• DOLAR 34.547
  • EURO 36.015
  • ALTIN 3005.461
  • ...

“Giderken bile babasına nasihat edip gitti.” demişti Musab’ın babası. 

“Babasının Azizi” diyordu sevgili Musab’a.

Aynı muhabbet ve aynı sevgiyi bir diğer deprem şehidimiz olan Musab’ın ev arkadaşı Ahmet’in babası Bedir abide de gördüm.

Oğlunu anlatırken irticalen konuşması zannedersem en iyi yazardan daha iyi anlatıyordu.

Kelimeleri ipe boncuk dizer gibi içten ve samimi diziyordu.

Her iki baba da oğullarına hayran ve gıpta ediyor gibiydiler.

Nasıl edilmesin ki?

Ahlakları, yolları ve genç yaşta ihtiyarlar gibi abid/zahit olmaları…

 

Musab son iki gün günlük tutmuş kampta olduğu öğrenci evinde.

Günahkâr olduğunu, Rabbinin kendisini mağfiret edip cennete koymasını niyaz ediyormuş.

Öyle yazmış tuttuğu günlükte.

Düşünüyorum da diyesim geliyor:

Delikanlı henüz kaç yaşındaydın, ne günah işledin de içten yakarıverdin Allah’a?

Sen pir u paksın, şehitsin; ama gönlünün yüceliğinin farkında değilsin.

Ah ki bize, vah ki bize…

İçine daldığımız bu gafletin bizi nasıl bitirdiğine vakıf olamamıza…

Baban haklıydı be Musab! Nasihati yapıp gittin tertemiz:

‘Dünya değmiyor ahiret için çalışmak lazım’ diye.

 

Ahmet’e gelince babası anlattı:

Bir rüya görmüş deprem öncesi.

Rahmetli Mehmet Yavuz hoca, babası ve kendisi çok güzel bir yerde yemek yiyorlarmış.

Neresi olduğunu sorunca Rahmetli Mehmet Hoca “Bilmiyor musun? Burası cennet” demiş.

Rüyasını babasının vefat edip çok sevdiği arkadaşı Mehmet hocaya kavuşacağına yorarak annesine, rüyasını babasına anlatmamasını söylemiş.

Ah be çocuk!

Sen ne temiz bir gençsin.

Farkında bile değildin.

Meğer Mehmet hocaya gidecek olan senmişsin.

Biledin, bilemedik annen, baban…

 

Temiz insanlar Rablerine deprem vesilesiyle tertemiz ulaştılar.

Aileleri de biz de buna şahidiz.

Hayatları, edepleri, yaşayışları ve ahlaklarıyla örneklik teşkil eden güzel gençler, güzel insanlar…

Anlatamadığımız o kadar çok hikâye var ki yaşanmış…

Ne diyordu şair:

“İyi insanlar iyi atlara binip gitti.”

Yazarın Diğer Yazıları