli renkli işlere öncülük eden bu dezenformasyon hareketi, halkın en büyük düşmanıdır.

İlgilendikleri tek şey dini değerlere, örf ve kültüre yani kendine düşmanlık olan bu gidişat, özgürlüğü; bu ifsat girişimlerinde bulma arayışındadır.

Asıl özgürlüğün Allah’ı ve Peygamberini tanıma, imanın ve kulluğun lezzetini bulma, baş eğmek için başkaldırmada olduğunu kabullenmiyor.

İslami olan her şeye karşı olan ve halkımıza yabancı her değeri savunan bu yaklaşım, bize özgü değildir; bizden değildir, aldatıcı ve yalancıdır.

Peygamber sevdasıyla tutuşan ve alanlara sığmayanların yıllardır bu ekole karşı verdiği mücadele ile halkın kendi değerlerine ve örfüne yabancılaşmamasını sağlamaları sayesinde, İslam ve değerleri ayaktadır.

Doksanlı yıllarda 28 Şubat sürecindeki askeri vesayetin okullarda ve kamu kuruluşlarında başörtüsüne yönelik yaptıkları ve bin yıl sürecek dedikleri zulüm, aynısıyla aynı yıllarda PKK tarafından köylerimizde de uygulanmaya başlanmıştı.

Köylere baskınlar yapıp annelerimiz ve bacılarımızın örtüsüne yasaklama getirmeye çalışan zihniyet, 28 Şubat zihniyeti gibi başaramadı.

Karşılarında dağ gibi duran onurlu Peygamber Sevdalılarını gördüler.

Şimdi bu haklı gurur ve izzetin evlatları olarak uluslararası misafirleri ve güçlü sesiyle Türkiye toplumuna maddi, manevi ve siyasi olarak haykırıyor ve davasını ilan ediyorlarsa, arka planda böylesi bir mücadele panelinin olduğunun bilinmesi lazım.

Hiç yoktan ortaya çıkmadı ve sevda ve sevdalılar.

Yılların ve onurlu direnişlerinin, tüm ümitsizliklerine rağmen ektikleri tohumların devşirilmesidir.

Allah’ın lütfu ve Resulünün sevdasının bereketidir.

Ne mutlu yüreği bu sevda ile meydan meydan coşanlara…

Ne mutlu Diyarbakır’da bugün tarih yazanlara…

Sevda neymiş gösterenlere…

Yazarın Diğer Yazıları