“Sakallılara gidin onlar yardım eder!”
Bu memleket birçok deprem görse de özlerinde var olan yardım ve dayanışma gibi duygular, daha baskın çıkıyor, bu günlerde de şahit olduğumuz gibi.
Yardım ve dayanışma, evrensel insani bir değer olsa da hamurunu inancımız ve örfümüz yoğuruyor.
Bu inancın ve örfün gölgesinde yaşayanlar bu memlekette yeri geldi sakalından, örtüsünden, yaşam tarzından dolayı cezaevlerine konulanından tutun da toplumdan aforoz edilen insanlar olarak hor ve hakir görüldü.
Buna karşın yıllardır tecrübe ettikleri yardım kuruluşlarıyla fisebilillah, insanlığa hizmetten vazgeçmiyorlar, eleştirilere kulak tıkayıp yurt içinden yurt dışına uzanan nice güzel hikâyeler yazıyorlar.
Adıyaman, bu depremde ilk saatler ve gün, ihmal edilen önemli bir ilimizdi.
İlk günden beri UMUT KERVANI, birçok yere olduğu gibi buraya da koştu ve hala şehrin merkezinde/meydanda kurduğu devasa çadırla yardımlarını devam ettiriyor.
Sıcak çorba içenlerin sıcak dualarını alan bu gönüllüler evlerini, barklarını hatta kendi ihtiyacını geride bırakarak meydanlara koştular.
Halk, “Sakallılara gidin, onlar yardım eder” diye boşuna konuşmuyor Adıyaman’da.
“Sosyal Yardımlaşma” kurumunda çalışan memurlar bile diğer zamanlarda UMUT KERVANI’na halkı yönlendirmiyor muydu?
Maraş’tan İskenderun ve Hatay’a dek varlıkları; çorbaları kadar, giysileri kadar, yardımları ve samimiyetleri kadar sıcak olan bu insanlar, yardımı ve dayanışmayı karşılıksız yaparken 15 Temmuz’da da herkesten önce meydanlardaydılar.
Sabah namazı için camiye gidecekken o gün “Hocam bizi yalnız bırakmayın” diyen polisleri unutmadık.
Elbette bu Müslüman halkın alicenaplığını da unutmamak lazım: “Yeter abi, herkese de kalsın” diyecek bir toklukta olmanın güzelliğini de yaşayan bilir.
Şimdi birkaç çapulcunun eşkıyalığı, bu alicenaplığı örtmesine izin vermeyecek, cömertliğimizi Müslüman halk olarak sonuna dek göstereceğiz elbette.
İstanbul’dan, Batman’dan, Bingöl’den, Diyarbakır’dan ve daha birçok ilimizden yola çıkarılan umut dolu tırlar, güvenle depremzedelere ulaştırılıyor, dağıtılıyor ve tekrar yola çıkıyor.
Hatta Suriye’deki depremzedeleri dahi unutmayan bu merhamet hareketi, UMUT KERVANI’nı kamyonlarla oraya da yönlendirdi.
Günlerdir araçlarında veya camilerde yatan bu gönüllülerin varlığına karşın birçok İslami STK da sahada fisebilillah durmadan çalışıyor.
Normal zamanda halkın ruhunu doyurmaya çalışan bu hareketler, şimdi ihtiyaçları için cansiperane koşuşturuyorlar.
Eleştiriliyor, görmezden geliniyor, yok sayılıyor buna karşın reklamsız gayret ediyorlar; lakin masa başında oturup hala tefrika ve ifsat peşinde koşan kimi laik Türk ve Kürt sol zihniyetlilerin merhametsizleri kinlerini; dinleri olarak kusuyor, saldırdıkça saldırıyorlar.
Bunlardan ne Diyarbakır’da ne bu depremde ne de başka bir zamanda yardım dağıtan ve halkın ihtiyacı için yanında olduğunu fiili gösteren kimse görmedik.
“Biz, ancak bize yardım ederiz” diyorlar utanmadan.
Lakin eleştiriye ve iftiralara gelince Türk laiklerin sivri dillileri saldırıyor, diğerleri de kimi susarak kimi de alkış tutarak özgürlük(!) naraları atıyorlar içinde bulundukları esareti fark etmeden.
E sadede gel derseniz: Dar günümde yanımda olanın samimiyetine inanırım; geniş günün dostu çoktur.